Çeyrek asırdan beridir, siyasi iktidarın yamacına otağını kurmuş olanlar için hava hoş, her gün güllük gülistanlık, en kesif bulutlu günlerde dahi onlar için güneş bir şekilde bir yerlerden kendini gösteriyor.
Bu kışta-kıyamette, sabahleyin altı delik ayakkabı ile çocuklarını okula gönderecek olan anne ve baba için, o gecenin kaç saat sürdüğünü sordunuz mu?
Çocuklarının beslenme çantalarına neyi, nasıl ve ne kadar koyduğunu adeta şaşıran ebeveynler için, o gün nasıl akşam olmuştur, soran eden var mı?
Çok basit bir soru, ülke hangi ara, hangi sebeple ve hangi tepetaklak uygulamalar neticesinde, hangi görünmez talanlar sonucunda bu hale gelmiştir?
Kaynaklar kimlere, nasıl, niçin ve hangi hakla transfer edilmiştir ki nüfusun yüzde 90'ı sefilleri oynar hale gelmiştir?
Ülkenin toplam gelirinin yüzde 10 kadarını gıdım gıdm paylaşmak zorunda kalmış olan yüzde 90'ın arasında olanlar için, en temel gıda maddelerini dahi sadece vitrinlerden, pazar tezgâhlarından selamlayarak geçen dar gelirli ve 8 aydır umutları sömürülen emekliler için, geceler yıla dönüşmüş, günler haftaya uzamış, haftalar aylara baliğ olmuş, kimlerin umurunda?
"Kimsesizlerin kimsesi olacağız" sloganıyla ve iddiasıyla iktidar koltuğunda 20 yılı aşkın bir süreden beridir oturan İmam-Hatip Nesli iktidarı, iş milli gelirden pay almaya gelince, kimsesizi de, sahipsizi de, emekliyi de ve emekçiyi de bir kenara attı ve gözenin başına kuruldu.
Gelsin, iktidarın yamacına yaslanmış belli-başlı yandaş şirketlere ballı-kaymaklı ihaleler, önümüzdeki otuz-kırk yıla yayılmış garanti ödemeler, çok açık talan ekonomisine zerre ses çıkarmayan çoklu maaşlı bürokratlar…
Seçimlerden sonra, tam 8 aydan beri sürüncemede bırakılan, umutları sömürülen emekliler, kabarık fatura korkusundan ötürü karanlıkta oturuyormuş, battaniyeye sarılarak sabahlıyormuş, kışın ayazında gidip ucuz ekmek kuyruğuna giriyormuş… Tuzu kuru yönetici takımının umurunda mı?
Sizin, 'kimsesizlerin kimsesi olcağız' iddianızın neticesi bu ise, böyle ise, ya tersi olsaydı durum nasıl olacaktı?
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Çocukluğumuzun ramazanları / 07.03.2025
- Tuttuğumuz oruç bizi tutamıyorsa… / 06.03.2025