Fenerbahçe St Gilloise'ya 0-1 kaybetmesine rağmen çeyrek finalde. Öncelikle hayırlı olsun ve de tebrikler.
Ne hikmetse maçtan önce herkeste bir acaba şüphesi vardı. Acaba St Gilloise 4 farklı galip gelebilir miydi?
Bence bu soru abesle iştigal etmekten başka bir şey değildi. Bu sorular ve şüpheler futbolumuza olan güvensizliği yansıtıyor aslında.
Bakın sevgili arkadaşlar Fenerbahçe olsun ve diğer Türk takımları olsun üç farklı kazandıkları bir maçın rövanşını dört farkla kaybedecek kadar yetenek ve mücadele gücünden yoksun değil.
Tabii futbolun doğasında her an her şeyin olma olasılığı var ama ilk maçta rakip sahada üç farklı kazanıp kendi sahasında dört farkla yenilecek bir Türk takımı yok.
Hele hele Fenerbahçe gibi bir dünya takımı için bu ihtimal hiç yok.
Futbolumuza itibarımız o kadar düşük ki şu ana kadar UEFA'nın düzenlediği turnuvalarda kendi sahasında ilk maçta üç farklı yenilip deplasmanda turu geçen takım olmadığı hâlde şüphe duyuyoruz.
Hatta böyle bir şeyin gerçek olacağını ciddi ciddi düşünüyoruz. Futbol oyununda özgüven denen bir faktör var.
Yani işin psikolojik bir boyutu var. Böyle şüphelerin sahada oynayan futbolculara güven eksikliği olarak yansımaması mümkün değil.
Yaptığımız bu yorumlardır ki Fenerbahçe kendi sahasında 0-1 mağlup oldu. Bundan hiç şüpheniz olmasın.
Böyle yorumlar yapmayalım. Dünya futbolunu daha dikkatli takip etmek lazım. O zaman göreceğiz ki ülkemizde oynanan futbol hiç de o kadar düşük seviyede değil.
Sorunlar elbette var. Fakat bu sorunları giderebilmek için önce kendimize güvenmemiz gerekir.
Şimdi maça gelelim. Güzel bir karşılaşma oldu. Her iki takım istekli başladı.
Oyun ilk yarım saat boyunca nispeten dengede gitti. Fakat St Gilloise kendini hissettirmiyor değildi.
Nitekim 10. dakikada ciddi bir tehlike oluşturdular. Osayi rakibini kaçırdı ve de Ferdi yere düşünce rakip için şut şansı doğdu.
Bereket düşen Ferdi ayağa kalkınca top ona çarpıp kornere çıktı.
Osayi'nin maç boyunca savunmasının akasayacağı bu pozisyon ile belli oldu. St Gilloise kazanmayı kafasına koymuş bir görüntü veriyordu.
Bundan dolayı 30. dakikadan sonra oyun tamamıyla rakibin lehine döndü.
Fenerbahçe'de İrfan Can Kahveci diğer futbolculara nazaran ön plana çıktı.
21'de İrfan'ın yaptığı ortaya kafa vuran Ryan Kent çevre kontrolü yapsa topun arkasında boş olan Batshuayi'ye gidebileceğini görebilirdi.
O kafayı vurmasaydı net gol pozisyonunun oluşması işten değildi.
Zaten Ryan Kent maç boyunca oyuna giremedi. Fakat 30 civarı rakip Fenerbahçe'yi ciddi anlamda bunalttı.
İkinci yarıya da iyi başlayan taraf St Gilloise oldu. 60-65. dakikalara kadar Fenerbahçe resmen oyundan düşmüştü.
Bu durumdan gol çıkarmasını bilen St Gilloise Rasmussen ile öne geçti.
Golde zamanında hamle yapamayan Osayi ile Rasmussen'in kafa vurduğu topa iyi yükselemeyen Ferdi'nin ortak hatası vardı.
Fenerbahçe'nin 70. dakikaya kadar oyundan düşmüş olmasının nedeni gayet basitti.
