Her gün her gece Türkiye'nin herhangi bir yerinde terör sebebiyle hayatını kaybeden insanlarımızın haberleriyle yatıyoruz, yine bu haberlerle sabah kalkıyoruz. Terör artık doğu batı fak etmiyor her yeri vuruyor; dün bir terör örgütü vardı, şu anda kaç tane olduğu belli değil. Dün sadece dağlarda çatışılırdı, şimdi şehir merkezlerinde?
Önceki gün İstanbul Sancaktepe'de askeri aracı hedef aldı, 8 kişi yaralandı. Sivilleri korumakla yükümlü güvenlik güçlerimiz artık can derdinde?
Dün de Hakkari'de teröristlerle yapılan çatışmada 8 askerimiz can verdi. Terörün nerede nasıl vuracağını kimse bilmiyor, bilenin de neden önlem almadığı bilinmiyor.
Terörle mücadele adı altında şehir merkezlerine top atışı yapılıyor. Peki, sonuç? Terör azalıyor mu? Hayır. Terörle mücadele etmeyelim demiyoruz, elbette ki edilecek, yöntemin yanlışlığından bahsediyoruz.
Yerleşim yerleri, binalar yerle bir, şehirler harabeye dönmüş vaziyette, insanlar zorunlu olarak kendi evlerini, mekanlarını terk etmek zorunda kalıyorlar.
Terörden temizlendi deniliyor, bazı vatandaşlar cesaret bulup evlerine dönmek istiyorlar bir de bakıyorlar ki ne ev kalmış ne herhangi bir yaşam ortamı?
Büyük fotoğrafa baktığımızda, güneydoğuda yaşanan manzara şu: Bazı iller PKK terörü sebebiyle boşaltılıyor, bazıları da IŞİD'in attığı roketler sebebiyle?
Sebep ne olursa olsun sonuç aynı; güneydoğu boşalıyor.
ABD'nin Irak'ı işgalinin neticesinde, aynen Prof. Dr. Haydar Baş'ın uyardığı gibi, Irak bölündü ve kuzeyinde Yahudi asıllı Barzani'nin başkanlığında bir Peşmerge devleti kuruldu.
Barzani yönetiminin ve bölgesinin oluşumunda, devamında, finanse edilmesinde ve bugün bağımsızlık mücadelesinde İsrail'in verdiği açık destek ortada?
Suriye işgalinin neticesinde de benzer bir tablo ortaya çıktı. Önce terörle beraber Esad yönetiminin bu bölgedeki etkisi ortadan kaldırıldı, sonra bu bölgenin insanları katliam ve tecavüzlerle göçe zorlandı, burada Arz-ı Mevut temizliği yapıldı ve ardından da Kobani süreciyle beraber, IŞİD'in de yardımıyla Suriye'nin kuzeyi Yahudi Barzani'nin kontrolüne devredildi. Sayın Baş'ın ifadesiyle Suriye'de Büyük İsrail projesi hayata geçirildi.
Irak ve Suriye'de süreç bu şekilde işletilirken, taşlar Büyük İsrail adına yerine oturtulurken peki, Türkiye ve İran'da hiçbir şey olmuyor muydu?
Türkiye'de ve İran'da Büyük İsrail süreci hiçbir zaman kesintiye uğramadı. Şartlara ve zemine göre adım adım uygulandı, meyvenin olgunlaşması bekleniyor.
İşte Güneydoğumuzda ve sınırlarımızda bugün yaşananlar bu sürecin devamıdır ve hedef aynen Irak ve Suriye'de yapıldığı gibi Arz-ı Mevut temizliği ve görüntüde Kürdistan ama gerçekte Büyük İsrail'in uzantısı, "Büyük İsrail prensi" Barzani kontrollü bir Yahudi Peşmerge devletinin kurulmasıdır.
Barzani kontrollü diyoruz ama eğer Türkiye'de de bilmediğimiz Barzanivari, Yahudi kökenli Büyük İsrail prensleri varsa, Barzani'yi gösterip onu hazırlıyorlarsa bunu bilemeyiz, zaman gösterecek.
Prof. Dr. Baş, güneydoğumuzun boşaltılıp Yahudi Peşmergenin buraya yerleştirildiğinden bahsettiğinde birilerin duyduğu rahatsızlık, onlara Büyük İsrail adına verilen "gerçekleri örtme" misyonu sebebiyledir.
