AB imanlı medyamız Aristo mantığını dahi çarpıtmayı başardı.
Dünyanın "Keşke Türk olsaydık" manşetlerini attığı bir günde, "Her yer kırmızı beyaz, öyleyse Meclis'te AB yasalarını çıkarsın" müthiş (!) buluşunu gerçekleştirdi.
Türk Milli Takımı'nın büyük başarısından nasıl böyle bir sonuç çıkarıyorlar, pes doğrusu...
Olması gereken mantığın ve atılması gereken başlığın şu şekilde olması sizcede gerekmiyor mu?
"Bu futbolcu kardeşlerimiz özbe öz Türk çocukları, başlarında bir Türk hocayla dünyayı dize getirdiler. Demek ki biz AB'sizde yapabiliyoruz. Üstelik en namüsait koşullarda".
Üstelik "Milli Takım başardı, öyleyse AB'ye girmeliyiz" Aristo mantığını kuranlar daha düne kadar, hem bu çocuklara hem de başlarındaki Türk antrenöre hakaretlerin en seviyesizini yapıyorlardı.
Pazar günlerinin ligth, hafta içinin cool baş yazarlı gazetesi iç sayfadan, "Keşke Türk Olsaydık" diyen Danimarka basınından bir manşeti veriyor. Birinci sayfadansa Milli Takım başardı, öyleyse haydin Avrupa Birliği'ne...
İtalyanlar'ın es geçilen bağnazlığı
Bizimkiler istediği kadar inkar etsin. Türkseniz ve Müslümansanız Avrupalı değilsiniz ve olamazsınız.
İşte İtalya'nın kendilerine gol atan Güney Koreli oyuncuya yaptığı... Ne diyor Koreli oyuncunun oynadığı Perugia kulubünün yöneticisi ve teknik direktörü, hep bir ağızdan:
"Bize gol atan bu kulüpte tutmayız". Doğrusu ben önce bu haberin şaka olduğunu zannettim. Ama haberin sonuna kadar doğru olduğu anlaşılıyor. Sonuçta Koreli oyuncu başka bir takımın yolunu tutmak zorunda kaldı. Ne bizimkiler ne de Avrupa'da bu sese, en ufak bir tepki verildiğini duymadım...
Herhalde vaziyetin vahametinin farkındasınız. Kendisine hizmet ettiği zaman sesi soluğu çıkmayan İtalyanlar, Milli Takım'da kendilerine gol atınca, ben böyle bir oyuncuya maaş vermem diyebiliyor. Ne yapmasını bekliyorlardı G.Koreli oyuncunun, şike yapıp kendilerine gol atmamasını mı?
İşte Batılı zihniyetin neticede yarıştan ibaret bir konuda dahi şuuraltını yansıtan, uygulaması...
Düşünün ki Kore ile İtalya arasında geçmişte hiç bir savaş olmamış, hiçbir rekabet yaşanmamış. Yo o golü atan oyuncu Türk, takımda Türkiye olsaydı...
Herhalde bizim oyuncular İtalya'ya ayak basamazlardı. Çok değil daha bir kaç ay önce İtalya'nın başkentinde oynanan, G.Saray-Roma maçını bir hatırlayın. Bizim takım berabere kaldı diye oyuncularımıza üstelik maçın sonunda, nasıl da saldırmışlardı. Egzanterik konuların ligth baş yazarı, bunu nasıl es geçti doğrusu şaşırmamak mamkün değil...
Oyuncularımızı tüketiyorlar
Buradan şunu da ifade etmek gerekiyor galiba. Bu şampiyonada dışarda oynayan daha doğrusu oynatılmayan oyuncularımızdan çok az faydalanabildik.
İki yıldır yedeğe mahkum ettikleri Hakan Şükür'ün nasıl bittiğini bu turnuvada izledik. Okan Buruk hiç oynamadı. Tayfun Korkmaz 23 kişilik kadroya daihi giremedi. Ümit Davala, Şenol Güneş'in ısrarı olmasaydı, daha ilk maçta unutulur giderdi... Aldıkları her oyuncumuzu adeta kör ettiler.