Çünkü temsilcimizin sağ tarafı savunma anlamında çökmüş durumdaydı. St Gilloise bu durumu iyi değerlendirdi.
Bütün bu süreçte takımı ayakta tutan Djiku oldu. Hemen hemen her hücumda doğru yerde bulunup rakibe gol şansı tanımadı.
Diğer stoper Jayden Oosterwolde de fena değildi.
Örneğin 60'ta Rasmussen'in bir şutu Djiku'nun sırtından döndü. Yani Djiku sırtını dönse dahi şutları kesiyordu.
Sağ tarafın kötü hâli 75'ten sonra Symanski'nin sağ açığa geçmesi ile düzeldi. Syzmanski mücadeleyi seven bir oyuncu. Buraya geçince St Gilloise'in sol tarafına problem çıkardı.
Bundan sonra ise nihayet Fenerbahçe kontrataklar buldu. Ne var ki bunlardan sonuç çıkmadı.
Yalnız 86'da son maçların formda oyuncusu Mert Hakan Yandaş, Edin Dzeko'nun önündeki topa müdahalede bulunarak muhtemel bir gol şansını önledi. Bu da maçın tuhaf bir hatası idi.
Evet Fenerbahçe çeyrek finalde. İddia ediyorum biraz daha sert mücadele eden bir Fenerbahçe olursa final hiç de imkansız değil.
Fenerbahçe'nin bunu yapacak gücü var. Yolun açık olsun Fenerbahçe.
Ne hikmetse maçtan önce herkeste bir acaba şüphesi vardı. Acaba St Gilloise 4 farklı galip gelebilir miydi?
Bence bu soru abesle iştigal etmekten başka bir şey değildi. Bu sorular ve şüpheler futbolumuza olan güvensizliği yansıtıyor aslında.
Bakın sevgili arkadaşlar Fenerbahçe olsun ve diğer Türk takımları olsun üç farklı kazandıkları bir maçın rövanşını dört farkla kaybedecek kadar yetenek ve mücadele gücünden yoksun değil.
Tabii futbolun doğasında her an her şeyin olma olasılığı var ama ilk maçta rakip sahada üç farklı kazanıp kendi sahasında dört farkla yenilecek bir Türk takımı yok.
Hele hele Fenerbahçe gibi bir dünya takımı için bu ihtimal hiç yok.
Futbolumuza itibarımız o kadar düşük ki şu ana kadar UEFA'nın düzenlediği turnuvalarda kendi sahasında ilk maçta üç farklı yenilip deplasmanda turu geçen takım olmadığı hâlde şüphe duyuyoruz.
Hatta böyle bir şeyin gerçek olacağını ciddi ciddi düşünüyoruz. Futbol oyununda özgüven denen bir faktör var.
Yani işin psikolojik bir boyutu var. Böyle şüphelerin sahada oynayan futbolculara güven eksikliği olarak yansımaması mümkün değil.
Yaptığımız bu yorumlardır ki Fenerbahçe kendi sahasında 0-1 mağlup oldu. Bundan hiç şüpheniz olmasın.
Böyle yorumlar yapmayalım. Dünya futbolunu daha dikkatli takip etmek lazım. O zaman göreceğiz ki ülkemizde oynanan futbol hiç de o kadar düşük seviyede değil.
Sorunlar elbette var. Fakat bu sorunları giderebilmek için önce kendimize güvenmemiz gerekir.
Şimdi maça gelelim. Güzel bir karşılaşma oldu. Her iki takım istekli başladı.
Oyun ilk yarım saat boyunca nispeten dengede gitti. Fakat St Gilloise kendini hissettirmiyor değildi.
Nitekim 10. dakikada ciddi bir tehlike oluşturdular. Osayi rakibini kaçırdı ve de Ferdi yere düşünce rakip için şut şansı doğdu.
Bereket düşen Ferdi ayağa kalkınca top ona çarpıp kornere çıktı.