Gelelim başkanlık sistemine? İsmi yarı başkanlık da olsa, cumhurbaşkanlığı sistemi ya da partili cumhurbaşkanlığı da olsa sonuç eyalet sistemidir, yani bölünme, parçalanmadır. Bu sistemi isteyen ve Türkiye'ye dayatan küresel iradeler, bunu bir Büyük İsrail adımı olarak talep etmektedirler.
Esasen şu bir gerçek ki, Türkiye için düşünülen Büyük İsrail projesi sadece güneydoğu ile de sınırlı değildir; İstanbul da dahil Türkiye'nin tamamı kapsama alanı içindedir. Bu gerçek sebebiyle terör sadece güneydoğumuzla sınırlı kalmayıp her ilimizi tehdit etmektedir.
Peki, üzerimizde bu kadar oyun var da, hiç mi çözüm yok?
Şunu unutmayalım ki, Büyük İsrail projesinin en büyük taşeronu ABD'dir. Dolayısıyla iktidar ya da muhalefet koltuğuna coğrafyamız ve milletimiz üzerinde hesapları olanlardan icazet alarak oturmaya çalışanlardan asla bir çözüm çıkmaz.
Çıkış yolu, bu coğrafyada yaşama şansımız ancak "Ne AB, ne ABD tek çözüm Bağımsız Türkiye" diyen ve Milli Ekonomi Modeli ve de Sosyal Devlet Milli Devlet tezleriyle baba devlet anlayışını ortaya koyan, Laz'ıyla, Kürt'üyle, Türk'üyle, Boşnak'ıyla, Çerkez'iyle, Alevi'siyle, Sünni'siyle, Caferi'siyle tek bilek tek yürek olmamız lazım diyen Prof. Dr. Haydar Baş ve Bağımsız Türkiye Partisi ile mümkündür.
Eğer çözümü görmemekte inat edersek, sonumuz, Filistinlinin, Iraklının, Suriyelinin, Surlunun, Silopilinin, Nusaybinlinin, Şırnaklının, Kilislinin kaderi olacaktır.
Dikkat edin dün sadece Filistinlinin kaderi diyorduk, şu anda Türkiye'deki il ve ilçeleri de artık sayıyoruz. Ayıkmak için bu bile yetmez mi size?
Önceki gün İstanbul Sancaktepe'de askeri aracı hedef aldı, 8 kişi yaralandı. Sivilleri korumakla yükümlü güvenlik güçlerimiz artık can derdinde?
Dün de Hakkari'de teröristlerle yapılan çatışmada 8 askerimiz can verdi. Terörün nerede nasıl vuracağını kimse bilmiyor, bilenin de neden önlem almadığı bilinmiyor.
Terörle mücadele adı altında şehir merkezlerine top atışı yapılıyor. Peki, sonuç? Terör azalıyor mu? Hayır. Terörle mücadele etmeyelim demiyoruz, elbette ki edilecek, yöntemin yanlışlığından bahsediyoruz.
Yerleşim yerleri, binalar yerle bir, şehirler harabeye dönmüş vaziyette, insanlar zorunlu olarak kendi evlerini, mekanlarını terk etmek zorunda kalıyorlar.
Terörden temizlendi deniliyor, bazı vatandaşlar cesaret bulup evlerine dönmek istiyorlar bir de bakıyorlar ki ne ev kalmış ne herhangi bir yaşam ortamı?
Büyük fotoğrafa baktığımızda, güneydoğuda yaşanan manzara şu: Bazı iller PKK terörü sebebiyle boşaltılıyor, bazıları da IŞİD'in attığı roketler sebebiyle?
Sebep ne olursa olsun sonuç aynı; güneydoğu boşalıyor.
ABD'nin Irak'ı işgalinin neticesinde, aynen Prof. Dr. Haydar Baş'ın uyardığı gibi, Irak bölündü ve kuzeyinde Yahudi asıllı Barzani'nin başkanlığında bir Peşmerge devleti kuruldu.
Barzani yönetiminin ve bölgesinin oluşumunda, devamında, finanse edilmesinde ve bugün bağımsızlık mücadelesinde İsrail'in verdiği açık destek ortada?
