Hatim-i Esam Hz.
Hatim-i Esam hazretlerine; "Bizden bir kimse nasıl ve ne zaman dünyaya ibret gözü ile bakanlardan olabiliriz?" diye sorduklarında; "Dünyada her şeyin sonunun harap, herkesin gideceği yerin de toprak olduğunu gördüğümüz zaman! Bir kimsenin evinden veya yakınından bir cenaze çıkar da o kimse bundan ibret almazsa, ona ne ilmin, ne hikmetin, ne de vaaz ve nasihatın bir faydası olur."
"Ey kul! Allah-ü Teala'ya isyan ettikleri için insanlara buğzettiğin halde, kendin Allah-ü Teala'ya isyan edince, kendi nefsine buğzetmeyişin sende insafın olmayışındandır."
Bir kimse Hatim-i Esam hazretlerinden nasihat istedi. Bu kimseye nasihat olarak şöyle buyurdu: "Eğer dost istersen Allah-ü Teala kafi, yol arkadaşı istersen Kiramen Katibin melekleri yeter. Eğer arkadaş istersen, Kur'an-ı Kerim yeter. Eğer iş istersen, Allah-ü Teala'ya ibadet etmek yeter. Eğer vaaz, nasihat istersen, ölüm yeter. Eğer bu söylediklerimi kabullenmemiş isen sana Cehennem yeter" buyurdu.
"Dilinle doğru söylemeye ve gözünle (haramdan sakınıp, aleme) ibret nazarı ile bakmaya dikkat et! Allah-ü Teala'ya sığınarak kendine sahib ol."
Bir zata Hatim-i Esam; "Nasılsınız" dedi. O da; "Selamet ve afiyetteyim" deyince, buyurdu ki: "Selamet ancak Sırat köprüsünü geçtikten sonra olur. Afiyet ise Cennet'te bulunmandır".
"Eğer sizde şu üç şey varsa ne ala! Şayet bu üç şey sizde yoksa, haliniz harap, çaresiz Cehennem'de yanarsınız. Birincisi, elinizden kaçmış olan geçmiş günlerinizin hasreti içinde olmayınız. Çünkü geçmiş günlerinizde yapmış olduğunuz ibadetlere ne ilavede bulunabilirsiniz, ne de günahlar için bahane ve mazeret bulabilirsiniz. Şayet bugün geçmiş günleriniz için mazeret aramakla meşgul olursanız bugünün hakkını ne zaman ödeyceksiniz. Bugün dünü düşünmek dünü zayi etmek olmaz mı? İkincisi; bu günü ganimet bilip çalışmak mümkün olduğu kadar taat ve ibadet yapmak, haksızlık yapılmış olan hasımları hoşnut etmek. Üçüncüsü; acaba yarın kurtulacak mıyım yoksa mahv mı olacağım diye korkup endişelenmek."
"Şu üç halde iken seni ölümün yakalamasından sakın! Kibir, hırs ve böbürlenme halleri. Çünkü Allah-ü Teala kibirlenen kimseye en miskin kimseden gelen bir zillete düşürmeden, gururlanan kimseyi aç ve susuz bırakmadan, yemek istediği bir şeyin boğazından geçmesine mani olmadan, hırslı kimseyi de idrar ve necasetin içinde bırakmadan bu dünyadan ayırmaz."
"Beş türlü kalp vardır. Kalp vardır ölüdür, kalp vardır hastadır, kalp vardır sapasağlamdır. Kafirin kalbi ölüdür. Günahkarın kalbi hastadır. Nasibsiz kimsenin kalbi gafildir. Kalbimizde perde vardır diyerek fena iş yapanan kalbi de mühürlüdür. Allah-ü Teala'dan korkup daima ibadette bulunan kimsenin kalbi de sağlam olan kalptir."
"Dört şey olmadan, dört şeyi iddia eden yalancıdır. 1)Allah-ü Teala'nın haram kıldığı şeylerden sakınmadan, Allah-ü Teala'yı sevdiğini iddia eden, 2)Fakirleri yoksulları aşağı görerek, Resulullah Efendimizi sevdiğini iddia eden, 3)Elinden geldiği halde fakirlere sadaka vermeyerek, Cennet'i sevdiğini iddia eden, 4)Günahlardan sakınmadığı halde, Cehennem ateşinden korktuğunu iddia eden yalan söylemiştir."
Cimri birinin hastalandığı zaman sadaka dağıttığını görünce; "Allah'ım bu kulunun hastalığını devam ettir. Çünkü bunun böyle sadaka dağıtması, kendi günahları için keffaret, fakirler için de daha faydalı olmaktadır" diye dua etti.
"Şu üç halde kendine dikkat etmeyi vazife bil. Bir iş yaptığında Allah-ü Teala'nın seni gördüğünü aklında çıkarma. Bir şey söylediğin zaman, Allah-ü Teala'nın duyduğunu hiç unutma. Sükut ettiğin zaman da Allah-ü Teala'nın senin halini ve nasıl sükut ettiğini bildiğini daima hatırında tut."
