Kulluk insana ait bir makamdır. Bir rütbedir. En yüce bir rütbedir: "Bir gece, kendisine ayetlerimizden bir kısmını gösterelim diye (Muhammed) kulunu Mescid-i Haram'dan, çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa'ya götüren Allah, noksan sıfatlardan münezzehtir; O, gerçekten işitendir, görendir." (İsra sûresi, ayet:1). İnkar eden kadar zayıf bir mahluk yoktur. Niye? Düşün ki kainatın sahibini, kendi sahibini inkar ediyor. Oysa O'nsuz hiç bir şey olup, bir hiçlik noktasına gidiyor. Bu adamın gücü olur mu? Morali olur mu? Olmaz. Olmadığı için dikkat ederseniz kafirin sonsuz bir hesabı da olamaz. Onun hesabı sadece dünyalıktır. Dünya hayatına razı olurlar. Dünya hayatı onlar için bulunmaz bir hayattır. Bunun ötesi yoktur. Onun için onun cenneti de, cehennemi de her şeyi burasıdır. Mü'min öyle değildir. Müslüman, Allah'a teslim olarak, Cenab-ı Hakk'ı bilerek yaşar. Kulluktaki nükte budur.Teslim olmak ne ile olur? "Ben Allah'a teslim oldum. Ben Allah'ı sevdim" demekle mi? Günümüzde hepimiz bunu söylüyoruz. Peki, Allah'ın sana "yapın" diye emrettiği taatler, ibadetler var. Bunları eda ediyor musun? Ediyorsan sen iyi bir kulsun, hiç merak etme. Yapmıyorsun, o zaman kendini kandırıyorsun. Şimdi biz kendi kendimize soralım: Cenab-ı Hakk'ın, "yapınız" diye emrettiklerini, -hangi neviden olursa olsun. Namaz olur, oruç olur, hac olur, zekat olur, sadaka v.s. olur- yapıyor muyuz? Yasak ettiklerinden, "haramdır" dediklerinden kaçınıyor muyuz? "Haram" dediklerine elimizi uzatırken, gözümüzü çevirirken tüylerimiz diken diken oluyor mu? Eğer oluyorsa, sen doruk noktada bir kulsun. Öyle bir kulsun ki, Allah seni bu alemdeyken cenneti ile cemali ile müjdelemiştir. Nasıl mı? Senin halin ihsan halidir. O'nu görmüyorsun. Amma O seni görüyor. Bu idrak seviyesinde, O'na yönelip kul olman münasebetiyle, sen O'nun hem cennetini, hem cemalini kazandın. Hiç onda tereddüdün olmasın. Zaten bu idrakin halidir kulluk.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.