Suriye işgalinin neticesinde de benzer bir tablo ortaya çıktı. Önce terörle beraber Esad yönetiminin bu bölgedeki etkisi ortadan kaldırıldı, sonra bu bölgenin insanları katliam ve tecavüzlerle göçe zorlandı, burada Arz-ı Mevut temizliği yapıldı ve ardından da Kobani süreciyle beraber, IŞİD'in de yardımıyla Suriye'nin kuzeyi Yahudi Barzani'nin kontrolüne devredildi. Sayın Baş'ın ifadesiyle Suriye'de Büyük İsrail projesi hayata geçirildi.
Irak ve Suriye'de süreç bu şekilde işletilirken, taşlar Büyük İsrail adına yerine oturtulurken peki, Türkiye ve İran'da hiçbir şey olmuyor muydu?
Türkiye'de ve İran'da Büyük İsrail süreci hiçbir zaman kesintiye uğramadı. Şartlara ve zemine göre adım adım uygulandı, meyvenin olgunlaşması bekleniyor.
İşte Güneydoğumuzda ve sınırlarımızda bugün yaşananlar bu sürecin devamıdır ve hedef aynen Irak ve Suriye'de yapıldığı gibi Arz-ı Mevut temizliği ve görüntüde Kürdistan ama gerçekte Büyük İsrail'in uzantısı, "Büyük İsrail prensi" Barzani kontrollü bir Yahudi Peşmerge devletinin kurulmasıdır.
Barzani kontrollü diyoruz ama eğer Türkiye'de de bilmediğimiz Barzanivari, Yahudi kökenli Büyük İsrail prensleri varsa, Barzani'yi gösterip onu hazırlıyorlarsa bunu bilemeyiz, zaman gösterecek.
Prof. Dr. Baş, güneydoğumuzun boşaltılıp Yahudi Peşmergenin buraya yerleştirildiğinden bahsettiğinde birilerin duyduğu rahatsızlık, onlara Büyük İsrail adına verilen "gerçekleri örtme" misyonu sebebiyledir.
Gelelim başkanlık sistemine? İsmi yarı başkanlık da olsa, cumhurbaşkanlığı sistemi ya da partili cumhurbaşkanlığı da olsa sonuç eyalet sistemidir, yani bölünme, parçalanmadır. Bu sistemi isteyen ve Türkiye'ye dayatan küresel iradeler, bunu bir Büyük İsrail adımı olarak talep etmektedirler.
Esasen şu bir gerçek ki, Türkiye için düşünülen Büyük İsrail projesi sadece güneydoğu ile de sınırlı değildir; İstanbul da dahil Türkiye'nin tamamı kapsama alanı içindedir. Bu gerçek sebebiyle terör sadece güneydoğumuzla sınırlı kalmayıp her ilimizi tehdit etmektedir.
Peki, üzerimizde bu kadar oyun var da, hiç mi çözüm yok?
Şunu unutmayalım ki, Büyük İsrail projesinin en büyük taşeronu ABD'dir. Dolayısıyla iktidar ya da muhalefet koltuğuna coğrafyamız ve milletimiz üzerinde hesapları olanlardan icazet alarak oturmaya çalışanlardan asla bir çözüm çıkmaz.
Çıkış yolu, bu coğrafyada yaşama şansımız ancak "Ne AB, ne ABD tek çözüm Bağımsız Türkiye" diyen ve Milli Ekonomi Modeli ve de Sosyal Devlet Milli Devlet tezleriyle baba devlet anlayışını ortaya koyan, Laz'ıyla, Kürt'üyle, Türk'üyle, Boşnak'ıyla, Çerkez'iyle, Alevi'siyle, Sünni'siyle, Caferi'siyle tek bilek tek yürek olmamız lazım diyen Prof. Dr. Haydar Baş ve Bağımsız Türkiye Partisi ile mümkündür.
Eğer çözümü görmemekte inat edersek, sonumuz, Filistinlinin, Iraklının, Suriyelinin, Surlunun, Silopilinin, Nusaybinlinin, Şırnaklının, Kilislinin kaderi olacaktır.
Dikkat edin dün sadece Filistinlinin kaderi diyorduk, şu anda Türkiye'deki il ve ilçeleri de artık sayıyoruz. Ayıkmak için bu bile yetmez mi size?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025