Önerimiz şu; Avrupa'nın futbolda da bize müstemleke gibi davranmalarına izin vermemeliyiz. İyi oynucularımızı üç kuruşa çalıp sonrada defolu mal gibi bir tarafa atmalarını engellemeliyiz.
Bence Hasan Şaş bu anlamda mutlaka Türkiye'de ve G.Saray'da kalmalı... Milli Takım'ın üzerinden AB elbisesi çıkarmaya çalışanlar "Hasan Şaş Türkiye'de kalmalı" kampanyasına destek vermelidirler.
Fatih Terim'le Şampiyonlar Ligi'nde zirve hesabı yapan G.Saray, Şaş'ı mutlaka kadrosunda tutmalı...
Türkiye iddiasını ortaya koyarak Romanya veya Bulgaristan gibi, Avrupa'ya iyi oyuncular yetiştirmekle görevli bir misyon ülkesi olmadığını ispat etmeli.
Eğer mesele sesimizi dışarı duyurmaksa bunu tıpkı G.Saray'ın yaptığı gibi şanıyla, şerefiyle ve özbe öz bu Türk çocuklarıyla onları gagalayarak gerçekleştirmeliyiz. Yoksa işçi statüsünde ve çocuklarımızı körelten yapıya teslim ederek değil...
Fatih Terim konuşmalı
UEFA'nın çıkardığı yasayı biliyorsunuz. Bonservis ücretini rafa kaldırarak futbolcuların kulüplerine hiç para vermeden transfer etmenin yolunu açtılar. Emre Belözoğlu, Okan Buruk ve Hakan Şükür'den 40-50 milyon dolar bonservis ücreti bekleyen G.Saray, biliyorsunuz, üç kuruş dahi para kazanamadı bu oyuncularından... Bonservis ücretini kaldıran düzenlemeyle (IMF'ye ne kadar da benziyor) oyuncularımızı ucuza kapatmanın yolunu buldular.
Şimdi de Hasan Şaş'ı sözleşmesi seneye bitiyor diyerek kıskaca almaya çalışıyorlar.. Tekraren söylüyorum G.Saray ve Fatih Terim, Hasan Şaş'ı mutlaka Türkiye'de tutmalı...
İlk imza bu köşenin yazarından geliyor.
Hasan Şaş Türkiye'de kalmalı, onu izlemek önce bizim hakkımız. Kendi millet ve değerlerine hizmet etmeli Hasan Şaş.
Haçlı zihniyetli Milan külübü başkanına değil...
Milan kulübü başkanının sözlerini de hatırlatalım: Ne demişti Berlusconi:
"Batı kültürü, İslam medeniyetinden üstündür."
Öyleyse bay Berlusconi inandığı bu yalanını, kendi oyuncularıyla paylaşsın. Bizim Hasan Şaş'ımızla değil. Fatih Terim de barındırılmadığı Milan kulübünden ayrılma gerekçesini, kamuoyuyla paylaşmalı. Eminim söyleyeceği çok ilginç sözler vardır Terim'in... İmparatorun yapacağı açıklamalar eminim Hasan Şaş'ın, niçin Türkiye'de kalması gerektiğinin de anahtarı olacaktır.
Dünyanın "Keşke Türk olsaydık" manşetlerini attığı bir günde, "Her yer kırmızı beyaz, öyleyse Meclis'te AB yasalarını çıkarsın" müthiş (!) buluşunu gerçekleştirdi.
Türk Milli Takımı'nın büyük başarısından nasıl böyle bir sonuç çıkarıyorlar, pes doğrusu...
Olması gereken mantığın ve atılması gereken başlığın şu şekilde olması sizcede gerekmiyor mu?
