Tüm ülkelerin ve milletlerin hedefidir "güvenli" olmak, güvenle yaşamak…
Ama ne var ki, gücü elinde bulunduranlar en büyük tehdit olursa, elinizde bu tehdide karşı bir önlem yoksa topraklarınızı ve insanlarınızı nasıl koruyabileceksiniz?
Böyle bir durumda güvenli olmak, ulaşılması mümkün olmayan bir seraptan öteye geçemez.
Dilerseniz, bu anlattıklarımızı güncel bir örnekle izah etmeye çalışalım.
Venezuela'daki son gelişmeleri mutlaka okumuşsunuzdur. ABD, dünyanın en büyük petrol rezervine sahip ülkelerden biri olan Venezuela'ya odaklandı.
Epey zamandır Venezuela muhalefetini kaşıyan ABD, Turuncu devrim, Arap baharı tarzı bir darbe girişimini Venezuela'da gerçekleştirmeye çalışıyor.
ABD destekli muhalif lider Juan Guaido, kendisini geçici devlet başkanı ilan etti, ABD de hemen tanıdığını açıkladı. Ardından ABD'nin güdümünde olan Kanada, Paraguay gibi ülkeler de muhalif lideri tanıdıklarını ilan ettiler.
Bunun üzerine Venezuela Devlet Başkanı Maduro, ülkesinin ABD ile diplomatik ilişkilerini sonlandırdı ve ABD'nin diplomatik personelinin Venezuela'yı terk etmesi için 72 saat süre verdi.
Maduro'ya Bolivya, Küba, Türkiye, Rusya ve Meksika'dan destek açıklaması geldi.
Maduro'nun ABD'nin bu yeni hamlesine karşı açıklamaları özetle şöyle:
"Bu, ABD hükümetinin ve Venezuela'yı bir iç savaşa, şiddetli bir çatışmaya sürüklemek isteyen ve ABD'de iktidarı alan aşırılıkçıların muazzam sorumsuzluğudur. Venezuela'yı Washington'dan yönetmeyi amaçlıyorlar."
"Venezuela'nın önünde zorlu işler var. Ekonomik toparlanma işi. Elbette Venezuela'nın toparlanmasını, büyümesini ve refahını istemiyorlar. Bu bizim için büyük bir görev. 2019 yılını iyi yönetmeyi sağlamalıyız. Büyümeyi refahla, eşitlikle ve toplumsal yatırımla sağlamalıyız."
"Gringo (ABD) imparatorluğuna güvenmeyin. Onların çıkarlarını yöneten şey Venezuela'nın petrolüne, gazına ve altınına olan arzularıdır. Bunlar size ait değil, bunlar Venezuela'nın egemen halkına ait."
Evet, Maduro'nun açıklamaları aslında ABD'nin Venezuela üzerindeki emellerini ve hangi vasıtaları kullandığını ortaya koyuyor.
Venezuela'nın petrolüne, gazına ve altınına olan arzuları için Venezuela'da iç muhalefeti de kullanarak iç savaş çıkarmak…
Peki, kullandıkları en büyük silah ne? Ekonomi… Maduro karşıtı gösteri yapanlar, ABD destekli muhalafet, artan enflasyon, temel ihtiyaç maddelerinin bulunamaması ve göç nedeniyle ailelerin parçalanmasını bahane olarak sunuyorlar.
Yani ekonomik sorunlar çözülmeden Venezuela'nın bu girdaptan çıkabilmesi mümkün değil.
Her ne kadar Venezuela Savunma Bakanı Vladimir Padrino, Venezuela milli ordusunun ülkenin anayasasını ve milli egemenliğini savunacağını belirterek, ABD tarafından dayatılan bir devlet başkanını kabul etmeyeceklerini açıklasa da askeri yöntemler de bir yere kadar…
Dikkat ederseniz, ABD, 2005 yılından bu yana Prof. Dr. Haydar Baş'a ait olan Milli Ekonomi Modeli'ni hayata geçiren başta Rusya ve Çin gibi BRICS devletlerine bir türlü etki edemiyor. Bu ülkelere uygulanan yaptırımlar hiçbir anlam ifade etmiyor.
Bu gerçeği ABD'li yetkililer de dile getiriyor.
Ama MEM'i uygulamayan ülkeler, ekonomik olarak tamamen savunmasızlar.
Sosyalizm eğer ABD'nin Kapitalizmine karşı etkili olsaydı, Sovyetler Birliği yıkılmazdı.
Rusya'yı Rusya yapan da 2005 yılında tanıştığı MEM'dir ve bunu en üst düzeyde MEM Kongrelerinde ifade ettikleri gibi, 27 Şubat 2013 tarihinde Duma'da yapılan MEM oturumunda da tüm dünyaya ilan ettiler.
BRICS Temsilcisi Prof. Dr. Vladimir Gorbanovski, 9'uncu MEM Kongresi'nde, "BRICS Devletleri olarak en büyük şansımız 2005 yılında MEM'le tanışmış olmamızdır" demiştir.
Venezuela, ne zaman ki Rusya gibi, Çin gibi MEM projelerini tümüyle hayata geçirmeye başlar, petrol, gaz ve altın gelirlerini adil bir şekilde vatandaşlarına yansıtır, kendi milli parasını devreye koyar, gelir adaletiyle halkını her yönüyle memnun eder, işte o zaman ABD'nin provokasyonları, iç çatışma planları hiçbir işe yaramaz.
Bu, ABD'nin sömürülerinden kurtulmak isteyen tüm ülkeler için bir yol haritasıdır.
BTP Genel Başkan Yardımcısı Fuat Şengül, Elazığ BTP kongresinde yaptığı konuşmada, ABD'nin Suriye'de güvenli bölge planlarıyla ilgili çok önemli bir tespit yaptı:
"En güvenli bölge ABD'nin bulunmadığı yerdir."
Evet; ABD'nin bulunmadığı yer, MEM'in tümüyle uygulandığı yerdir.
MEM, işgal ve sömürü politikalarına karşı en güçlü savunma mekanizmasıdır.
Suriye; toprak bütünlüğü, millet birlikteliği mi istiyor, çare MEM'dir.
Türkiye'nin siyasilerimizin ifadesiyle beka sorunu mu var, çare MEM'dir.
Batı'da, Doğu'da tüm ülkeler ABD'nin dayattığı Kapitalizmden, emperyalizmden yaka mı silkiyor, çare MEM'dir.
Tüm dünyanın güvenli bir bölge, güvenli bir yaşam alanı olmasını mı istiyoruz, tek çare vardır, o da MEM'dir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025