Irak'a yönelik saldırının 20'inci gününde ABD, tanklarının namluları ve uçaklarının bombalarına yeni bir hedef seçti. Gazeteciler...
Önce ABD'nin yayınlarını sansürleyemediği için tarafsız olmamakla daha açık bir ifadeyle Irak yanlısı yayınlar yapmakla suçladığı El Cezire televizyonunun Bağdat ofisi, alçaktan uçan bir ABD savaş uçağı tarafından bombalandı. Bu saldırıda El Cezire televizyonunun muhabiri Tarık Eyüp hayatını kaybetti, kameraman yaralandı.
ABD'nin gazetecilere açtığı savaş bununla bitmedi ne yazık ki. El Cezire'nin bombalanmasından sadece saatler sonra bir Amerikan tankı gazetecilerin içerde olduğunu bile bile ve büyük bir pervasızlık içerisinde Filistin Oteli'ni mermi yağmuruna tuttu. Bilanço 2 gazetecinin ölümü 5 gazetecinin yaralanması oldu.
Aslında haftasonu yaşananlar gazetecilerin hedef alınacağının habercisiydi. Gazetecilerin kaldığı ve Irak Enformasyon Bakanlığı'nın açıklamalarını yaptığı Filistin Oteli'nin 100 metre yakını bombalandı. Bu gazetecilere gözdağı vermekti ve ardından saldırının 20'inci gününde cinayetler geldi.
Peki ABD neden gazetecileri hedef aldı?
Çok açık. Tabi ki ABD'nin yalanlarını ortaya çıkardıkları için.
ABD'nin saldırının ilk gününde 'ele geçirdik' dediği Umm Kasr'ın ancak haftalar süren şiddetli çatışmalar sonrasında ele geçirilebildiğini dünyaya duyuran, ölen ve esir alınan Amerikan askerlerinin görüntülerini yayınlayan, düşürülen ABD savaş helikopterlerini dünyaya gösteren Washington'un bir türlü sansürleyemediği medyaydı da o yüzden. ABD'nin akıllı füzelerinin Bağdat'taki pazar yerlerini nasıl vurduğunu, çocukları nasıl katlettiğini dünyaya gösteren de Pentagon'un sansür mekanizmasının ulaşamadığı gazetecilerdi.
İşte bu yüzden gazeteciler Amerikan tanklarının ve uçaklarının hedefi oldu. Ve Irak'a saldırının 20'inci gününe kadar tam 11 gazeteci öldürüldü. ABD'nin gerçeklerin dünyaya duyurulması konusundaki bu tahammülsüzlüğü aslında tüm askeri gücüne rağmen acziyet içinde olduğunun da göstergesi. Çünkü sadece aciz insanlar gerçeklerden değil de yalanlardan medet umar.
Önce ABD'nin yayınlarını sansürleyemediği için tarafsız olmamakla daha açık bir ifadeyle Irak yanlısı yayınlar yapmakla suçladığı El Cezire televizyonunun Bağdat ofisi, alçaktan uçan bir ABD savaş uçağı tarafından bombalandı. Bu saldırıda El Cezire televizyonunun muhabiri Tarık Eyüp hayatını kaybetti, kameraman yaralandı.
ABD'nin gazetecilere açtığı savaş bununla bitmedi ne yazık ki. El Cezire'nin bombalanmasından sadece saatler sonra bir Amerikan tankı gazetecilerin içerde olduğunu bile bile ve büyük bir pervasızlık içerisinde Filistin Oteli'ni mermi yağmuruna tuttu. Bilanço 2 gazetecinin ölümü 5 gazetecinin yaralanması oldu.
Aslında haftasonu yaşananlar gazetecilerin hedef alınacağının habercisiydi. Gazetecilerin kaldığı ve Irak Enformasyon Bakanlığı'nın açıklamalarını yaptığı Filistin Oteli'nin 100 metre yakını bombalandı. Bu gazetecilere gözdağı vermekti ve ardından saldırının 20'inci gününde cinayetler geldi.
Peki ABD neden gazetecileri hedef aldı?
Çok açık. Tabi ki ABD'nin yalanlarını ortaya çıkardıkları için.
ABD'nin saldırının ilk gününde 'ele geçirdik' dediği Umm Kasr'ın ancak haftalar süren şiddetli çatışmalar sonrasında ele geçirilebildiğini dünyaya duyuran, ölen ve esir alınan Amerikan askerlerinin görüntülerini yayınlayan, düşürülen ABD savaş helikopterlerini dünyaya gösteren Washington'un bir türlü sansürleyemediği medyaydı da o yüzden. ABD'nin akıllı füzelerinin Bağdat'taki pazar yerlerini nasıl vurduğunu, çocukları nasıl katlettiğini dünyaya gösteren de Pentagon'un sansür mekanizmasının ulaşamadığı gazetecilerdi.
İşte bu yüzden gazeteciler Amerikan tanklarının ve uçaklarının hedefi oldu. Ve Irak'a saldırının 20'inci gününe kadar tam 11 gazeteci öldürüldü. ABD'nin gerçeklerin dünyaya duyurulması konusundaki bu tahammülsüzlüğü aslında tüm askeri gücüne rağmen acziyet içinde olduğunun da göstergesi. Çünkü sadece aciz insanlar gerçeklerden değil de yalanlardan medet umar.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Cevat Kışlalı / diğer yazıları
- Suikastın geri planı / 09.05.2006
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005