Darbe girişiminin ardından 'her kanalda her an' darbe kalkışmasına katılanların görüntüleri, FETÖ örgütü ve başı hakkında haberlere rastlıyoruz.
Türkiye'de cumhurbaşkanlığı yaverliğine kadar uzanan bu kirli ellerin, yargıdan eğitime; sağlıktan fakültelere kadar yayılmış yapılanmasının nasıl geri çekileceği anlatılıyor.
Güzel de, bu hain örgütün yapacaklarını ilk ortaya çıkmaya başladıkları günden beri ikaz eden, dosyalar dolusu belgeler ile siyasi liderlere, kanaat önderlerine heyetler gönderen Sayın Prof. Dr. Haydar Baş neden yirmi yıldır dinlenmedi? Neden dikkate alınmadı?
Bence esas konuşulması gereken bu?
Zira eğer hatalar yaşanmadan bunları düzeltecek biri varsa ve dinlenmiyorsa, gelinen noktada herkesin vebali yok mudur?
Sapla samanın birbirine karıştığı dönemlerde olayları ortaya koyan, bir üst bakış açısı ile gerçekler konusunda milletimizi aydınlatan yazılar kaleme alıyoruz.
Elbette bu üst bakış açısı bizlere ait değil. Bu noktada Prof. Dr. Haydar Baş'ın görüşlerini beyan ediyoruz.
Bu manada kendilerini ne diğer siyasilerle aynı konumda; ne diğer fikir adamları ile birlikte ve de başka kanaat önderleri ile eşdeğer göremeyiz.
Türkiye gibi, dinlerarası diyalogun merkezi haline getirilen, Sünni dünyanın başı kabul edilen, Asya ile Avrupa'nın birleşme noktasında bulunan, Batı'nın Rusya korkusuna karşı siper edilen, Ortadoğu'daki dengeleri değiştirebilecek kudrete sahip bir konumda iseniz, siyasilerin iki kat fazla düşünerek ve yalnızca milli menfaatler istikametinde hareketi gerekmez mi?
Darbe kalkışmasının ardından konuşulması gereken konu da bundan sonra devletin her kademesine girmesine müsaade edilen bu hain örgütün veya benzerlerinin tekrar yuvalanmaması için yapılması gerekenlerdir.
Bir düşününüz, Meclis'e dahi giremeyen bir lider, ülkenin zifirî karanlığa gideceğini, bölüneceğini, dinlerarası diyalog ile dini bütünlüğünü ve milli birliğini kaybedeceğini, yıllardır üstüne basa basa bağırsın, milleti ikaz etsin, kör, sağır, dilsizi oynayan millet ve siyasiler O'nu dinlesin, Haydar Hoca çok güzel konuşuyor, dedikleri hep çıkıyor, bakalım bu konuda ne yazmış desin ama sadece O'nu takdir etmekle kalsın.
Ne O'nu iktidar ederek sıkıntıları çözmeyi akıl etsin,
Ne O'nun dediği çözümleri hayata geçirmeyi düşünsün.
Her felakette, Haydar Hoca demişti, demekle kalsın.
Hakikaten Türk milletinin ve siyasetinin hali sosyolojik bir vaka; imanî bir sorundur.
Hz. Peygamber, "Vatan sevgisi imandandır" buyurur.
Vatanını seven, birliğini düşünen her vatandaşın O'nun ardından gitmesi gerekmez mi?
Tanklara gövdesini siper eden, her akşam demokrasi nöbetine çıkan vatandaşlar;
Yakın zamana kadar unutulmaya başlamış bayraklara sarılarak birlik mesajları verenler,
Lütfen hataları telafiye değil,
Hata yapmamak üzere çözümün adresine yönelelim?
Türkiye'de cumhurbaşkanlığı yaverliğine kadar uzanan bu kirli ellerin, yargıdan eğitime; sağlıktan fakültelere kadar yayılmış yapılanmasının nasıl geri çekileceği anlatılıyor.
Güzel de, bu hain örgütün yapacaklarını ilk ortaya çıkmaya başladıkları günden beri ikaz eden, dosyalar dolusu belgeler ile siyasi liderlere, kanaat önderlerine heyetler gönderen Sayın Prof. Dr. Haydar Baş neden yirmi yıldır dinlenmedi? Neden dikkate alınmadı?
Bence esas konuşulması gereken bu?
