Ünlü bayrak şairimiz Arif Nihat Asya'nın Mersiye'sini yıllar önce üç-beş kez okumuştum. Nedense son aylarda mısraları sürekli dilime dolaşıyor, zihnimde uçuşuyor.
İçerde ve dışarda ülkemizi ve milletimizi küçük düşürücü, rencide edici fotoğraflar günden güne arttıkça gayri ihtiyari Mersiye'nin mısralarını terennüm ediyorum:
"Hüda, ki rûz-i ezelden asil kıldı bizi
Resul-i Ekrem'e bir gün vekil kıldı bizi
Taraf taraf, yedi iklimi Hakk'a davette
Delil kıldı bizi:
Sonra bilmem ne oldu; baht-ı siyah,
Hacîl kıldı bizi...
O hacâletle büktü boynumuzu
Ve melûl ve melîl kıldı bizi.
Düştü bir bir kopup kanadlarımız...
Aziz-i vakt idik... düşmanlar zelil kıldı bizi."
Dışardan talimatlar yağıyor; şunu yapın bunu yapmayın, şunu şöyle yapın böyle yapmayın... Çorbanıza fazla yağ katıyorsunuz, azaltın, hatta şu yağı değil bu yağı kullanın. Arpayı şu kadar buğdayı bu kadar ekin, şeker pancarını fındığı da biraz azaltın... Sonra herkes işveren olacak ya da iş alan olacak diye bir şart yok! Günden güne işsizlerinizin sayısını artırın ki, misyonerlerin oltasına kolay düşsünler!.. Şekeriniz yetmezse bizde var, buğdayınız yetmezse göndeririz. Nedir bu her vilayette şeker fabrikası, kapatın gitsin!..
Ve milletin oyları ile iktidar koltuğuna oturanların tavrı; başüstüne, emredersiniz, başka bir emriniz var mı? Şu sözümüzü belirlenen tarihten önce yerine getirdik efendim!
Uyum yasaları, Kopenhag Kriterleri, Roma Anlaşması... Hepsi başımızın tacı, cümle dertlerimizin ilacı! Hepsi de en yakın zamanda uygulamaya sokulacaktır.
Peki bu altına imza koyduğunuz yasalar dini ve milli bütünlüğümüzü yok ediyorsa, milli değerlerimize ters düşüyorsa, mesela İstiklal Marşımızın bazı kıtalarını, bazı mısralarını buharlaştırıyorsa...
Ne yapalım efendim, bu bir devlet politikası haline gelmiş, dönemeyiz.
Devletin temellerine dinamit yerleştiren sözleşmelere imza atmak, devlet politikasıymış...
Mersiye'nin devamını okuyalım; belki gaflete, dalalete, ihanete iyi gelir:
"Bize heybet veren Celal'inden
Nice yıllar celil kıldı bizi
Kainatında Zat-ı Akdesine
Halil kıldı bizi.
Sormayın sormayın fakat isimdi
Hangi eller sefil kıldı bizi?
Elimizden gül açtı badiyeler...
Kerem kerem yed-i takdir, Nil kıldı bizi
Ve zeminin bütün susuzlarına sebil kıldı bizi!
Sonra dünyamız oldu zîr ü zeber;
Sonra devran, alil kıldı bizi!
Yüzümüz yok "neden niçin?" demeye
Aziz-i vakt idik... düşmanlar zelil kıldı bizi."
Bu da benden:
Bayrak verdik eline burçlara diksin diye
Tırmandı tırmandı da bir haça sattı bizi
Kaşla göz arasında Hilal-Haç yer değişti
Bilemedik dostlarım kim kaça sattı bizi.
İçerde ve dışarda ülkemizi ve milletimizi küçük düşürücü, rencide edici fotoğraflar günden güne arttıkça gayri ihtiyari Mersiye'nin mısralarını terennüm ediyorum:
"Hüda, ki rûz-i ezelden asil kıldı bizi
Resul-i Ekrem'e bir gün vekil kıldı bizi
Taraf taraf, yedi iklimi Hakk'a davette
Delil kıldı bizi:
Sonra bilmem ne oldu; baht-ı siyah,
Hacîl kıldı bizi...
O hacâletle büktü boynumuzu
Ve melûl ve melîl kıldı bizi.
Düştü bir bir kopup kanadlarımız...
Aziz-i vakt idik... düşmanlar zelil kıldı bizi."
Dışardan talimatlar yağıyor; şunu yapın bunu yapmayın, şunu şöyle yapın böyle yapmayın... Çorbanıza fazla yağ katıyorsunuz, azaltın, hatta şu yağı değil bu yağı kullanın. Arpayı şu kadar buğdayı bu kadar ekin, şeker pancarını fındığı da biraz azaltın... Sonra herkes işveren olacak ya da iş alan olacak diye bir şart yok! Günden güne işsizlerinizin sayısını artırın ki, misyonerlerin oltasına kolay düşsünler!.. Şekeriniz yetmezse bizde var, buğdayınız yetmezse göndeririz. Nedir bu her vilayette şeker fabrikası, kapatın gitsin!..
Ve milletin oyları ile iktidar koltuğuna oturanların tavrı; başüstüne, emredersiniz, başka bir emriniz var mı? Şu sözümüzü belirlenen tarihten önce yerine getirdik efendim!
Uyum yasaları, Kopenhag Kriterleri, Roma Anlaşması... Hepsi başımızın tacı, cümle dertlerimizin ilacı! Hepsi de en yakın zamanda uygulamaya sokulacaktır.
Peki bu altına imza koyduğunuz yasalar dini ve milli bütünlüğümüzü yok ediyorsa, milli değerlerimize ters düşüyorsa, mesela İstiklal Marşımızın bazı kıtalarını, bazı mısralarını buharlaştırıyorsa...
Ne yapalım efendim, bu bir devlet politikası haline gelmiş, dönemeyiz.
Devletin temellerine dinamit yerleştiren sözleşmelere imza atmak, devlet politikasıymış...
Mersiye'nin devamını okuyalım; belki gaflete, dalalete, ihanete iyi gelir:
"Bize heybet veren Celal'inden
Nice yıllar celil kıldı bizi
Kainatında Zat-ı Akdesine
Halil kıldı bizi.
Sormayın sormayın fakat isimdi
Hangi eller sefil kıldı bizi?
Elimizden gül açtı badiyeler...
Kerem kerem yed-i takdir, Nil kıldı bizi
Ve zeminin bütün susuzlarına sebil kıldı bizi!
Sonra dünyamız oldu zîr ü zeber;
Sonra devran, alil kıldı bizi!
Yüzümüz yok "neden niçin?" demeye
Aziz-i vakt idik... düşmanlar zelil kıldı bizi."
Bu da benden:
Bayrak verdik eline burçlara diksin diye
Tırmandı tırmandı da bir haça sattı bizi
Kaşla göz arasında Hilal-Haç yer değişti
Bilemedik dostlarım kim kaça sattı bizi.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- İktidara düşen… / 22.04.2025
- Yaşadıklarımızın resmidir / 21.04.2025
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Yaşadıklarımızın resmidir / 21.04.2025
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025