Kendinize ait bir gündeminiz yoksa, gündeminizi kendiniz oluşturamıyorsanız eğer, "beğen beğen al" kabilinden bin bir çeşit gündemle gününüzün heba olması işten bile değildir.
An hırsızları, saat hırsızları ve gün hırsızları, kısaca zaman hırsızları dört bir yanda kırk koldan geziyorlar.
An giderse saat gider, saat giderse gün gider, gün giderse hafta gider, hafta giderse ay gider derken yıl biter, yıllar biter ve dönüp bakarsınız ki koca bir ömür başkalarının gündemleri ile bitip tükenmiş.
Bu hayatın tekrarı yok ki, bir daha ki gelişte "hayatımı kendi gündemimle dolu dolu yaşayacağım" diyesin.
Şöyle bir tablo ile yüz yüze geldiğinde iş işten geçmiş olacak:
"Herkes, yaptığı iyilik ve kötülükleri karşısında hazır bulacağı günde, kötülükleriyle kendisi arasında uzun bir mesafe bulunmasını isteyecektir. Allah kendisine karşı sizi sakındırıyor. Allah, kullarına karşı çok şefkatlidir." (Âl-i İmran: 30).
"İnsanlar, sıra sıra Rabblerinin huzuruna çıkarılırlar. And olsun ki, sizi ilk defa yarattığımız gibi bize geldiniz. Fakat size bir buluşma sözü vermediğimizi sanmıştınız, değil mi?
Kitap ortaya konunca, suçluların orada yazılı bulunanlardan korktuklarını görürsün. Onlar, 'Vay halimize! Ne oluyor bu kitaba! Küçük büyük hiçbir şey bırakmadan hepsini sayıyor?' derler. Yaptıklarını hazır bulurlar. Ama Rabbin hiç kimseye haksızlık etmez." (Kehf: 48-49).
İnsan ve cin şeytanlarının oluşturdukları gündemlere göre hayat sürenler işte böyle, "parmağı ağzında, yüreği ağzında" korkunç bir akıbetle karşılaşacaklar ki artık telafi imkanı kalmamıştır.
Yüce yaratıcı, eşref-i mahlûkat olarak, ahsen-i takvim üzere yarattığı insana bahşettiği ömür sermayesinin heba olmaması, bin bir pişmanlıkla sonuçlanmaması için ona özel gündemi de hazırlamıştır.
Günün gündemi bir önceki geceden başlamalıdır ve seher vakitlerinde devam etmelidir ki gündem karmaşası ve kargaşası yaşamasın insan:
"Hiç şüphen olmasın, Rabbin senin durumunu biliyor. Gecenin üçte ikisinden daha azını, yarısını, üçte birini ayakta geçiriyorsun. Seninle beraber olanlardan bir grup da öyle yapıyor. Allah, gece ve gündüz olanları ölçüp biçiyor. Sizin onu sayamayacağınızı bildiği için, sizin tevbenizi kabul etti. Artık Kur'ân'dan kolayınıza geleni okuyunuz. Sizden hastalar olacağını bildi. Bir kısmınızın Allah'ın lütfundan bir şeyler aramak için gurbete çıkacağını, diğer bir kısmının da Allah yolunda savaşacaklarını bildi. O halde Kur'ân'dan kolay geleni okuyunuz. Namazı kılınız. Zekâtı veriniz. Güzel bir ödünçle Allah'a ödünç veriniz. Kendiniz için önden gönderdiğiniz iyiliğin, Allah katında hayrını daha çok, ödülünü daha büyük olarak bulacaksınız. Allah'tan af dileyin. Şüphesiz Allah çok affedendir; çok merhamet sahibidir." (Müzzemmil: 20).
"Allah, 'Ey Rabbimiz! Sana inanıyoruz, bizi affet, günahlarımızı bağışla ve bizi ateşin azabından koru' diyenlerin, zorluklara sabredenlerin ve sözlerini tutanların, Rablerine yürekten bağlı olanların, servetlerini Allah yolunda harcayanların ve seherlerde bütün kalpleriyle af dileyenlerin kalplerindeki her şeyi görür." (Âl-i İmran: 16-17).
Elbette ki seherlerini "istiğfarların" süslediği günlerin gündemine şeytan ve yandaşları müdahil olamazlar.
