Haşim Kılıç'ın açtığı caddeden yürümek

AYM Başkanı Haşim Kılıç'ın sözleri siyasi polemiklere kurban edilmeye çalışılıyor. Oysa metnin ruhunda muhatapların alması gereken vicdani ve hayati dersler var!Bizler nasihat ve mukaddesi hatırlatmayı benlik ve çıkarlarımız nedeni ile unuttuğumuz için Kılıç samimiyetini algılamıyor olabiliriz, ama neresinden bakarsanız bakın Haşim Kılıç, toplumun yaşadığı yakıcı bir eksiği dillendirdiği için bu kadar etkili oldu!Adalet yani hukuk güvenliği yoksa hiçbir şey yoktur!Adalet insanlar arasında ve kamu ile vatandaşlar arasında uygulanması gereken ilk ölçüdür. Adalete uyma gereği de Allah'tan insanlara verilen ilk buyruktur. Toplum yapısının, siyasi ilişkilerin karmaşıklaşması Adalet anlayışını değiştiremez. Adalet çünkü hak edene bütün koşullarda hakkını teslim etmek demektir.Milli irade çoğunluğu haklı yapmaz, güçlüyü haklı yapmaz. Çoğunluk, azınlığı Yaratıcı'nın kendisine verdiği haktan mahrum ediyor ise bu zulüm demektir. Zulmü bir kişi de yapsa, çoğunluk da yapsa zulüm zulümdür, adalet de adalet! Oy çokluğu ile veya oylama ile Yaratıcı'nın verdiği hak ilga ve iptal edilemez. Hakikatin ortaya konulmasından rahatsızlık duyulmasına da sebebiyet vermez!Aksi takdirde oylama altında yapılan şey seçimle gelen bir faşizme yol açar o kadar!Adalet Devleti anlayışının temel ilkeleri vardır. Bu bağlamda olmak üzere söylüyorum hukuk alanında belirsizlik ve keyfilik olamaz. Hukuk düzenine olan güven korunmalıdır. Şayet insanlar en üst seviyede bir adalet ile yargılansalar dahi çıkan sonuçtan kuşkulu iseler adalet ağır bir yara almış demektir. Kaldı ki bugün kararlar mı yoksa hâkimler mi acaba tartışmanın odağındadır?Hiç konuşulmaması gereken, ismini bilmememizin normal olduğu hâkim ve savcı isimleri kamuoyunun ezberine girmiş durumda. Bir dava konuşulurken dava konusu haklılık veya haksızlık unsurları değil, hâkimin kim tarafından atamasının yapıldığı konuşuluyor. Bu vahim bir durum değil midir? Yüksek Mahkeme Başkanı bunu dile getirmeyip dilsiz şeytan mı olacaktı?Yargılama usulü, yargılamanın temel aktörleri ve yargılamanın kuralları sağlam ilkelere dayanmalı, temel haklar bu alan da korunmalı, yargılama bağımsız ve kanun ile belirlenmiş istisnai olmayan mahkemeler önünde ve onlar aracılığı ile gerçekleştirilmeli, hukuk güvenliği ve hukuki güvenceler esas olmalıdır.Mesele budur! Haşim Kılıç bunu anlatmıştır.Bu ve benzeri temel ilkeler "çoğunluğun yararı" gibi mülahazalar ile sınırlandırılamaz. Hüseyin Hoca'nın örneği ile söylüyorum. "Çoğunluğun yararı", "cemaatin isteği", "gözdağı vermek", "memlekete şan olsun", "Başbakan'ın çıkarı bunu gerektiriyor" gibi mülahazaların adalet devletinde yeri olamaz. İster Fatih Kanunnamesinde isterse HSYK yasasında yer alsın, hiç kimse "nizam-ı alem" için suçsuz yere öldürülemez, yerinden edilemez ve suç isnadına tabii tutulamaz. Bir tek kişiyi haksız yere zulmetmek, bütün insanlığı zulmetmek ile birdir.Altını çizelim ki meşru olmayan, hatta şekli anlamda sadece kanuna uygun olan kuralların bir değeri olamaz.Bu toprakları muz cumhuriyeti olmaktan çıkaran şey Haşim Kılıç'ta karşılığını bulmuş bu kadim anlayıştır. Prof. Dr. Haydar Baş'ın Hz. Ali eserinden bir bölümü aktarıyorum. Hz. Ali Efendimizin vurulma anındaki tavrı bütün bir insanlığa verilmiş bir hukuk dersidir:Hz. Ali kendisini şehid edecek İbni Mülcem'i görünce "Beni öldürecek olan budur" dedi. "Ona karşı seni durduran şey nedir?" diye sorulduğunda "O henüz beni öldürmedi" buyurarak boynunu şahadete uzattı!Adalet işte budur. Hiç eğip bükmeden, işi lafa dökmeden, içi boş ve boşaltılmış kavramlarla konuşmadan hukuka inanç ve saygı, iradeye teslimiyet işte budur!Katiline dahi adaletle davranmak!Canınız alınacak ama o niyet henüz bir fiile dökülmediği için, failin saik alanında kaldığı için onu durdurmuyorsunuz! Bu şahadetinize sebep olsa bile! Ülkemizde yaşanan büyük manevi gerileme, devlete ve kurumlara olan güvensizlik bugün bir çöküş haline dönüşmüşken, tarihi yeniden ve doğru bir şekilde okumak zorundayız.Haşim Kılıç bu yolda çok büyük bir adım attı. Bu ana caddede yapılacak yolculuk bizi yeniden tarih yapan bir ülke ve millet yapar!"Adaleti az bir paha karşılığı satmayın" ilahi ikazını hatırlatarak Sıffin savaşı öncesi Hz. Ali'nin söylediği şu sözleri Nechül Belağa'dan dikkatlerinize sunuyorum.Hasan ve Hüseyin'in babası konuşuyor:"Dostlarım! Hayat nedir sizce?!Yeryüzünde yürümek, adım atıp hareket etmek, yiyip içmek ve yatıp uyumak mıdır hayat?Ölüm? Ölüm nedir sizce?!Toprağın altına girivermek mi?...Hayır!Elbette ki hayır!Hayat ve ölüm, bunlar değildir asla!Hayat; ölerek de olsa muzaffer olmaktır!Ölümse, yenilgi ve esaretle yaşamaktır!Kahrolarak, alçalarak yaşamaktır ölüm? Kahrederek, yiğitçe yücelerek ölmekse hayattır!