Geçtiğimiz günlerde Fransa parlamentosunda, 1915 olaylarıyla ilgili Ermeni iddialarının reddedilmesinin suç sayılmasını öngören yasa teklifi kabul edildi.
Bu konuda ne yapılması gerekenler düşünülürken, Prof. Dr. Haydar Baş, Yeni Mesaj Gazetesinde “Bile bile intihar” başlıklı bir makale kaleme alarak yapılması gereken fakat yapılamayan ve bundan sonra yapılması gerekenler konusunda önemli uyarılarda bulundu. Bu uyarılar arasında tarihi vesikaların yayınlanmasının gereğini hatırlattı.
Gerçekten de Türkün tarihi; gerek Fransızların, gerek Ermeni çetelerinin, gerek diğer Haçlı batı milletlerinin yaptığı işgal, zulüm ve soykırımlarla doludur. Teslimiyetçi iktidarların AB sevdası uğruna geçmişte yaşanan hakikatleri açığa çıkartmaktan, gündem etmekten kaçınan bir politika izlediğinden dolayı, sıkıntılı durumlar yaşanmaktadır. Haklı olduğumuz davalarda bile haksız duruma düşürülmeye çalışılmaktayız.
Bizim tarihimizde utanılacak bir sayfamız yoktur, hele de soykırım asla yoktur. Çünkü Türk Milletinin dini İslam, insancıl olmayan hiçbir muameleye asla ve asla izin vermemiştir.
Türk’ün tarihinde asla ve asla kadınlara, yaşlılara, din adamlarına, çocuklara, savunmasız kimselere karşı silah kullanılmamış, eza ve cefa çektirilmemiş, aksine himaye altına alınmıştır. Bunun aksine haçlı batının tarihinde kadın, çocuk, yaşlı, genç demeden yaptıkları soykırımlar mevcuttur.
Bizi soykırım yaftasıyla karalamak isteyen Fransız ve Ermeni çetelerinin niyetleri, dün dedelerinin yaptığı zulüm ve soykırımları örtbas etmek olsa gerektir.
Her şeye rağmen tarihi vesikalar, canlı şahitler, gerçek soykırımcıları gün ışığına çıkarmaktadır.
Bu yazımızda Fransız ve Ermeni çetelerinin Gaziantep’te bir avuç çocuğa uyguladığı katliamı aktaralım da kimmiş soykırımcı anlaşılsın.
Şu anda bakımsızlıktan büyük oranda tahrip olmuş bir vaziyette bulunan, Dokurcum Değirmeni, Gaziantep Savunması’nda destanlar yazan bir mücadele sonucunda şehit düşen, Bayrak Şehidi Şahin Bey’in şehit edildiği Elmalı Köprüsü’nün yaklaşık 300 metre doğusunda bulunmaktadır. Bu olayı gelecek nesillere aktarabilmek adına şu anda Kale altında bir anıt yapılmıştır. Ancak bu vesile ile ilgililerden katliamın yapıldığı Dokurcum Değirmeninin aslına uygun bir şekilde restore edilerek şehitlerin hatırasının o şekilde yaşatılmasının doğru olacağına inanıyorum.
Dokurcum Değirmeni Katliamı
“28 Mart 1920. Şahin’in şehit olduğu gün, aynı tepenin eteğinde bir acı olay daha yaşandı. Şahin Bey ve çetelerine yiyecek getiren 14 genç çocuk Dokurcum Değirmeni’nde saklandı. Şahin Bey ve çetelerini şehit eden düşman kuvvetleri Gaziantep’e doğru ilerlerken bir grup Fransız askeri Dokurcum Değirmeni’ne geldiler, 14 genci dışarı çıkardılar, değirmenin önündeki dik kayaların önüne dizdiler, ellerini birbirine bağladılar. Silahsız 14 genci önce silahla taradılar sonra da süngülediler. Ne esir aldılar ne de sorguladılar.
Fransız birliği açılan Antep yolundan yürüyüp gidince çevre köylerden koşup gelenler, elleri birbirine bağlanmış, önce kurşunlanmış ve sonra süngülenmiş bu silahsız genç çocuklara sarılıp ağlaştılar.
Öldürülen çocuklardan bazılarının adlarına da yer verilen yazıda, çocukların cenazelerinin Şıh Camisi’nin bahçesinde toprağa verildikleri kaydedildi.” (Gaziantepli Araştırmacı Adil Dai’nin “Şahin Yavruları”).
Dünün itilaf (işgal) kuvvetleri, bu günün AB üye ülkelerin ta kendisidir. Başta Fransa olmak üzere bu ülkelerin ortaya koydukları tavırlar göstermiştir ki; “Dün topraklarımızda gözü olanlar, bugün bu iddialarından vaz geçmemişlerdir.” Öyleyse dostumuzu düşmanımızı, hiç ama hiç unutmamalıyız.
Bu konuda ne yapılması gerekenler düşünülürken, Prof. Dr. Haydar Baş, Yeni Mesaj Gazetesinde “Bile bile intihar” başlıklı bir makale kaleme alarak yapılması gereken fakat yapılamayan ve bundan sonra yapılması gerekenler konusunda önemli uyarılarda bulundu. Bu uyarılar arasında tarihi vesikaların yayınlanmasının gereğini hatırlattı.