Osayi'nin maç boyunca savunmasının akasayacağı bu pozisyon ile belli oldu. St Gilloise kazanmayı kafasına koymuş bir görüntü veriyordu.
Bundan dolayı 30. dakikadan sonra oyun tamamıyla rakibin lehine döndü.
Fenerbahçe'de İrfan Can Kahveci diğer futbolculara nazaran ön plana çıktı.
21'de İrfan'ın yaptığı ortaya kafa vuran Ryan Kent çevre kontrolü yapsa topun arkasında boş olan Batshuayi'ye gidebileceğini görebilirdi.
O kafayı vurmasaydı net gol pozisyonunun oluşması işten değildi.
Zaten Ryan Kent maç boyunca oyuna giremedi. Fakat 30 civarı rakip Fenerbahçe'yi ciddi anlamda bunalttı.
İkinci yarıya da iyi başlayan taraf St Gilloise oldu. 60-65. dakikalara kadar Fenerbahçe resmen oyundan düşmüştü.
Bu durumdan gol çıkarmasını bilen St Gilloise Rasmussen ile öne geçti.
Golde zamanında hamle yapamayan Osayi ile Rasmussen'in kafa vurduğu topa iyi yükselemeyen Ferdi'nin ortak hatası vardı.
Fenerbahçe'nin 70. dakikaya kadar oyundan düşmüş olmasının nedeni gayet basitti.
Çünkü temsilcimizin sağ tarafı savunma anlamında çökmüş durumdaydı. St Gilloise bu durumu iyi değerlendirdi.
Bütün bu süreçte takımı ayakta tutan Djiku oldu. Hemen hemen her hücumda doğru yerde bulunup rakibe gol şansı tanımadı.
Diğer stoper Jayden Oosterwolde de fena değildi.
Örneğin 60'ta Rasmussen'in bir şutu Djiku'nun sırtından döndü. Yani Djiku sırtını dönse dahi şutları kesiyordu.
Sağ tarafın kötü hâli 75'ten sonra Symanski'nin sağ açığa geçmesi ile düzeldi. Syzmanski mücadeleyi seven bir oyuncu. Buraya geçince St Gilloise'in sol tarafına problem çıkardı.
Bundan sonra ise nihayet Fenerbahçe kontrataklar buldu. Ne var ki bunlardan sonuç çıkmadı.
Yalnız 86'da son maçların formda oyuncusu Mert Hakan Yandaş, Edin Dzeko'nun önündeki topa müdahalede bulunarak muhtemel bir gol şansını önledi. Bu da maçın tuhaf bir hatası idi.
Evet Fenerbahçe çeyrek finalde. İddia ediyorum biraz daha sert mücadele eden bir Fenerbahçe olursa final hiç de imkansız değil.
Fenerbahçe'nin bunu yapacak gücü var. Yolun açık olsun Fenerbahçe.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Göksu / diğer yazıları
- Mustafa'dan Fener'e hayat öpücüğü / 07.04.2025
- Fenerbahçe için hazin son / 03.04.2025
- Artık namağlup değil / 30.03.2025
- Bodrumspor beklendiği gibi çıkmadı / 29.03.2025
- Hak ettiğimiz yerdeyiz / 24.03.2025
- A Ligi'ne yaklaştık / 21.03.2025
- Elveda şampiyonluk / 17.03.2025
- Sanchez Safuri'yi imha etti / 15.03.2025
- Çok yazık oldu / 14.03.2025
- Galibiyet Torreira ile geldi / 10.03.2025
- Fenerbahçe için hazin son / 03.04.2025
- Artık namağlup değil / 30.03.2025
- Bodrumspor beklendiği gibi çıkmadı / 29.03.2025
- Hak ettiğimiz yerdeyiz / 24.03.2025
- A Ligi'ne yaklaştık / 21.03.2025
- Elveda şampiyonluk / 17.03.2025
- Sanchez Safuri'yi imha etti / 15.03.2025
- Çok yazık oldu / 14.03.2025
- Galibiyet Torreira ile geldi / 10.03.2025