En güzel ve kazanılması en zor ilim "Gönül ilmi"dir. Gönül ilmini kazanmak için gönül yormak gerekir. Bu ilimden satırlar öğrenebilmek dikkatli bir gözlemci olmayı gerektirir. Bazen bir tebessüm, bazen bir söz, bazen de bir davranış gönül dünyamızda yeni oluşların meydana gelmesine neden olur.
Eğer gönül ilminde ilerlemek istiyorsak bu ilimde ihtisas yapmış büyüklerimizden, küçüklerimizden, okuduklarımızdan, izlediklerimizden, yaşadıklarımızdan bir şeyler öğrenmeye çalışmamız gerekir. Bize bu ilimden ipuçlarının ne zaman verileceği hiç belli olmaz. Bazen yıllarca anlayamadığımız bir şeyi pencereden bir simitçiye bakarken çözüveririz. Bazen kafamıza büyük sorular takılır. Eğer dikkatli bir gözlemci olursak bu soruların cevabı bir gün mutlaka bize verilecektir. Çünkü evrendeki herşey birbiri ile etkileşim içindedir. Eğer biz niyetimizi halis tutar olumsuz duygularımızı gemleyebilirsek evrene ait ilimden nasibimizi alabiliriz.
Nasip dedik de aklımızı geldi. Biz insanlar nasibimizi bekleme konusunda oldukça sabırsızız. Tevekkül denen şey lügatımızda var ama uygulamamızda yok. Oysa herşey kıvamında yaşanırsa güzel, demiri bile dövmek için tavına gelmesini beklemez miyiz?
Gönül ilminin bir "gönül dili" vardır ki onu anlayabilmek ve o dilden konuşabilmek için çaba sarfetmek gerekir. Çünkü gönül diline muhatap olabilmek ancak güzel bir gönüle sahip olabilmek ile mümkündür. Allah (c.c) cümlemize nasip eylesin! Biz bunca yıllık ömrümüzde ancak bir kaç harf öğrenebildik de onun verdiği şevk ile böyle bir yazıyı yazmaya cesaret edebildik, gayret edebildik. Ne kadar anladıysak, o kadar anlatabildik.
Kimbilir okuyucularımız arasında ne gönül ehli insanlar vardır da bu çabalamayı tebessüm ile karşılayacaklardır. Biz de onların tebessümünü yine bir gülümseme ile karşılıyoruz ve karşılık beklemeden sevgilere ilk adımlarımızı atıyoruz.
Karşılık beklemeden verebilmek ve sevebilmek gönül ilmini öğrenmede önemli bir basamak ve kazanılması güç bir alışkanlık elbette. Allah (c.c) katında O'nun rızası için karşılıksız yapılan her iyiliğin bir karşılığı var, bunu da yaşayarak öğreneceğiz, belki de öğrendik. Karşılık beklemeden verebilmek ancak kamil insanların harcıdır ki onlar verme okyanusunda kulaç atarlar. Duamız; böyle insanların çoğalması, bizim de aralarında olmamız.
Henüz gönül diline ulaşamamış bu yazıyı gönüllerinizle kabul etmemiz dileği ile...
Eğer gönül ilminde ilerlemek istiyorsak bu ilimde ihtisas yapmış büyüklerimizden, küçüklerimizden, okuduklarımızdan, izlediklerimizden, yaşadıklarımızdan bir şeyler öğrenmeye çalışmamız gerekir. Bize bu ilimden ipuçlarının ne zaman verileceği hiç belli olmaz. Bazen yıllarca anlayamadığımız bir şeyi pencereden bir simitçiye bakarken çözüveririz. Bazen kafamıza büyük sorular takılır. Eğer dikkatli bir gözlemci olursak bu soruların cevabı bir gün mutlaka bize verilecektir. Çünkü evrendeki herşey birbiri ile etkileşim içindedir. Eğer biz niyetimizi halis tutar olumsuz duygularımızı gemleyebilirsek evrene ait ilimden nasibimizi alabiliriz.
Nasip dedik de aklımızı geldi. Biz insanlar nasibimizi bekleme konusunda oldukça sabırsızız. Tevekkül denen şey lügatımızda var ama uygulamamızda yok. Oysa herşey kıvamında yaşanırsa güzel, demiri bile dövmek için tavına gelmesini beklemez miyiz?
Gönül ilminin bir "gönül dili" vardır ki onu anlayabilmek ve o dilden konuşabilmek için çaba sarfetmek gerekir. Çünkü gönül diline muhatap olabilmek ancak güzel bir gönüle sahip olabilmek ile mümkündür. Allah (c.c) cümlemize nasip eylesin! Biz bunca yıllık ömrümüzde ancak bir kaç harf öğrenebildik de onun verdiği şevk ile böyle bir yazıyı yazmaya cesaret edebildik, gayret edebildik. Ne kadar anladıysak, o kadar anlatabildik.
Kimbilir okuyucularımız arasında ne gönül ehli insanlar vardır da bu çabalamayı tebessüm ile karşılayacaklardır. Biz de onların tebessümünü yine bir gülümseme ile karşılıyoruz ve karşılık beklemeden sevgilere ilk adımlarımızı atıyoruz.
Karşılık beklemeden verebilmek ve sevebilmek gönül ilmini öğrenmede önemli bir basamak ve kazanılması güç bir alışkanlık elbette. Allah (c.c) katında O'nun rızası için karşılıksız yapılan her iyiliğin bir karşılığı var, bunu da yaşayarak öğreneceğiz, belki de öğrendik. Karşılık beklemeden verebilmek ancak kamil insanların harcıdır ki onlar verme okyanusunda kulaç atarlar. Duamız; böyle insanların çoğalması, bizim de aralarında olmamız.
Henüz gönül diline ulaşamamış bu yazıyı gönüllerinizle kabul etmemiz dileği ile...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Kevser Doyurum / diğer yazıları
- İrfan sofrası / 24.10.2023
- Tecelli / 27.07.2023
- İmam Hüseyin'in kıyamının sebepleri / 24.07.2023
- Kâmil insan, insanlar için bir aynadır / 21.07.2023
- Hayat rehberi Kur'an-ı Kerim / 01.12.2022
- Gaflet ve uyanıklık / 29.11.2022
- Bilinçli olgunlaşma / 26.11.2022
- Hayat memat / 22.11.2022
- Güzel ülkemin güzel insanları / 19.11.2022
- Bir tez olarak Milli Ekonomi Modeli / 26.09.2022
- Tecelli / 27.07.2023
- İmam Hüseyin'in kıyamının sebepleri / 24.07.2023
- Kâmil insan, insanlar için bir aynadır / 21.07.2023
- Hayat rehberi Kur'an-ı Kerim / 01.12.2022
- Gaflet ve uyanıklık / 29.11.2022
- Bilinçli olgunlaşma / 26.11.2022
- Hayat memat / 22.11.2022
- Güzel ülkemin güzel insanları / 19.11.2022
- Bir tez olarak Milli Ekonomi Modeli / 26.09.2022