Özel hastaneler, para için her şeyi yapıyor. Hatta, para kazanma güdüsü, hastanın sağlığından önce geliyor. Özel hastanelerin en büyük gelirleri, ameliyathane kullanımından elde ediliyor. Hal böyle olunca da, hastaneye bağlı olmayan veya iki-üç hastaneyi birden kullanan doktorlar dışardan hasta getirip, özel hastanelerin ameliyathanelerini kullanarak, operasyonlarını yapıyorlar. Özel hastaneler de hem ameliyathane kullanımından hem de hastayı hastanelerinde bir süre misafir etmekten para kazanıyorlar.Türkiye'de hasta hastaneye değil, doktora gidiyor. Hastalar arasında yerleşik görüş, "tanıdık doktor sizinle doğrudan ilgilenmezse, iyi bakılamazsınız" şeklinde. Bu görüş o denli yaygınlaşmış durumda ki, devlet hastanelerinde bile, iyi bakılabilmek için doktorların özel muayenehanelerine uğranılıyor. Özellikle İstanbul'da, sosyete doktorları var. Konusunda başarılı olduğu kabul görmüş doktorlar, birer özel klinik açmış durumdalar. Buralarda, başka doktorlar ve hastabakıcılar çalıştırıyorlar. Bu doktorlar önceden fiyat konusunda anlaştıkları özel hastane ameliyathanelerini kullanarak operasyonlarını yapıyorlar. Hatta, bu doktorların birçoğu hastalarına birkaç hastane seçeneği bile sunuyor. Doktor haftanın o günü için o hastaneyi kullanıp sabahtan birkaç ameliyat yaparak, kliniğine dönüyor.Buraya kadar her şey iyi. Ama, sorunlar ameliyattan sonra başlıyor.Ameliyat olan hastanın birinci sorumlusu, ameliyatı yapan doktordur. Oysa, ameliyatı yapan doktor hastanede değil. Ameliyatını bitirmiş, muayenehanesine veya kliniğine dönmüş, yeni hastalarla uğraşıyor. Çoğu özel hastanede, konusunda yeterince bilgili doktor yok. Hasta kötüleşirse, ameliyatı yapan doktor çağrılıyor. O da, işleri bitince geliyor. Oysa, yeni ameliyat olmuş hasta için saniyeler önemli. Gerektiğinde başka hastanelerden uzman doktor çağrılıyor. Bu çağrılar da, hastaya büyük faturalar karşılığında yapılıyor. Öte yandan, özel hastanelerin bazılarında bir hastanede mutlaka olması gereken teçhizat yok veya henüz para verilip alınamamış. Sırf bu yüzden hastalar kaybediliyor.Bedrettin Dalan, açtığı Yeditepe Üniversitesi Hastanesi'ne dışardan özel doktor kabul etmiyor. Birçok doktor ve Başkan'ın yakını, hastane'nin para kazanabilmesi için ameliyathanelerin özel hasta getiren doktorlara açılması fikrini benimsemiş ve hatta Mütevelli Heyet'i ikna etmişti. Neyse ki Dalan, Mütevelli Heyet'i büyük uğraşla ikna etti ve hastaneye dışarıdan doktor kabul edilmedi. Başıma "özel doktor" kâbusu gelinceye kadar, hastaneye dışardan doktor kabul edilmemesi prensibinin önemini pek anlamamış; sadece 'Dalan yanlış yapmaz' düşüncesiyle onu desteklemiştim. Bir yakınıma İstanbul'un tanınmış doktorlarından biri tarafından tanınmış bir özel hastanede basit bir ameliyat yapıldı. Muhtemelen bu hastanede, "hastane mikrobu" kaptı. Hastanede, dahiliye mütehassısı vardı ama ne yaptığını bilmiyordu. Hastaya ve yakınlarına, ararlar diye cep telefonunu bile vermiyordu. Dışarıdan doktor getirilme durumunda kalındı. Bütün organizasyonu, hasta yakınları yapmak zorundaydı. Ameliyatı yapan doktor, asistanını gönderdi ve ancak bir gün sonra kendisi gelebildi. Hastaya, % 30 kurtulma şansı verilmişti. Sonuçta, hastamız iyileşti ama karaciğeri bozuldu. Harcadığımız para önemli değil, ama ameliyat için ödediğimizin üç katını buldu.Dalan'ın ne demek istediğini şimdi anlıyorum.Yaman Törüner/ Milliyet