Başbakan Erdoğan cumartesi günü yaptığı açıklamada şunları söylemişti: "Salı günü, mal varlığı, özellikle liderlerle ilgili ve partinin mal varlığı konusunda açıklama yapacağım. Bu konuda biz çok şeffafız. AKP olarak zaten Hazine bize ne tahsis ediyorsa, bütün bu mal varlığımız internet sitemizde her gün yayınlanmaktadır."Herkes gibi biz de, bu açıklamayı "malvarlığını açıklayacak" şeklinde yorumladık. Fakat Başbakan Erdoğan, her zaman olduğu gibi bu açıklamasının da çarpıtıldığını iddia ederek şu açıklamayı yaptı: "Ben mal varlığımı açıklarım demedim. Ama bakın gazetelerde, mal varlığımı açıklayacağım ilan ediliyor. Ama ben sevinçliyim. Salı gününe kadar ellerine çelik çomağı verdik oynarlar. Salı günü ne konuşacağımı görecekler. Salı günü yeni malzeme çıktı. Salı gününden sonra da yeni yaptığımız konuşmayla meşgul olacaklar. Ne yapsınlar ellerinde malzeme yok. Hiç olmazsa bir hafta da onunla meşgul olsunlar. Çünkü dış politikayla ilgili söyleyecekleri bir şey olamadı, yok. Ekonomideki gelişmelerle ilgili yok. Ne yapsın? Mecburen bu tür konularla meşgul olmak durumundalar."Öncelikle şunu belirtelim; Başbakan Erdoğan ile aralarında derin ilişkiler bulunan ve bu ilişkiler bağlamında 3 Kasım'da Erdoğan ve partisine sonsuz destek verip, bu desteğini konjonktürel kılıflar ve örtüler eşliğinde halen devam ettiren plaza medyasıyla, muhalefetin olmadığı Türkiye'de "gerçek muhalefeti" yapan Yeni Mesaj ve çok az sayıdaki medya kuruluşlarını kalın çizgilerle ayırmalıyız. Ve Başbakan Erdoğan'ın da hemen her açıklamasında eleştirdiği, yapılan haberlerden ve yorumlardan duyduğu rahatsızlığı dile getirdiği medya, kesinlikle plaza medyası değil. Ancak Erdoğan, gerçek muhalefeti yürüten az sayıdaki medya gruplarını görmezden gelme politikasının bir gereği olarak, eleştiri ve suçlamalarını plaza medyası üzerinden yürütüyor. Plaza medyası da, toptan AKP'ci görünmemek ve "tavşan kaç, tazı tut" oyununu tatbik etmek için zaman zaman Erdoğan karşıtı gibi görünen haberlerle, tekelci yapısını kamufle etmeye çalışıyor.Şimdi gelelim malvarlığı açıklamasına. Erdoğan bu son açıklamasıyla kendi eliyle kendi kuyusunu kazıyor adeta. Sondan başlarsak; Erdoğan "dış politika ve ekonomi konusunda söyleyecekleri yok" diyor! Bu tespite gülelim mi, ağlayalım mı belli değil. Hükümetin Kıbrıs'tan Irak'a, İran'dan Rusya'ya, IMF'den İsrail'e, doğalgazdan petrole, sözde büyümeden sözde enflasyon rakamlarına, AB sürecinden tarım ve hayvancılığın bitirilişine varıncaya kadar dış politika ve ekonomi konusunda üst üste yığılmış yüzlerce cenaze dosyası bulunuyor. Ve bizler bu dosyalarla ilgili hiç sektirmeden hergün yazılar, haberler ve yorumlar kaleme alıyoruz. Vatandaşın plaza medyasının üfürdüğü sanal pembe tablolardan göremediği Türkiye'nin gerçek tablosunu gözler önüne sermeyi ve bu uğurda hükümeti uyarmayı tarihi bir vazife olarak görüyoruz. Hiçbir hesap güdülmeden yapılan gerçek muhalefet, hükümetlerin gözü, kulağı ve beynidir. Şakşakçı ve rantiyeci medya, hortum olukları aktığı müddetçe hükümetlerin hiçbir hatasını görmez, görenlere de engel olur. Hortumları kesildiği zaman yine gerçek sorunları görmek yerine, kendi ürettikleri yapay sorunlar üzerinden hükümete saldırırlar. Ama bugünkü ortamda, Başbakan Erdoğan'ın iddia ettiği gibi hiç de kesilen hortum yok. Hatta son konuşmasında bunu bizzat Başbakan Erdoğan itiraf ediyor:"Medya kuruluşlarının çoğu Borsa'da. İyi de para kazanıyorlar. Diyoruz ki, bu hükümeti destekleyin. Eğer bu hükümeti desteklemez, yanlış yaparsanız, Borsa'yı alt üst edersiniz. Siz kazanıyorsunuz parayı ben değil."Medya parasını kazanıyor, hükümet de onların para kazanması için elinden geleni ardına koymuyor. Bu vasatta hükümetin devirdiği çamlar da görülmüyor doğal olarak. İşte böyle zamanlarda hükümetin düşünen beyne, işiten kulağa ve gören göze, yani gerçek muhalefete ihtiyacı vardır. Ama Başbakan Erdoğan'ın doğruları söyleyen gerçek muhalefete zerre kadar tahammülü olmadığı su götürmez bir gerçek. Bizim için önemli olan Başbakan Erdoğan'ın Türkiye'nin sürüklendiği vahim tabloyu görmesi ve bir an önce hatalarından dönmesidir.Yoksa Başbakan malvarlığını Salı günü açıklar veya açıklamaz, bizim için bu açıklama hiçbir anlam ifade etmiyor. Zaten yapacak olsa, mal varlığı açıklamasının geçmiş dönemde yaptığı klasik, "düğünde toplanan altınlar ve maaşlarımdan artırdıklarım" açıklamasından farklı olmayacağını dünkü yazımızda ifade etmiştik.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Alperen Polat / diğer yazıları
- Sadaka sosyalizmi / 17.04.2013
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012