"Bu futbolcu kardeşlerimiz özbe öz Türk çocukları, başlarında bir Türk hocayla dünyayı dize getirdiler. Demek ki biz AB'sizde yapabiliyoruz. Üstelik en namüsait koşullarda".
Üstelik "Milli Takım başardı, öyleyse AB'ye girmeliyiz" Aristo mantığını kuranlar daha düne kadar, hem bu çocuklara hem de başlarındaki Türk antrenöre hakaretlerin en seviyesizini yapıyorlardı.
Pazar günlerinin ligth, hafta içinin cool baş yazarlı gazetesi iç sayfadan, "Keşke Türk Olsaydık" diyen Danimarka basınından bir manşeti veriyor. Birinci sayfadansa Milli Takım başardı, öyleyse haydin Avrupa Birliği'ne...
İtalyanlar'ın es geçilen bağnazlığı
Bizimkiler istediği kadar inkar etsin. Türkseniz ve Müslümansanız Avrupalı değilsiniz ve olamazsınız.
İşte İtalya'nın kendilerine gol atan Güney Koreli oyuncuya yaptığı... Ne diyor Koreli oyuncunun oynadığı Perugia kulubünün yöneticisi ve teknik direktörü, hep bir ağızdan:
"Bize gol atan bu kulüpte tutmayız". Doğrusu ben önce bu haberin şaka olduğunu zannettim. Ama haberin sonuna kadar doğru olduğu anlaşılıyor. Sonuçta Koreli oyuncu başka bir takımın yolunu tutmak zorunda kaldı. Ne bizimkiler ne de Avrupa'da bu sese, en ufak bir tepki verildiğini duymadım...
Herhalde vaziyetin vahametinin farkındasınız. Kendisine hizmet ettiği zaman sesi soluğu çıkmayan İtalyanlar, Milli Takım'da kendilerine gol atınca, ben böyle bir oyuncuya maaş vermem diyebiliyor. Ne yapmasını bekliyorlardı G.Koreli oyuncunun, şike yapıp kendilerine gol atmamasını mı?
İşte Batılı zihniyetin neticede yarıştan ibaret bir konuda dahi şuuraltını yansıtan, uygulaması...
Düşünün ki Kore ile İtalya arasında geçmişte hiç bir savaş olmamış, hiçbir rekabet yaşanmamış. Yo o golü atan oyuncu Türk, takımda Türkiye olsaydı...
Herhalde bizim oyuncular İtalya'ya ayak basamazlardı. Çok değil daha bir kaç ay önce İtalya'nın başkentinde oynanan, G.Saray-Roma maçını bir hatırlayın. Bizim takım berabere kaldı diye oyuncularımıza üstelik maçın sonunda, nasıl da saldırmışlardı. Egzanterik konuların ligth baş yazarı, bunu nasıl es geçti doğrusu şaşırmamak mamkün değil...
Oyuncularımızı tüketiyorlar
Buradan şunu da ifade etmek gerekiyor galiba. Bu şampiyonada dışarda oynayan daha doğrusu oynatılmayan oyuncularımızdan çok az faydalanabildik.
İki yıldır yedeğe mahkum ettikleri Hakan Şükür'ün nasıl bittiğini bu turnuvada izledik. Okan Buruk hiç oynamadı. Tayfun Korkmaz 23 kişilik kadroya daihi giremedi. Ümit Davala, Şenol Güneş'in ısrarı olmasaydı, daha ilk maçta unutulur giderdi... Aldıkları her oyuncumuzu adeta kör ettiler.
Önerimiz şu; Avrupa'nın futbolda da bize müstemleke gibi davranmalarına izin vermemeliyiz. İyi oynucularımızı üç kuruşa çalıp sonrada defolu mal gibi bir tarafa atmalarını engellemeliyiz.