Hatim-i Esam hazretlerine; "Bizden bir kimse nasıl ve ne zaman dünyaya ibret gözü ile bakanlardan olabiliriz?" diye sorduklarında; "Dünyada her şeyin sonunun harap, herkesin gideceği yerin de toprak olduğunu gördüğümüz zaman! Bir kimsenin evinden veya yakınından bir cenaze çıkar da o kimse bundan ibret almazsa, ona ne ilmin, ne hikmetin, ne de vaaz ve nasihatın bir faydası olur."
"Ey kul! Allah-ü Teala'ya isyan ettikleri için insanlara buğzettiğin halde, kendin Allah-ü Teala'ya isyan edince, kendi nefsine buğzetmeyişin sende insafın olmayışındandır."
Bir kimse Hatim-i Esam hazretlerinden nasihat istedi. Bu kimseye nasihat olarak şöyle buyurdu: "Eğer dost istersen Allah-ü Teala kafi, yol arkadaşı istersen Kiramen Katibin melekleri yeter. Eğer arkadaş istersen, Kur'an-ı Kerim yeter. Eğer iş istersen, Allah-ü Teala'ya ibadet etmek yeter. Eğer vaaz, nasihat istersen, ölüm yeter. Eğer bu söylediklerimi kabullenmemiş isen sana Cehennem yeter" buyurdu.
"Dilinle doğru söylemeye ve gözünle (haramdan sakınıp, aleme) ibret nazarı ile bakmaya dikkat et! Allah-ü Teala'ya sığınarak kendine sahib ol."
Bir zata Hatim-i Esam; "Nasılsınız" dedi. O da; "Selamet ve afiyetteyim" deyince, buyurdu ki: "Selamet ancak Sırat köprüsünü geçtikten sonra olur. Afiyet ise Cennet'te bulunmandır".
"Eğer sizde şu üç şey varsa ne ala! Şayet bu üç şey sizde yoksa, haliniz harap, çaresiz Cehennem'de yanarsınız. Birincisi, elinizden kaçmış olan geçmiş günlerinizin hasreti içinde olmayınız. Çünkü geçmiş günlerinizde yapmış olduğunuz ibadetlere ne ilavede bulunabilirsiniz, ne de günahlar için bahane ve mazeret bulabilirsiniz. Şayet bugün geçmiş günleriniz için mazeret aramakla meşgul olursanız bugünün hakkını ne zaman ödeyceksiniz. Bugün dünü düşünmek dünü zayi etmek olmaz mı? İkincisi; bu günü ganimet bilip çalışmak mümkün olduğu kadar taat ve ibadet yapmak, haksızlık yapılmış olan hasımları hoşnut etmek. Üçüncüsü; acaba yarın kurtulacak mıyım yoksa mahv mı olacağım diye korkup endişelenmek."
"Şu üç halde iken seni ölümün yakalamasından sakın! Kibir, hırs ve böbürlenme halleri. Çünkü Allah-ü Teala kibirlenen kimseye en miskin kimseden gelen bir zillete düşürmeden, gururlanan kimseyi aç ve susuz bırakmadan, yemek istediği bir şeyin boğazından geçmesine mani olmadan, hırslı kimseyi de idrar ve necasetin içinde bırakmadan bu dünyadan ayırmaz."
"Beş türlü kalp vardır. Kalp vardır ölüdür, kalp vardır hastadır, kalp vardır sapasağlamdır. Kafirin kalbi ölüdür. Günahkarın kalbi hastadır. Nasibsiz kimsenin kalbi gafildir. Kalbimizde perde vardır diyerek fena iş yapanan kalbi de mühürlüdür. Allah-ü Teala'dan korkup daima ibadette bulunan kimsenin kalbi de sağlam olan kalptir."
"Dört şey olmadan, dört şeyi iddia eden yalancıdır. 1)Allah-ü Teala'nın haram kıldığı şeylerden sakınmadan, Allah-ü Teala'yı sevdiğini iddia eden, 2)Fakirleri yoksulları aşağı görerek, Resulullah Efendimizi sevdiğini iddia eden, 3)Elinden geldiği halde fakirlere sadaka vermeyerek, Cennet'i sevdiğini iddia eden, 4)Günahlardan sakınmadığı halde, Cehennem ateşinden korktuğunu iddia eden yalan söylemiştir."
Cimri birinin hastalandığı zaman sadaka dağıttığını görünce; "Allah'ım bu kulunun hastalığını devam ettir. Çünkü bunun böyle sadaka dağıtması, kendi günahları için keffaret, fakirler için de daha faydalı olmaktadır" diye dua etti.
"Şu üç halde kendine dikkat etmeyi vazife bil. Bir iş yaptığında Allah-ü Teala'nın seni gördüğünü aklında çıkarma. Bir şey söylediğin zaman, Allah-ü Teala'nın duyduğunu hiç unutma. Sükut ettiğin zaman da Allah-ü Teala'nın senin halini ve nasıl sükut ettiğini bildiğini daima hatırında tut."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.