Dünyaya yıllardır sözüm ona demokrasi ve insan hakları dersi vermeye kalkan, bu bahanelerle Irak'ı, Afganistan'ı, Libya'yı ve birçok ülkeyi işgal eden, Suriye, Yemen gibi ülkeleri kan gölüne çeviren, milyonlarca masumun canına kıyan ABD'nin makyajsız halini bugünlerde daha net görüyoruz.
Kapitalist sistemini ve dolar hakimiyetini kaybeden ABD artık eskisi gibi dünyayı sömüremeyince gücünü kaybetti ve üzerini örttüğü iç meseleleri gün yüzüne çıktı.
Artık eskisi gibi cambaza bak oyunu oynayamıyor, kendi içindeki ayrılıklarla yüzleşmek zorunda...
Müflis tüccar eski defterleri karıştırırmış, ABD'deki bugünkü tablo işte bu...
ABD'li siyahi vatandaş George Floyd'un beyaz ve ırkçı bir polis tarafından herkesin gözü önünde acımasızca, vahşice katledilmesi turnusol oldu.
Protesto gösterileri hemen hemen ABD'nin tamamına yayıldı. Beyaz Saray'ın kapısına kadar geldi ve ABD Başkanı Trump sığınağa alınmak zorunda kaldı.
Dün de New York Belediyesi önünde eylemler vardı ve protestoculardan birinin basına yansıyan şu cümleleri oldukça dikkat çekti:
"Bu sadece siyahi insanlar için değil, herkes için. Artık böyle yaşayamayız. Barışı elde edene kadar savaşacağız. Adalet yoksa barış yok."
Trump, yaşanan olaylar sebebiyle orduyu göreve çağırmıştı.
ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), Washington'da güvenlik seviyesinin artırıldığını açıkladı. Bakanlığın talebi üzerine, Ohio eyaletinden 100 eğitimli Ulusal Muhafız Washington'a gönderildi.
İslam ülkelerine demokrasi getirmek bahanesiyle kullanılan ABD ordusu, bugün ABD vatandaşlarının protestolarını engellemek için görevde...
Olaylarla ilgili Birleşmiş Milletler'den (BM) açıklama geldi.
BM İnsan Hakları Yüksek Temsilcisi Michelle Bachelet, protestoların ABD'deki eşitsizlikleri gözler önüne serdiğini belirtti.
Bachelet, "Protestolar yalnızca polislerin farklı renkteki insanlara yönelik şiddetini değil, aynı zamanda sağlık, eğitim, istihdam gibi alanlardaki ırk ayrımcılığını ve eşitsizlikleri de ortaya çıkardı" dedi.
Öte yandan Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi ve Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı Joseph Borrell de konuya ilişkin yaptığı değerlendirmede, ABD'nin halka karşı orantısız güç kullandığını ifade etti.
27 Ekim 2019 tarihli Yeni Mesaj'daki "ABD iç savaşın eşiğinde" başlıklı yazımda ABD'nin önemli bir kuruluşunun raporuna yer vermiştim.
Araştırmayı yapan kurum, Georgetown Siyaset ve Kamu Hizmeti Enstitüsü'ydü.
6-10 Ekim tarihleri arasında bin kayıtlı seçmenle ABD'nin geleceğine ilişkin beklentileri üzerine anket yapılmış ve ülkede olası bir iç savaş ihtimalinin sorulduğu ankette, katılımcıların yüzde 67'si "ABD'nin iç savaşın eşiğinde olduğu" yönünde görüş bildirmişti.
Ankette, Amerikalıların büyük çoğunluğu, ülke genelinde siyasi, etnik ve sınıf ayrılıklarının daha da derinleştiğini belirtiyor.
Katılımcıların yüzde 90'ı, ABD'li siyasetçileri "kaba ve rencide edici" olarak tanımlıyor ve onları siyasi ayrışmanın temel sebebi olarak görüyor.
ABD'de yaşanan olaylar, ABD'nin bir rüya değil bir kabus olduğunu gösteriyor.
Ülkemizde "ABD'siz olmaz" diyenler ve onların peşinde koşan kitleler artık ayıkmalı, ABD seviciliğinden acilen kurtulmalı ve "ABD ile olmaz" gerçeğiyle buluşmalıdır.
Bugün ABD'nin de, bütün ülkelerin de ve ülkemizin de ihtiyaç duyduğu "insan merkezli" tek çözüm, hiçbir ayrımcılık yapmadan gelir adaleti sağlayan Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'dir.
ABD örneğinde açıkça gördüğünüz gibi, bizim Batı'nın kokuşmuş medeniyetinden alacağımız hiçbir şey yok ama bizim Ehl-i Beyt'in mayasıyla beslenmiş Müslüman Türk medeniyetinin bir ürünü olan Milli Ekonomi Modeli'nden onların alması gereken çok şey var.
Ancak böyle bir model uygulandığında her türlü ayrılık unsurları ortadan kalkar ve herkes birbirine "insan" gözüyle bakar, saygı duyar.
Milli Ekonomi Modeli kongrelerine katılan bilim adamlarının dediği gibi, "Kavgasız, barışçıl bir dünya ancak Milli Ekonomi Modeli ile mümkündür."
Türkiye olarak artık kendi içinde dahi bir olamayanların peşinde koşacağımıza dünya insanlığına gerçek adaleti ve barışı yaşatacak olan bu eşsiz Modele ve bu Modeli hayata geçirecek olan Bağımsız Türkiye Partisi'ne sahip çıkmalıyız.
Ancak o zaman "ibretlik" değil, dünyaya yön veren örnek bir ülke olabiliriz.
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025