Gül Baba
Bir gün, Sultan II. Bayezid (1477-1512), sadrazamı ile ava çıkmış. O zamanlar, Beyoğlu'nda bulunan korulukta bir süre avlanmıştır. Akşam üzerine doğru, sağanak halinde yağmur başlamış. Sığınacak bir yer ararlarken, birdenbire toprak kokusu ile karışık gül kokusu hissetmişler. Atlarını, kokunun geldiği tarafa sürdüklerinde, bir gül bahçesi ortasında küçük bir kulübe görmüşler.
Kulübeye yaklaştıklarında, kapısı aralanmış ve nur yüzlü bir ihtiyar görünmüş. Padişah'ı ve Sadrazam'ı içeriye buyur etmiş. Oturmuşlar, bir süre sohbet ettikten sonra, Padişah sormuş:
-"Burada tek başına ne yapıyorsun?"
İhtiyar cevap vermiş:
-"Güllerle uğraşıyorum. Tek dostum güllerdir. Bunun için de, bana Gül Baba derler".
-"Merak ettim; güllerin hepsi iki renkli. Sebebini anlayadım?"
Gül Baba, mütevazi bir şekilde cevap vermiş:
-"Sadece sarı-kırmızı renkleri severim de onun için Sultanım!"
O gece kurulan dostluk devam etmiş. Padişah, canı sıkıldıkça Gül Baba'yı ziyaret etmeye başlamış.
Bu ziyaretlerin birinde; Gül Baba, Sultan Bayezid-i Veli'ye iki gonca gül vermiş. Ve:
-"Padişahım, kendimi iyi hissetmiyorum. Bu güller, fakir gönlümün hediyesi olsun. Lütfen, kabul buyurun Efendim!" demiş.
Padişah, gülleri almış ve çok duygulanmış.
-"Böyle deme Gül Baba! Allah, sana uzun ömürler versin. Amma, bir gün Yüce Rabbimizin emri geldiğinde ardından nasıl bir eser yapılsın istersin?" diye sormuş.
Gül Baba, oturduğu yerden, hafifçe doğrulmuş; ilerde görünen tepeyi işaret ederek:
-"Ruhumu şad ettirmek istersen, karşıdaki tepeye bir mektep yaptır Sultanım. Bu mektebin arması da sarı-kırmızı olsun!" demiş.
Bunun üzerine, Sultan II. Bayezid, o yıl "Galata Sarayı Sultanisi / Galatasaray Lisesi'ni yaptırmış (1482) ve mektepte, Gül Baba'ya da görev verilmiş.
Padişah ile Gül Baba'nın o günden sonra bir daha görüşmeleri nasib olmamış. Gül Baba vefat edince, gülbahçesinin ortasında açılan kabrine defnedilmiş.
Kabri; Galatasaray Lisesi'nin yanındaki Gülbaba Sokağı'nın başındadır.
Bir gün, Sultan II. Bayezid (1477-1512), sadrazamı ile ava çıkmış. O zamanlar, Beyoğlu'nda bulunan korulukta bir süre avlanmıştır. Akşam üzerine doğru, sağanak halinde yağmur başlamış. Sığınacak bir yer ararlarken, birdenbire toprak kokusu ile karışık gül kokusu hissetmişler. Atlarını, kokunun geldiği tarafa sürdüklerinde, bir gül bahçesi ortasında küçük bir kulübe görmüşler.
Kulübeye yaklaştıklarında, kapısı aralanmış ve nur yüzlü bir ihtiyar görünmüş. Padişah'ı ve Sadrazam'ı içeriye buyur etmiş. Oturmuşlar, bir süre sohbet ettikten sonra, Padişah sormuş:
-"Burada tek başına ne yapıyorsun?"
İhtiyar cevap vermiş:
-"Güllerle uğraşıyorum. Tek dostum güllerdir. Bunun için de, bana Gül Baba derler".
-"Merak ettim; güllerin hepsi iki renkli. Sebebini anlayadım?"
Gül Baba, mütevazi bir şekilde cevap vermiş:
-"Sadece sarı-kırmızı renkleri severim de onun için Sultanım!"
O gece kurulan dostluk devam etmiş. Padişah, canı sıkıldıkça Gül Baba'yı ziyaret etmeye başlamış.
Bu ziyaretlerin birinde; Gül Baba, Sultan Bayezid-i Veli'ye iki gonca gül vermiş. Ve:
-"Padişahım, kendimi iyi hissetmiyorum. Bu güller, fakir gönlümün hediyesi olsun. Lütfen, kabul buyurun Efendim!" demiş.
Padişah, gülleri almış ve çok duygulanmış.
-"Böyle deme Gül Baba! Allah, sana uzun ömürler versin. Amma, bir gün Yüce Rabbimizin emri geldiğinde ardından nasıl bir eser yapılsın istersin?" diye sormuş.
Gül Baba, oturduğu yerden, hafifçe doğrulmuş; ilerde görünen tepeyi işaret ederek:
-"Ruhumu şad ettirmek istersen, karşıdaki tepeye bir mektep yaptır Sultanım. Bu mektebin arması da sarı-kırmızı olsun!" demiş.
Bunun üzerine, Sultan II. Bayezid, o yıl "Galata Sarayı Sultanisi / Galatasaray Lisesi'ni yaptırmış (1482) ve mektepte, Gül Baba'ya da görev verilmiş.
Padişah ile Gül Baba'nın o günden sonra bir daha görüşmeleri nasib olmamış. Gül Baba vefat edince, gülbahçesinin ortasında açılan kabrine defnedilmiş.
Kabri; Galatasaray Lisesi'nin yanındaki Gülbaba Sokağı'nın başındadır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.