Aradan birkaç gün geçti ve Hrant Dink cinayetini sağlıklı değerlendirip analiz etmeye engel medya baskısı biraz daha azaldı.Cinayetin üzerinden dakikalar geçtikten sonra başlatılan ve iki gün önceki cenaze merasimiyle zirveye çıkan medya baskısından bahsediyorum.Yüzbine yakın insana Ermenice, Kürtçe ve Türkçe olarak taşıttırılan "Hepimiz Ermeniyiz" pankartlarının ve hep bir ağızdan söylettirilen "Hepimiz Ermeniyiz, Hrant'ız" sloganlarının bir numaralı pompacısı olan medya var ya, işte onu kastediyorum?
Kim ne derse desin, Hrant Dink cinayeti, her ne kadar 32 saat sonra çözülmüş gibi görünse de, cinayetin arkasındaki karanlık zifiriliğinden zerre kaybetmiş değil.
Her şey çok karanlık ve Ogün Samast'ın katil zanlılığı kadar çelişkili.Medyanın cinayeti acemi dedektiflik yöntemleriyle çözerken kullandığı bir numaralı argüman berenin beyazlığının aksine, zanlı olarak öne sürülen ve tutuklanan gencin yakalanışı ve memleketi Trabzon'la birlikte servis edilişi kapkaranlık durmaya devam ediyor!
Cinayetin bu önemli detaylarını birbaşka yazıya bırakarak, binlerce metre yükseğe çıkıp genel fotoğrafı görmeye çalışalım. Bu cinayetin failleri ve hedefi, görünen ve bilinenden çok farklı.Görünen fail Ogün Samast, hedef ise Hrant Dink. Oysa gerçek fail Türkiye'nin üniter ve bağımsız yapısından, milli duruşun yükseliş ve şahlanışından rahatsız olan küresel güçler.Hedef ise bu milli duruşun ve milli şahlanışın gerçek lideri ve Bağımsız Türkiye hareketi.
İşte bu nedenle Ogün Samast ve diğer figüranlar Trabzon'dan seçildi. Cinayet sonrası mütareke medyasında oluşturulan "ulusalcılık düşmanı" hava ve "milliyetçiyim, vatanseverim, Türküm" demenin ayıp sayıldığı ve hatta bunu söyleyenlerin potansiyel "katil" sandalyesine oturtulduğu bir ortamda gözden kaçırmamamız gereken çok önemli ipuçları olduğunu düşünüyorum. Cinayet sonrasında bir anda içini boşaltan, gerçek rengini ve kimliğini hiç çekinmeden orta yere seren ve onbinleri "Hepimiz Ermeniyiz" deme noktasına getiren tehlikeli zihniyeti net bir şekilde görelim.
***
Zaman gazetesi genel yayın yönetmeni Ekrem Dumanlı'nın 3 gün önce yayınlanan yazısı şöyle başlıyordu:"Bu yaz Yozgat'a uğradım. Her ziyaretimde olduğu gibi yeğenlerimi toplayıp dondurma yemeye gittim. Dondurma, Adem Ağabey'e uğramak için iyi bir fırsat. Mahallemizin en efendi, en iyi insanlarından biridir. Bu sefer ilginç bir hadiseye şahit oldum. Bizi hasretle kucakladı, yer gösterdi; Zaman abonesiymiş, gazeteyi gösterdi? sitem ederek dedi ki: 'Bazen çok kızıyorum size, aboneliği terk etmek bile istiyorum.' Şaşırmıştım. 'Hayrola' dememe kalmadı, 'Niçin Ermenilere, Rumlara yazı yazdırıyorsunuz!' deyiverdi."Bu noktada Ekrem Dumanlı'ya tek bir soru sormak istiyorum:Neredeyse 8-9 ay önce başınıza gelen bu olayı anlatmak için neden Hrant Dink cinayetinin hemen sonrasını seçtiniz, bu önemli ve mutlaka okuyucuya anlatılması gereken olayı neden bu kadar süre içinizde sakladınız?
İşte bu soruya verilecek cevap; Hrant Dink cinayetiyle Türkiye'nin hangi noktalara sürüklenmek istendiğini de açığa çıkaracaktır. Dumanlı'nın 8-9 aydır söylemeye cesaret edemediklerini, Dink cinayeti sonrasında aldığı rüzgar ve rahatlıkla bir anda yazıya dökmesi; cinayet sonrasında estirilen rüzgarın şiddetini ve menbaını gösterdiği gibi, cinayetin şifrelerini çözme noktasında da önemli bir yardımcı olacaktır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Alperen Polat / diğer yazıları
- Sadaka sosyalizmi / 17.04.2013
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012