New York'taki BM toplantısı için ABD'ye giden Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Amerikan CBS News kanalına verdiği roportajda S-400'lerle ilgili sözleri gündemdeki yerini koruyor.
Erdoğan, "Hangi ülkeden, hangi seviyede ne tür savunma sistemleri aldığımıza kimse müdahale edemeyecek" demişti ve "Rusya'dan başka bir set S-400 almayı planlıyor gibisiniz; sözleriniz buna evet der gibi" sorusuna da "Tabii ki, evet" diyerek cevap vermişti.
CBS News, Erdoğan'ın bu cevabını "meydan okuma" olarak nitelendirmişti ve "Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, hükümetinin ABD'ye meydan okumayı ve Rus yapımı başka bir uçaksavar füze savunma sistemi satın almayı planladığını söyledi" ifadeleriyle yorumlamıştı.
Reuters haber ajansı da "Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Rusya'dan yeni S-400 hava savunma sistemi satın alabileceğini açıklaması, NATO müttefiki Washington ile gerilimi derinleştirebilir ve yeni ABD yaptırımlarını tetikleyebilir" yorumunu yapmıştı.
Bu konuda ABD'li yetkililerden ilk açıklama ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü'nden geldi. Yunan devlet televizyonu ERT'ye konuşan ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü bu konunun iki ülke arasındaki ilişkiye zarar verebileceğini söyledi. Ve "Biz Türkiye'ye Rusya'dan yeni silah alımının CAATSA'yı (ABD'nin Hasımlarına Yaptırımlar Yoluyla Karşılık Verme Yasası) tetikleyebileceğini ve Aralık 2020'de alınanlardan hem hariç hem de onlara ek olarak yaptırım uygulayabileceğimizi açıkça söylemeye devam ediyoruz" ifadelerini kullandı.
Ardından ABD Senatosu'nın Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Robert Menendez, çok sert ve net bir mesaj verdi. Mesajında, "CAATSA kanununu yazarken çok net ve açıktık: Rus ordusu ya da istihbarat servisiyle herhangi bir iş yapan bütün kurum ve kuruluşlara yaptırım uygulanır. Dolayısıyla Türkiye'nin yapacağı bütün yeni alımlar yeni yaptırımlar anlamına gelir" açıklamasını yaptı.
Elbette ki her konuda özellikle de ekonomide tam bağımsız olan bir devlet için bu tür yaptırım tehditlerinin hiçbir karşılığı yoktur. Atatürk'ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti Devleti böyle bir devletti ve Lozan'da o dönemki dünyanın en güçlü ülkelerine diz çöktürdü.
Ama bugünün Türkiye'si ABD'ye gerek ekonomik, gerek siyasi gerekse askeri olarak bağımlı halde. Yıllardır ülkemizi yöneten siyasilerimiz ABD olmazsa olmaz mantığıyla hareket ettiği için, ABD'yi en stratejik müttefik kabul ettiği için, ülkemizi her noktada ABD'ye bağımlı hale getirdiler.
Durum böyle olunca, bağımsız bir devlet için hiçbir anlamı olmayan yaptırım tehditleri, bağımlı olan bugünün Türkiye'si için çok şeyler ifade ediyor.
Örneğin, Cumhurbaşkanı'nın ABD kanalına verdiği bir S-400 alım sinyali bile, ortada net ve kesin bir şey yokken, doların bir anda 8.90 liranın üstüne fırlamasına neden oldu.
Madalyonun diğer yüzünde ise, şu S-400 konusu tam bir muamma.
Daha önce 2.5 milyar dolar ödeyerek aldığımız S-400 sistemlerini verimli olarak kullanabiliyor muyuz ki yenilerini alalım?
Uzmanların dediği gibi, S-400'leri ABD'ye rağmen aldık, yine ABD'ye rağmen Sinop'ta test ettik ama şu bir gerçek ki, ABD'ye rağmen aktive edip kullanamadık. S-400'leri aldık ama niçin aldık, nerede konuşlandıracağız, kime karşı kullanacağız tam olarak net değil. Rusya'ya karşı kullanamayız, çünkü sistem zaten onların. Rusya, kendisinin müttefik olduğu, üslerinin bulunduğu ülkelere karşı da bu sistemleri kullanılmasına müsaade etmez.
Üyesi olduğumuz NATO ülkelerine, mesela en fazla tehdit aldığımız Yunanistan'a karşı kullanabilir miyiz? S-400'den dolayı ABD ile ilişkilerimiz zedelenmesin diye düşünülen modellere, ABD'nin gönlünü yapmak için yapılan girişimlere bakılırsa bu da asla mümkün gözükmüyor.
Neler düşünülmüş neler: Pakistan modeli, İncirlik modeli, Kıbrıs modeli, Girit modeli, Kıbrıs modeli, yazılı taahhüt modeli vs. En büyük ihtimal Girit modeli, o da S-400'lerin hangarda tutulmasını öngörüyor. Hatırlarsanız, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, bu konuda yaptığı açıklamada, S-400'ler için Yunanistan'ın Girit Adası'nda bulunan S-300 füzeleri modeli (Girit modeli) uygulanabileceğini, sistemin tehdit olmadıkça aktif edilmeyeceğini söylemiş, "Sürekli kullanacağız diye bir şey yok" demişti.
Elimizdeki 2.5 milyar dolarlık S-400'ler belirsizliğini korurken, bir daha 25 milyar dolarlık yeni bir sistem alınır mı? Pek zannetmiyoruz ama söylemi bile dolar artışı sebebiyle ülkemizde milyarlarca dolar zarara neden oldu.
Her zaman ifade ediyoruz, hava güvenlik sisteminden önce devreye koymamız gereken ekonomik güvenlik sistemidir. Yani ekonomik bağımsızlıktır. Bu sağlanmadan, görüldüğü gibi, hava güvenlik sistemleri de, en son teknolojiye de sahip olsa bir işe yaramıyor.
Bugün ülkemizde ve dünyada ekonmiyi tüm tehditlerden koruyacak olan ekonmik güvenlik sistemi, elbette ki Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'dir.
Başta Rusya ve Çin, önce Milli Ekonomi Modeli ile ekonomilerini sağlama aldılar, sonra Batılı ülkelerle yaptıkları tüm mücadelelerde büyük zaferler elde ettiler.
ABD ile Rusya arasında yürütülen "denge politikası" unutmayalım ki, "Filler tepişir, çimler ezilir" sonucunu ortaya çıkartır. Devletlerin ve milletlerin bekası tamamen ekonomik bağımsızlıklarıyla alakalıdır. Bunun için Türkiye olarak Milli Ekonomi Modeli'ni ülkemizde tümüyle hayata geçirecek olan Bağımsız Türkiye Partisi kadrosuyla beraber hareket etmeli ve Lideri Hüseyin Baş'ı baş tacı etmeliyiz.
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025