An hırsızları, saat hırsızları ve gün hırsızları, kısaca zaman hırsızları dört bir yanda kırk koldan geziyorlar.
An giderse saat gider, saat giderse gün gider, gün giderse hafta gider, hafta giderse ay gider derken yıl biter, yıllar biter ve dönüp bakarsınız ki koca bir ömür başkalarının gündemleri ile bitip tükenmiş.
Bu hayatın tekrarı yok ki, bir daha ki gelişte "hayatımı kendi gündemimle dolu dolu yaşayacağım" diyesin.
Şöyle bir tablo ile yüz yüze geldiğinde iş işten geçmiş olacak:
"Herkes, yaptığı iyilik ve kötülükleri karşısında hazır bulacağı günde, kötülükleriyle kendisi arasında uzun bir mesafe bulunmasını isteyecektir. Allah kendisine karşı sizi sakındırıyor. Allah, kullarına karşı çok şefkatlidir." (Âl-i İmran: 30).
"İnsanlar, sıra sıra Rabblerinin huzuruna çıkarılırlar. And olsun ki, sizi ilk defa yarattığımız gibi bize geldiniz. Fakat size bir buluşma sözü vermediğimizi sanmıştınız, değil mi?
Kitap ortaya konunca, suçluların orada yazılı bulunanlardan korktuklarını görürsün. Onlar, 'Vay halimize! Ne oluyor bu kitaba! Küçük büyük hiçbir şey bırakmadan hepsini sayıyor?' derler. Yaptıklarını hazır bulurlar. Ama Rabbin hiç kimseye haksızlık etmez." (Kehf: 48-49).
İnsan ve cin şeytanlarının oluşturdukları gündemlere göre hayat sürenler işte böyle, "parmağı ağzında, yüreği ağzında" korkunç bir akıbetle karşılaşacaklar ki artık telafi imkanı kalmamıştır.
Yüce yaratıcı, eşref-i mahlûkat olarak, ahsen-i takvim üzere yarattığı insana bahşettiği ömür sermayesinin heba olmaması, bin bir pişmanlıkla sonuçlanmaması için ona özel gündemi de hazırlamıştır.
Günün gündemi bir önceki geceden başlamalıdır ve seher vakitlerinde devam etmelidir ki gündem karmaşası ve kargaşası yaşamasın insan:
"Hiç şüphen olmasın, Rabbin senin durumunu biliyor. Gecenin üçte ikisinden daha azını, yarısını, üçte birini ayakta geçiriyorsun. Seninle beraber olanlardan bir grup da öyle yapıyor. Allah, gece ve gündüz olanları ölçüp biçiyor. Sizin onu sayamayacağınızı bildiği için, sizin tevbenizi kabul etti. Artık Kur'ân'dan kolayınıza geleni okuyunuz. Sizden hastalar olacağını bildi. Bir kısmınızın Allah'ın lütfundan bir şeyler aramak için gurbete çıkacağını, diğer bir kısmının da Allah yolunda savaşacaklarını bildi. O halde Kur'ân'dan kolay geleni okuyunuz. Namazı kılınız. Zekâtı veriniz. Güzel bir ödünçle Allah'a ödünç veriniz. Kendiniz için önden gönderdiğiniz iyiliğin, Allah katında hayrını daha çok, ödülünü daha büyük olarak bulacaksınız. Allah'tan af dileyin. Şüphesiz Allah çok affedendir; çok merhamet sahibidir." (Müzzemmil: 20).
"Allah, 'Ey Rabbimiz! Sana inanıyoruz, bizi affet, günahlarımızı bağışla ve bizi ateşin azabından koru' diyenlerin, zorluklara sabredenlerin ve sözlerini tutanların, Rablerine yürekten bağlı olanların, servetlerini Allah yolunda harcayanların ve seherlerde bütün kalpleriyle af dileyenlerin kalplerindeki her şeyi görür." (Âl-i İmran: 16-17).
Elbette ki seherlerini "istiğfarların" süslediği günlerin gündemine şeytan ve yandaşları müdahil olamazlar.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Çocukluğumuzun ramazanları / 07.03.2025
- Tuttuğumuz oruç bizi tutamıyorsa… / 06.03.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Çocukluğumuzun ramazanları / 07.03.2025
- Tuttuğumuz oruç bizi tutamıyorsa… / 06.03.2025