Hasar değil, risk tespit edilmeli!
Maltepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Ahmet Utku Yazgan, 3 ile 8 kat arası binaların en fazla riskli bina grupları olduğuna işaret ederek, "Depremlerden sonra binalarda hasar tespitleri yapılır ancak asıl önemli olan mevcut yapı stokumuzun depreme dayanıklı olup olmadığının önceden tespit edilmesidir" dedi
27.01.2020 20:00:00





Elazığ'ın Sivrice ilçesinde meydana gelen 6.8 büyüklüğündeki deprem, Türkiye'nin depreme hazırlıksız olduğunu bir kez daha gösterdi. Binalar yıkıldı, vatandaşlar enkaz altında kaldı, can kayıpları yaşandı. Oysa Türkiye'nin neredeyse yüzde 98'i aktif deprem kuşakları üzerinde yer alıyor. Peki hangi önlemleri alarak, kayıp vermeden, sıfır hasarla depremden kurtulabiliriz? Maltepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Ahmet Utku Yazgan, depremden önce riskin tespit edilmesi halinde depremden sonra hasar tespitine gerek kalmayacağını söyledi.
7 milyon kötü yapı var
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na göre, birinci derece deprem kuşağında bulunan Türkiye'deki 7 milyona yakın yapı dayanıksız. Kandilli Rasathanesi Müdürü Prof. Dr. Haluk Özener, Elazığ depremi sonrasında yaptığı açıklamada, yaşanan can ve mal kayıplarını yapı stoğunun iyi olmamasına bağladı. Peki, acil olarak atılması gereken adımlar neler? Nasıl önlem almalı? Türkiye'deki yapı stokunun yer aldığı alana bakıldığında, yüzde 92'sinin deprem hattında bulunduğunu vurgulayan Dr. Yazgan, Elazığ ve çevresinde genellikle tercih edilen ve iskelet sistemi olmayan yığma yapıların bu şiddetteki depremlerde ağır hasar görmesinin beklenen bir durum olduğunu söyledi.
Az katlı binalar daha riskli
Kırsal kesimlerde genellikle tek katlı yapılar olduğunu ancak şehir merkezi ve ilçelerde 4-5 katlı dayanıksız betonarme yapıların hasar görmesi nedeniyle kayıplar yaşandığını anlatan Dr. Yazgan, şöyle devam etti: "Üç ile 8 kat arası binalar en fazla riskli bina gruplardır. Depremlerden sonra binalarda hasar tespitleri yapılır ancak asıl önemli olan mevcut yapı stokumuzun depreme dayanıklı olup olmadığının önceden tespit edilmesidir. İlk olarak hızlı yöntemle kabaca değerlendirme yapmalı, daha sonra ayrıntılı değerlendirmelerle binaların depreme dayanıklı olup olmadığının tespiti aşamasına geçmeliyiz. Depreme dayanıksız çıkan bina ya güçlendirilmeli ya da deprem yıkmadan kendimiz yıkıp yeniden yapmalıyız. Kentsel dönüşümün hızla gerçekleştirilmesi ve güvenli binaların inşa edilmesi en büyük önlemdir."
SELİM AYANOĞLU
7 milyon kötü yapı var
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na göre, birinci derece deprem kuşağında bulunan Türkiye'deki 7 milyona yakın yapı dayanıksız. Kandilli Rasathanesi Müdürü Prof. Dr. Haluk Özener, Elazığ depremi sonrasında yaptığı açıklamada, yaşanan can ve mal kayıplarını yapı stoğunun iyi olmamasına bağladı. Peki, acil olarak atılması gereken adımlar neler? Nasıl önlem almalı? Türkiye'deki yapı stokunun yer aldığı alana bakıldığında, yüzde 92'sinin deprem hattında bulunduğunu vurgulayan Dr. Yazgan, Elazığ ve çevresinde genellikle tercih edilen ve iskelet sistemi olmayan yığma yapıların bu şiddetteki depremlerde ağır hasar görmesinin beklenen bir durum olduğunu söyledi.
Az katlı binalar daha riskli
Kırsal kesimlerde genellikle tek katlı yapılar olduğunu ancak şehir merkezi ve ilçelerde 4-5 katlı dayanıksız betonarme yapıların hasar görmesi nedeniyle kayıplar yaşandığını anlatan Dr. Yazgan, şöyle devam etti: "Üç ile 8 kat arası binalar en fazla riskli bina gruplardır. Depremlerden sonra binalarda hasar tespitleri yapılır ancak asıl önemli olan mevcut yapı stokumuzun depreme dayanıklı olup olmadığının önceden tespit edilmesidir. İlk olarak hızlı yöntemle kabaca değerlendirme yapmalı, daha sonra ayrıntılı değerlendirmelerle binaların depreme dayanıklı olup olmadığının tespiti aşamasına geçmeliyiz. Depreme dayanıksız çıkan bina ya güçlendirilmeli ya da deprem yıkmadan kendimiz yıkıp yeniden yapmalıyız. Kentsel dönüşümün hızla gerçekleştirilmesi ve güvenli binaların inşa edilmesi en büyük önlemdir."
SELİM AYANOĞLU
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.