Muhammed Çelebi SultanBu hadiseden sonra bir işim sebebiyle İstanbul'a gittim. İstanbul'dayken param kalmadı. Aklıma Şeyh Hazretlerinin verdiği akik taşı geldi. Bunu beş-on akçeye satabilsem diye düşündüm. Bir yahûdinin dükkanına girip; "Satılık bir şeyim var" dedim. Beni yalnız bir köşeye çekip; "Ne satıyorsun? Çıkar göreyim" deyince, çıkarıp gösterdim. Akik taşını görünce; "Ne vereyim?" diye sordu. Beş akçe mi, on akçe mi desem diye düşünmeye başladım. Bir türlü fiyat söyleyemedim. Hocamın himmetiyle; "Sen söyle" deyiverdim. Önce elli bin akçe verdi. Alay ediyor zannederek akik taşını geri istedim. Hemen yüz ellibine çıktı ve satmam için ısrar etti. Ben de kabûl ettim. Beni evine götürüp parayı keseler içinde verdi. Bu taşın çok kıymetli olduğunu söyleyip; "Şimdi ben bunu iki yüz elli bin akçeye bile satmam" dedi. Muhammed Çelebi Sultan'ın bu talebesi, aldığı paralarla köyünde bir hamam yaptırdı ve zengin oldu." Muhammed Çelebi Sultan'ın vefâtından sonra talebelerinden biri onu rüyâsında çok görür, ruhaniyetiyle irtibât kurardı. Bu talebesi bir defâsında üç meselede tereddüde düşer. Bunlardan biri o sene Ramazan'ın başlangıcı ile ilgiliydi. Şehrin kadısı Pazar günü diyor, onlarsa Cumartesi olduğunu söylüyorlardı. İkinci mesele, camilerinin kıblesinin doğru olup olmadığı hususunda bir ihtilaf çıkmıştı. Bir husus da, kendisine düşmanlık yapan huzursuz eden bir kimseye bedduâ etmesi istendiği hale o etmiyordu. Bu hususlarda tereddüdü vardı. Bir gece rüyasında kendisini hocası Muhammed Çelebi Sultan'ın türbesinde gördü. Buraya nasıl geldim diye şaşarken hocası kabrinden çıkıp; "Allah-u Teala'nın izniyle biz getirdik" buyurdu. Bunun üzerine; "Efendim size birkaç suâlim var" deyince, soruları sormadan suâlinin birisi mescidin kıblesi meselesi değil mi? Kıblesi doğrudur. Kâbe'ye karşıdır. Şüphe etme" dedi. "Bir suâlim daha var" deyince; "Ramazan'ın başlangıcı değil mi? Cumartesi günüdür. Kadı ilim sahibi fakat keşif sahibi olmadığından kalp gözü açık değil" dedi. "Efendim o kâdı sizin tarîkatınızı seviyor, muhabbeti var" deyince; "Evet muhabbeti var. Fakat riya ve gösterişten geçip meydana gelmeye kâdir değildir" buyurdu. "Sultanım bir suâlim daha kaldı" deyince, daha o anlatmadan; "Evet o bize mensub olan şahıs değil mi? Bizim hatırımızı gözeterek ona beddûa etmediğin için memnun kaldık. Allah-u Teala'nın izniyle onu bir terbiye edelim. Islah olmazsa hakkından geliriz" buyurdu.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.