Gerçekten de Türkün tarihi; gerek Fransızların, gerek Ermeni çetelerinin, gerek diğer Haçlı batı milletlerinin yaptığı işgal, zulüm ve soykırımlarla doludur. Teslimiyetçi iktidarların AB sevdası uğruna geçmişte yaşanan hakikatleri açığa çıkartmaktan, gündem etmekten kaçınan bir politika izlediğinden dolayı, sıkıntılı durumlar yaşanmaktadır. Haklı olduğumuz davalarda bile haksız duruma düşürülmeye çalışılmaktayız.
Bizim tarihimizde utanılacak bir sayfamız yoktur, hele de soykırım asla yoktur. Çünkü Türk Milletinin dini İslam, insancıl olmayan hiçbir muameleye asla ve asla izin vermemiştir.
Türk’ün tarihinde asla ve asla kadınlara, yaşlılara, din adamlarına, çocuklara, savunmasız kimselere karşı silah kullanılmamış, eza ve cefa çektirilmemiş, aksine himaye altına alınmıştır. Bunun aksine haçlı batının tarihinde kadın, çocuk, yaşlı, genç demeden yaptıkları soykırımlar mevcuttur.
Bizi soykırım yaftasıyla karalamak isteyen Fransız ve Ermeni çetelerinin niyetleri, dün dedelerinin yaptığı zulüm ve soykırımları örtbas etmek olsa gerektir.
Her şeye rağmen tarihi vesikalar, canlı şahitler, gerçek soykırımcıları gün ışığına çıkarmaktadır.
Bu yazımızda Fransız ve Ermeni çetelerinin Gaziantep’te bir avuç çocuğa uyguladığı katliamı aktaralım da kimmiş soykırımcı anlaşılsın.
Şu anda bakımsızlıktan büyük oranda tahrip olmuş bir vaziyette bulunan, Dokurcum Değirmeni, Gaziantep Savunması’nda destanlar yazan bir mücadele sonucunda şehit düşen, Bayrak Şehidi Şahin Bey’in şehit edildiği Elmalı Köprüsü’nün yaklaşık 300 metre doğusunda bulunmaktadır. Bu olayı gelecek nesillere aktarabilmek adına şu anda Kale altında bir anıt yapılmıştır. Ancak bu vesile ile ilgililerden katliamın yapıldığı Dokurcum Değirmeninin aslına uygun bir şekilde restore edilerek şehitlerin hatırasının o şekilde yaşatılmasının doğru olacağına inanıyorum.
Dokurcum Değirmeni Katliamı
“28 Mart 1920. Şahin’in şehit olduğu gün, aynı tepenin eteğinde bir acı olay daha yaşandı. Şahin Bey ve çetelerine yiyecek getiren 14 genç çocuk Dokurcum Değirmeni’nde saklandı. Şahin Bey ve çetelerini şehit eden düşman kuvvetleri Gaziantep’e doğru ilerlerken bir grup Fransız askeri Dokurcum Değirmeni’ne geldiler, 14 genci dışarı çıkardılar, değirmenin önündeki dik kayaların önüne dizdiler, ellerini birbirine bağladılar. Silahsız 14 genci önce silahla taradılar sonra da süngülediler. Ne esir aldılar ne de sorguladılar.
Fransız birliği açılan Antep yolundan yürüyüp gidince çevre köylerden koşup gelenler, elleri birbirine bağlanmış, önce kurşunlanmış ve sonra süngülenmiş bu silahsız genç çocuklara sarılıp ağlaştılar.
Öldürülen çocuklardan bazılarının adlarına da yer verilen yazıda, çocukların cenazelerinin Şıh Camisi’nin bahçesinde toprağa verildikleri kaydedildi.” (Gaziantepli Araştırmacı Adil Dai’nin “Şahin Yavruları”).
Dünün itilaf (işgal) kuvvetleri, bu günün AB üye ülkelerin ta kendisidir. Başta Fransa olmak üzere bu ülkelerin ortaya koydukları tavırlar göstermiştir ki; “Dün topraklarımızda gözü olanlar, bugün bu iddialarından vaz geçmemişlerdir.” Öyleyse dostumuzu düşmanımızı, hiç ama hiç unutmamalıyız.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- Ulusal egemenliğimizi korumalıyız / 23.04.2025
- Mü’min yalancı olmaz / 22.04.2025
- İbadetin bize kazandırdıkları -2- / 21.04.2025
- İbadetin bize kazandırdıkları -1- / 20.04.2025
- Dava adamıydı Haydar Hocamız / 19.04.2025
- Gönül adamıydı Haydar Hocamız / 18.04.2025
- Çile adamıydı Haydar Hocamız / 17.04.2025
- Allah adamıydı Haydar Hocamız / 16.04.2025
- Fikir adamıydı Haydar Hocamız / 15.04.2025
- Haydar Baş Hocamızın 5. Şeb-i Aruz yıldönümü / 14.04.2025
- Mü’min yalancı olmaz / 22.04.2025
- İbadetin bize kazandırdıkları -2- / 21.04.2025
- İbadetin bize kazandırdıkları -1- / 20.04.2025
- Dava adamıydı Haydar Hocamız / 19.04.2025
- Gönül adamıydı Haydar Hocamız / 18.04.2025
- Çile adamıydı Haydar Hocamız / 17.04.2025
- Allah adamıydı Haydar Hocamız / 16.04.2025
- Fikir adamıydı Haydar Hocamız / 15.04.2025
- Haydar Baş Hocamızın 5. Şeb-i Aruz yıldönümü / 14.04.2025