IMF'nin, ABD'nin, AB'nin dışında çözüm aramamız gerektiğini belirten Prof. Dr. Haydar Baş, "Çözüm Sosyal Devlet anlayışıdır. Ailene, çocuğuna bakacak, eğitimini temin edecek" dedi.
Bizdeki bütün partiler, sağdan olsun, soldan olsun, eleştirmekte bir tanedirler, dövmekte bir tanedirler, kovmakta bir tanedirler, ama gel gör ki, bir tanesinin çözümü var mıdır? Hayır. Hiçbirinin çözümü yoktur. Şimdi bu kaos böyle devam ediyor. En fazla bunu eleştiren kimdir? Muhalafet partisidir. Getir, yeminle konuşuyorum, onun da yapacağı bir şey yoktur. Niye? Çözümü yok ki. Muhalefet partisinin büyüğü böyle, ya küçüğü? Onu getir, onun da yapacağı bir şey yok. Onların tamamını biz hayatımızın içerisinde gördük, denedik. Yani kabul etmedikleri, inkar ettikleri gerek Başbakan, gerek kabinesi, hükümeti 'şunu ben şöyle yapacağım' dedi, hadi gelsin desinler ki, 'ben onu değil, bunu yapacağım', yok hiç. Hiçbirinin bir çözümü yok. Kendilerine ait bir tarım politikası yok. Kendilerine ait bir ormancılık politikası yok. Kendilerine ait bir madencilik politikası yok. Yahu kendilerine ait bir iç siyaset politikası yok...Hazırlanmış senaryolar, geliyor bir tanesi A şahsınınkini uyguluyor, -itham etmiyorum, ilzam etmiyorum-. Yani Derviş dönemini hatırlayın. Bakanlar Kurulu toplanıyor, Sayın Derviş'in elinde bir telefon, bilmem, okyanusun ötesiyle konuşuyor, 'Karar şunu mu alalım, bunu mu alalım'. Yanlış mı konuşuyorum?Şimdi böyle bir siyasetin milletin hayrına görebileceği ne hizmet olabilir? Tamam, Derviş gitti, yeni Dervişler geldi. Yani birisi İngiliz vatandaşı olmuş, birisi olmamış, aralarındaki fark? İşte senli benli, kravatı siyah, lacivert, mavi, gömleği şu, bu filan. Fark bu. O bakımdan bunlar çözüm değildir. Ve millet artık uyanması lazım. Takım tutar gibi, 'Ben şu partideyim, ben bu partideyim', 'Buna ben şu kadar oy verdim'... Senin bu düşüncen seni mahvediyor, seni yok ediyor. Bak, beraber gezideydik. Gittiğimiz yerlerde gördünüz. Anadolu kan ağlıyor. 'Battık' diyor, 'mahvolduk' diyor. Vallahi billahi, 'mahvolduk' diyor. 'Gittik' diyor, 'Ne olacak Hocam' diyor. Ee kardeşim, ben size söyledim bunu. Bunlar bunu yapamazlar, bu işi bilmezler, dedim. Tahdit kanunlarını çıkarmış adamlar. Nedir bu tahdit kanunları? Şeker Yasası, Tütün Yasası, Pamuk Yasası, bilmem, Pancar Yasası ve sair. Sana diyor ki, 'Yüz dönüm arazide on dönüm ekersin, bilmem şunu yaparsın'. Şu kafaya bak ya. Vatandaşa ne ekersen ek, ne biçersen biç, yeter ki ek, biç diyeceği yerde, elindeki imkanı alıyor, ondan sonra da, 'Ee bizim buğdayımız yetmiyor, mısırımız yetmiyor, arpamız yetmiyor...' O yetmiyor, bu yetmiyor, böyle şey mi olur Allah aşkına.Ben bunu size söyledim. Siz bunlarla niye yürüdünüz? Şimdi iktidarın yapacağı hiçbir şey yok, yapamaz. İktidar söz verdi. 'Ben' diyor 'tarım nüfusunu aşağıya indirmekle mükellefim'. Şu anda tarım nüfusu yüzde 30. Bunu diyor 15 milyona indirmeye mükellefim ben. 