Bu durum bir "dur bakalım ne olacak" hikayesidir…
Soykırım iftiraları nedeniyle her yıl diken üstünde olduğumuz 24 Nisan geride kaldı. Kimilerine göre bu yıl diğerlerine göre çok farklı oldu. Çünkü ABD Başkanı Biden, soykırım kelimesini kullanan ilk Amerikan başkanı oldu. Kimilerine göre diyorum, çünkü benim için sürpriz değil.
Aksine ben, şaşırdık diyenlere şaşırıyorum. Çünkü ABD Başkanı, yıllardır gözümüzü, kulağımızı, ağzımızı kapatarak izlediğimiz bu konuda malumun ilanını yaptı.
Sanki Biden, dünyada bu konuda ilk açıklama yapan kişi. Halbuki, ABD'den hariç dünyada 31 ülke sözde soykırımı tanımış durumda. Bu ülkeler arasında kimler mi var? Vatikan, Almanya, Fransa, Hollanda, Rusya, İsviçre liste uzayıp gidiyor.
Sanki bu konu ABD'de ilk kez gündemde. Halbuki, ABD'de Mississippi dışında 49 eyalet zaten sözde soykırımı tanımış, Amerikan kongresi de kabul etmiş. Şimdi Biden, soykırım kelimesini kullanınca mı tepki veriyoruz.
O ülkeler, o eyaletler birer birer bu iftirayı kabul ederken ne deniyordu hatırlarsınız.
Bunlar bir şey ifade etmez, bizim için yok hükmündedir vb. sözlerle günü kurtarıyorduk. Peki, biz önemsemedik, kayda değmez gördük de ne oldu? Sonuç ortada, siz dur bakalım dedikçe başınıza gelmeyen kalmaz, öyle de oluyor.
Birileri tiyatrolar oynarken, ülkenin başına örülen çorabı görmezden gelirken, refleks gösteremezken tam 20 yıl önce Prof. Dr. Haydar Baş Hocamız İstanbul'da, Ankara'da, Trabzon'da yüz binlerce kişinin katılımıyla "Soykırım İddialarını Red ve Ulusal Bağımsızlık Mitingleri" düzenliyordu.
Sayın Baş, her konuda olduğu gibi olacakları önceden görüyor ve devletini, milletini ikaz ediyordu. Bu konunun hukuk yoluyla çözülebileceğini de anlatıyordu. "Biz delillerimizi koyalım, onlar da getirsinler. Göreceğiz ki, bunların söylediği soykırım falan değil."
Çünkü çok net bir şekilde ortada olan gerçekler var, deliller var. Eğer ortada bir cinayet ve katliam varsa yapanlar Ermenilerin ta kendileridir. Bunun sayısız ispatı vardır.
İsmini taşımaktan gurur duyduğum Büyük dedem İbrahim'in de aralarında olduğu on binlerce Müslüman Türk, Erzurum'da ve doğu vilayetlerinde Ermeniler tarafından acımasızca şehit edildi. Konu bu kadar nettir, herhangi bir yoruma ihtiyaç duymamaktadır.
Prof. Dr. Haydar Baş bu mücadeleyi verirken, ilgililer, yetkililer kulaklarını tıkadılar. Hiçbir şey yokmuş gibi davranmaya, stratejik(!) ilişkiler kurmaya devam ettiler.
AB'ye girebilmek için verilmedik taviz bırakılmadı. ABD'nin ülkemiz üzerindeki her türlü kirli hesabı bilinmesine rağmen, Büyük Ortadoğu projesinin uygulanabilmesi için destek vermekten geri durulmadı. Bunlardan bize dost olmayacağını bile bile…
Şimdi kimse Biden'ın sözlerine şaşırmış gibi davranmasın, kameralar önünde günü geçiştirmesin. Zaten yıllardır yapılan bundan başka bir şey değildi.
Haklı davada alttan almak zillettir. Bunların maksadı bellidir. Türk Milletinin bu coğrafyadan çıkarılmak istenmesi nihai hedeftir. Tedbir ona göre alınmalıdır.
Unutmayın ki; 23 Nisan'ı coşkuyla, kutlamazsanız, bayraklarınızı gururla asmazsanız, 24 Nisan'ı endişe ile bekler ve ne yazık ki neticelerine katlanmak zorunda kalırsınız!
- Atatürk olmasaydı! / 22.09.2023
- Dikkat! Konu Anayasa / 15.09.2023
- Sohbet ‘spaces’ odası izlenimleri / 08.09.2023
- Hatırlıyor musunuz? / 01.09.2023
- Haydar Baş olmak / 14.04.2023
- Kitap, ama hangi kitap? / 15.01.2022
- Bırakın gençler konuşsun… / 08.01.2022
- Gözlerdeki ışıltı / 01.01.2022
- Eserinizle gurur duyabiliyor musunuz? / 29.11.2021