Zira eğer hatalar yaşanmadan bunları düzeltecek biri varsa ve dinlenmiyorsa, gelinen noktada herkesin vebali yok mudur?
Sapla samanın birbirine karıştığı dönemlerde olayları ortaya koyan, bir üst bakış açısı ile gerçekler konusunda milletimizi aydınlatan yazılar kaleme alıyoruz.
Elbette bu üst bakış açısı bizlere ait değil. Bu noktada Prof. Dr. Haydar Baş'ın görüşlerini beyan ediyoruz.
Bu manada kendilerini ne diğer siyasilerle aynı konumda; ne diğer fikir adamları ile birlikte ve de başka kanaat önderleri ile eşdeğer göremeyiz.
Türkiye gibi, dinlerarası diyalogun merkezi haline getirilen, Sünni dünyanın başı kabul edilen, Asya ile Avrupa'nın birleşme noktasında bulunan, Batı'nın Rusya korkusuna karşı siper edilen, Ortadoğu'daki dengeleri değiştirebilecek kudrete sahip bir konumda iseniz, siyasilerin iki kat fazla düşünerek ve yalnızca milli menfaatler istikametinde hareketi gerekmez mi?
Darbe kalkışmasının ardından konuşulması gereken konu da bundan sonra devletin her kademesine girmesine müsaade edilen bu hain örgütün veya benzerlerinin tekrar yuvalanmaması için yapılması gerekenlerdir.
Bir düşününüz, Meclis'e dahi giremeyen bir lider, ülkenin zifirî karanlığa gideceğini, bölüneceğini, dinlerarası diyalog ile dini bütünlüğünü ve milli birliğini kaybedeceğini, yıllardır üstüne basa basa bağırsın, milleti ikaz etsin, kör, sağır, dilsizi oynayan millet ve siyasiler O'nu dinlesin, Haydar Hoca çok güzel konuşuyor, dedikleri hep çıkıyor, bakalım bu konuda ne yazmış desin ama sadece O'nu takdir etmekle kalsın.
Ne O'nu iktidar ederek sıkıntıları çözmeyi akıl etsin,
Ne O'nun dediği çözümleri hayata geçirmeyi düşünsün.
Her felakette, Haydar Hoca demişti, demekle kalsın.
Hakikaten Türk milletinin ve siyasetinin hali sosyolojik bir vaka; imanî bir sorundur.
Hz. Peygamber, "Vatan sevgisi imandandır" buyurur.
Vatanını seven, birliğini düşünen her vatandaşın O'nun ardından gitmesi gerekmez mi?
Tanklara gövdesini siper eden, her akşam demokrasi nöbetine çıkan vatandaşlar;
Yakın zamana kadar unutulmaya başlamış bayraklara sarılarak birlik mesajları verenler,
Lütfen hataları telafiye değil,
Hata yapmamak üzere çözümün adresine yönelelim?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Sinem Baş / diğer yazıları
- Geçmiş olsun Sayın Baş / 23.03.2020
- Gün BTP iktidarına çalışma günüdür / 19.11.2019
- Tebrikler Türk milleti! / 02.04.2019
- Ne mutlu ‘BTP’liyim’ diyebilene / 06.03.2019
- 2. buluşma iktidarın ayak sesleri / 26.02.2019
- Artık ‘Bağımsız Türkiye Partisi’ demeliyiz / 05.02.2019
- Prof. Dr. Haydar Baş’a çirkin saldırı / 11.01.2019
- Cumhuriyet ve iftiralar / 29.10.2018
- 10. Milli Ekonomi Modeli Kongresi / 29.05.2018
- Yarın 23 Nisan / 22.04.2018
- Gün BTP iktidarına çalışma günüdür / 19.11.2019
- Tebrikler Türk milleti! / 02.04.2019
- Ne mutlu ‘BTP’liyim’ diyebilene / 06.03.2019
- 2. buluşma iktidarın ayak sesleri / 26.02.2019
- Artık ‘Bağımsız Türkiye Partisi’ demeliyiz / 05.02.2019
- Prof. Dr. Haydar Baş’a çirkin saldırı / 11.01.2019
- Cumhuriyet ve iftiralar / 29.10.2018
- 10. Milli Ekonomi Modeli Kongresi / 29.05.2018
- Yarın 23 Nisan / 22.04.2018