Gelişen teknoloji insan hayatı üzerinde olumlu etkiler bırakmaktadır. Sosyal medyanın haber hızı, internet kullanımın bilgiye ulaşmada kolaylığı, iletişim ve haberleşme alanındaki olanaklar hayatımızda önemli rol oynamaktadır.Teknolojinin en büyük getirisi, şüphesiz ki medyadır. Medya halkın üzerinde o kadar etkilidir ki; insanların hayatlarını ve beklentilerini etkilemektedir. Bu etkileşim olumlu olduğu kadar olumsuz süreçlerinde yaşanmasına sebebiyet vermektedir.Mesela TV programları, yarışma programları ve dizi filmler? Bu yayın akışı özellikle gençlerin hayal dünyasını kontrol eden ve yöneten uygulamalardır. İzledikleri programlardan etkilenen gençler, bazen o kadar ileriye gitmekteler ki; takip ettikleri figür ya da figüranın her halini taklit ederek kimliksizleşmektedirler.Ses yarışmaları, güzellik yarışmaları, kıyafetle dikkat çekmeye çalışan yarışmacıların seçimleri, ister istemez bazılarının hayal dünyasını etkiliyor. Arkadaşlar arasında sohbet konusu olan bu programlar, gerçek hayata geçirilmeye çalışılıyor. Mesela, "Bu kıyafetinin üstüne bu çanta uymamış, bak falanca modacı şöyle dedi, sen de uygula" diyerek birbirlerini eleştiriyorlar.Maddi olanakları olmayan ve uyum sağlayamayan gençler, mutsuzlaşıyor ve kendini dışlanmış gibi hissediyor.Başka bir açıdan baktığımda, özellikle okul dizi filmleri, gençler üzerinde duygusal ilişkilerin daha lise çağında başlamasını normal gibi karşılıyor ve hayattaki önceliğin bu olduğu izlenimini veriyor.Bu nedenle derslerinden geri kalan ve kıyafetiyle, arkadaşlık ilişkileriyle dikkat çekmeye çalışan içi boş bir nesil oluşuyor. Psikolojik bunalım yaşayan gençler; cinayet işleyen, kavgalara meyilli, güven vermeyen ve karakteri bozuk kişilikler olarak karşımıza çıkıyor. Birçoğu intihara sürükleniyor.Tüm bu olaylar aile içi huzursuzlukların yaşanmasına da sebep oluyor.Ailesinden bağımsız olmaya çalışıp, özendiği insanların hayatlarını elde etme hırsına giriyorlar. Bu hırsa sahip olup da elde etmek istediklerine ulaşmayanlar zamanla depresyona giriyor ve psikolojik rahatsızlık geçiriyorlar. Birçoğu da içinde bulunduğu bu rahatsızlığın farkında dahi değil. Fakat stil bozuklukları, dikkat çekmek için abuk-sabuk oluşturulan tarzlar ve endişeli bakışlar, gergin tavırlar, bu gençlerin geçirdikleri rahatsızlığın kanıtlarındandır.Bu nedenle, çağımızın belki de en büyük rahatsızlığı kişilik bozukluklarıdır. Sürekli birilerine benzemeye çalışan gençler kimliklerini kaybetme noktasına gelmişlerdir.Amaç genç nesli, öz değerlerinden uzaklaştırmaktır. Bu amacın gerçekleşmesi sosyal hayata yansıması hızla devam etmekte ve hedefe ulaşmaktadır.Tüm bu olumsuzlukları, yaşananları iyi analiz etmeli ve onların düştükleri duruma düşmemek için kendimizi korumalı ve etrafımıza özenle değil, ibretle bakmalıyız.Özenen değil, özenilen insanlar olmak için gayret etmeli ve doğrularımızdan taviz vermemeliyiz. Bizler aldığımız bu tedbirle belki bir nebze de olsa kendi kitlemizi oluşturup, bu gidişatın önüne geçebiliriz.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Behiye İnekçioğlu / diğer yazıları
- Bir olma vakti / 17.01.2018
- Görmeyene göstermek / 03.10.2014
- Yaparak ve yaşayarak öğrenme süreci / 21.09.2014
- İçimizde kalsın! / 15.09.2014
- Bir parmağı eksik olanlar! / 08.09.2014
- Davaya ram olabilmek / 29.08.2014
- Bu inancın adı nedir? / 24.08.2014
- Haydi, kızlar okula! / 11.08.2014
- İhanet, esaret, asalet ve vicdan / 31.07.2014
- Hoş geldin ya şehr-i Ramazan! / 30.06.2014
- Görmeyene göstermek / 03.10.2014
- Yaparak ve yaşayarak öğrenme süreci / 21.09.2014
- İçimizde kalsın! / 15.09.2014
- Bir parmağı eksik olanlar! / 08.09.2014
- Davaya ram olabilmek / 29.08.2014
- Bu inancın adı nedir? / 24.08.2014
- Haydi, kızlar okula! / 11.08.2014
- İhanet, esaret, asalet ve vicdan / 31.07.2014
- Hoş geldin ya şehr-i Ramazan! / 30.06.2014