22 Ocak'ta Montrö'de gerçekleştirilen Cenevre-2 ön görüşmesine bir gün kala dünya kamuoyuna servis edilen 55 bin fotoğrafı servis edenler hakkında yaptığımız bazı araştırmaları sizinle paylaşalım.Öncelikle, 2 yılda toplandığı iddia edilen bu fotoğrafları Cenevre öncesi servis edenlerin, Suriye'de barışı arzulamadıklarını, amaçlarının Cenevre'de yapılmakta olan barış görüşmelerini sulandırmak ve baltalamak olduğunu, siyasi bir amaç taşıdığını belirtelim.Gelelim detaylara?Fotoğraflar ne hikmetse İngiltere'ye götürülüyor ve bir İngiliz hukuk bürosu öncülüğünde oluşturulan yine bir İngiliz komisyonu tarafından inceleniyor.İngiliz hukuk bürosunun ismi, Carter Ruck and Co. Haluk Koç'un ifadeleriyle bu hukuk bürosuna son iki yıl içerisinde müşteri olanlar oldukça ilginç? Başbakan Erdoğan, Yasin el Kadı, Yusuf el Kardavi ve El Kaide bağlantılı önemli bazı isimler? Hepsinin ortak özelliği BOP'ta misyon sahibi olmak ve Esad düşmanlığı?Carter Ruck'ın oluşturduğu komisyonun üyeleri ise, İngiltere Kraliçesi'nin Danışmanı Sir Desmond de Silva (Başkan), Profesör Sir Geoffrey (Slobodan Milosevic'in duruşmasındaki başsavcı), Profesör David M. Crane (Sierra Leone için kurulan Özel Mahkeme'nin ilk başsavcısı), Dr. Stuart J. Hamilton (Adli patalog), Prof. Susan Black (anatomi uzmanı), Stephen Cole (Adli görüntüleme uzmanı)... Yani hepsi İngiliz?Yeri gelmişken, Ermeni soykırım iddialarının çıkış noktasının da İngiltere olduğunu hatırlatalım. Malum, o dönemler İngiltere'de "Türkler soykırım yaptı" iddiası üzerine Mavi Kitap adında iftira dolu bir kitap yazıldı. Kitabı oluşturan İngiliz Diplomat Lord Bryce? Kitabı hazırlayan ekibin içinde İngiliz tarihçi Arnold Toynbee de var. Toynbee, daha sonra bu kitabın 1. Dünya Savaşı şartlarında hazırlanmış propaganda amaçlı bir kitap olduğunu itiraf ediyor.Yıllar sonra yine bir İngiliz tarihçi olan Andrew Mango, bu kitabın gerçekleri yansıtmadığını, tamamen propaganda amaçlı olduğunu açıklıyor.İngilizlerin, dünyada ve özellikle de İslam coğrafyası üzerinde asırlardır var olan sömürü hedefleri birçok tarihi gerçekle bilinmektedir. Her ne kadar işgal planlarını bugün ABD üstelenmiş olsa da, onlara en yakın müttefik olan İngilizler, tarihi fitne tecrübelerinden ABD'lileri elbette esirgememektedir.Yani bir haber, özellikle de İslam coğrafyasıyla alakalı ise, İngiltere'den çıkıyorsa bunun gerçeği yansıtması yüzde sıfırdır. Suriye Adalet Bakanlığı da, gerek fotoğrafları çektiği iddia edilen Sezar, gerekse bunu dünyaya servis eden Carter Ruck ofisiyle ilgili açıklamalar yaptı.Bakanlık, adı geçen ofisin, yaşanmakta olan krizin başlangıcından itibaren Suriye Arap Cumhuriyetine düşmanca politikalar izleyen taraflarla bağlantısının kamuoyu tarafından bilindiğini vurguladı ve ortaya konulan raporun profesyonellikten ve tarafsızlıktan uzak olduğunu belirtti.Bakanlık, fotoğraflardakilerin çoğunun kimliği belli olmayan kişiler olduğunu, tespit edilen bazılarının ise, askeri teftiş noktalarına yapılan saldırılarda çatışmalarda ölen teröristlere ait olduğunu, bir kısmının da terör grupları tarafından kaçırılarak işkenceyle öldürülen vatandaşlar olduğunu açıkladı.Suriye'deki cezaevlerinin uluslar arası kuruluşların denetimine açık olması da bunun bir iftira kampanyası olduğunu göstermektedir.ABD, başta İngiltere olmak üzere AB ülkeleri, muhalif görünümlü teröristler bugüne kadar sürekli yalan haber üretme girişiminde bulundular ama Rusya'nın Suriye'deki varlığı, yaşananları gözlemlemesi, Suriye yönetiminin denetimlere açık olması bütün bu yalanları bertaraf etti.Bu tür iftira ve karalama kampanyaları artık bir netice vermeyecektir, bu ABD ve yandaşlarının çözümsüz kaldıklarının ve paniğe kapıldıklarının en bariz göstergesidir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- 23 Nisan neden çocuklara armağan edildi? / 23.04.2025
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025