Bence Hasan Şaş bu anlamda mutlaka Türkiye'de ve G.Saray'da kalmalı... Milli Takım'ın üzerinden AB elbisesi çıkarmaya çalışanlar "Hasan Şaş Türkiye'de kalmalı" kampanyasına destek vermelidirler.
Fatih Terim'le Şampiyonlar Ligi'nde zirve hesabı yapan G.Saray, Şaş'ı mutlaka kadrosunda tutmalı...
Türkiye iddiasını ortaya koyarak Romanya veya Bulgaristan gibi, Avrupa'ya iyi oyuncular yetiştirmekle görevli bir misyon ülkesi olmadığını ispat etmeli.
Eğer mesele sesimizi dışarı duyurmaksa bunu tıpkı G.Saray'ın yaptığı gibi şanıyla, şerefiyle ve özbe öz bu Türk çocuklarıyla onları gagalayarak gerçekleştirmeliyiz. Yoksa işçi statüsünde ve çocuklarımızı körelten yapıya teslim ederek değil...
Fatih Terim konuşmalı
UEFA'nın çıkardığı yasayı biliyorsunuz. Bonservis ücretini rafa kaldırarak futbolcuların kulüplerine hiç para vermeden transfer etmenin yolunu açtılar. Emre Belözoğlu, Okan Buruk ve Hakan Şükür'den 40-50 milyon dolar bonservis ücreti bekleyen G.Saray, biliyorsunuz, üç kuruş dahi para kazanamadı bu oyuncularından... Bonservis ücretini kaldıran düzenlemeyle (IMF'ye ne kadar da benziyor) oyuncularımızı ucuza kapatmanın yolunu buldular.
Şimdi de Hasan Şaş'ı sözleşmesi seneye bitiyor diyerek kıskaca almaya çalışıyorlar.. Tekraren söylüyorum G.Saray ve Fatih Terim, Hasan Şaş'ı mutlaka Türkiye'de tutmalı...
İlk imza bu köşenin yazarından geliyor.
Hasan Şaş Türkiye'de kalmalı, onu izlemek önce bizim hakkımız. Kendi millet ve değerlerine hizmet etmeli Hasan Şaş.
Haçlı zihniyetli Milan külübü başkanına değil...
Milan kulübü başkanının sözlerini de hatırlatalım: Ne demişti Berlusconi:
"Batı kültürü, İslam medeniyetinden üstündür."
Öyleyse bay Berlusconi inandığı bu yalanını, kendi oyuncularıyla paylaşsın. Bizim Hasan Şaş'ımızla değil. Fatih Terim de barındırılmadığı Milan kulübünden ayrılma gerekçesini, kamuoyuyla paylaşmalı. Eminim söyleyeceği çok ilginç sözler vardır Terim'in... İmparatorun yapacağı açıklamalar eminim Hasan Şaş'ın, niçin Türkiye'de kalması gerektiğinin de anahtarı olacaktır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Ahmet Erimhan / diğer yazıları
- Sahili olmayan umman / 14.04.2022
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 09.06.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 06.06.2021
- Birlik ve beraberlik ölümden başka her şeyi yener / 17.05.2021
- Ermeni Meselesi ve Gerçekler / 25.04.2021
- Osmanlı İslamı / 18.04.2021
- Sensizlik, benim şiirim / 11.04.2021
- Fikirlerin halledemediği davaları kan halleder / 04.04.2021
- Dünya bir leştir, taliplileri köpektir! / 28.03.2021
- Rüzgâr eken fırtına biçer / 23.03.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 09.06.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 06.06.2021
- Birlik ve beraberlik ölümden başka her şeyi yener / 17.05.2021
- Ermeni Meselesi ve Gerçekler / 25.04.2021
- Osmanlı İslamı / 18.04.2021
- Sensizlik, benim şiirim / 11.04.2021
- Fikirlerin halledemediği davaları kan halleder / 04.04.2021
- Dünya bir leştir, taliplileri köpektir! / 28.03.2021
- Rüzgâr eken fırtına biçer / 23.03.2021