'Ben söz verdim' diyor. Şimdi kalkıp da köylülere, 'Ey köylüler buradan hicret edin' diyecek hali yok. Ne yapacak? Köylünün elektriğini kesecek, köylünün suyunu kesecek, köylüye vergiyi muazzam bir şekilde vuracak, adam da canından bıkacak, 'lanet olsun' diyecek, budur. Yapılan da bu, öyle değil mi?Demek isterim ki, artık milletimiz körlükte devam etmesin. Kafasını taşa vurdu. 'Ee canım benim eskiden bir partim vardı. O daha...'. Kardeşim, hepsi aynı yolda. Öyle değil mi? Hepsi Avrupa Birliği demiyor mu? Hepsi IMF demiyor mu? Hepsi ABD demiyor mu? Onların gösterdikleri kulvarda, caddede yürümüyor mu? Hangisi bunun dışında? Bir tanesini gösterin bana, var mı böyle bir şey? Böyle bir irade yok.Bir tek Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) iradesi var. Buraya girmediğimiz müddetçe, yeminle konuşuyorum, şu avucumun içini seyrettiğim gibi görüyorum, vallahi de millet batmaya, yok olmaya mahkumdur, billahi de. Onun için millet ayıksın, kafasına akıl koysun. Bunlar sıradan işler değil. O halde IMF'nin dışında, ABD'nin dışında, AB'nin dışında çözümü olan bir yola girmeliyiz. Nedir o? Sosyal Devlet anlayışıdır. Karına bakacak, çocuğuna bakacak, eğitimini temin edecek, yedirecek, içirecek, giydirecek, ticaret hayatında yükselmene imkan tanıyacak... kısaca sosyal devleti sana hibe edecek bir anlayış. O da kimde var? Bağımsız Türkiye Partisi (BTP), Haydar Hocada var. Daha? Kalkındıracak, açı doyuracak, sırtını giydirecek... bir iktisat anlayışı: Milli Ekonomi Modeli. Kimde var? Haydar Hocada var. Buna gelmeye mecburuz. Ha gelmedi, baba Allah'ın selameti başına olsun. Gidersin bir daha kafanı duvara vurursun. Bakın ben size bir şey anlatacağım. Artvin'e gidiyoruz. Orada biliyorsunuz bir baraj yapılıyor, baraj inşası var. Bir ara bu inşaat durdu. Tam o günlerdeydi gidişimiz. Bir minibüsün içerisindeyiz Minibüsün içerisinde 7-8 arkadaş varız. Ben onlar anlasın, bilsin diye sordum, 'Bu baraj inşaatı değil mi', 'Evet' dediler. 'Niye durdu bu' dedim. Dediler ki, 'Hocam, Japonya'dan kredi gelecekmiş, gelmediği için para bekleniyor'. 'Allah Allah' dedim, 'Böyle şey mi olur'. Sordum, 'Yahu bunlar ne yapıyorlar burada?', dediler 'İşte burasını eşiyorlar, kazıyorlar', 'Neyle yapıyorlar bunu?', 'İşte alet, edavatla', 'Var mı bunlar bizde', 'Var'. 'Daha ne yapıyorlar?', 'İşte sütunlar dikiyorlar, beton atıyorlar'. 'Bunların malzemesi bizde var mı?', 'Var'. 'Nedir bunların malzemesi?', 'Çakıldır, kumdur, çimentodur, demirdir...', 'Bunların hepsi var, Allah Allah bunların hepsi var'. 'Peki mühendislerimiz galiba Japonya'dan geliyor', 'Yok Hocam, Türk mühendisler, tanıyoruz biz çoğunu'. Bütün bunlar bizden. Dedim, 'Ya Allah aşkına herşey sizden, para Japonya'dan, para Amerika'dan...', 'Hocam anladık' dediler. Şimdi bu kadar batıl bir mantıkla idare edilen partiler, A gitmiş B gelmiş değişecek ne, onu söyle bana? Hiçbir şey değişmez. Yapılacak olan iş bu zihniyeti değiştirmektir. Milletin kendisine ait doneleri ortaya koyarak temel esaslardan yola çıkacağız, bir model etrafında, sadece kendimizi değil bütün dünyayı ayağa kaldıracak bir modelle birlikte yeniden bir varoluşun içine gireceğiz. Ha bunu yapmıyorsun, o zaman kendini kandırıyorsun. 'Ee geçtim A partisinden B partisine, millet oradaydı', Güzel de millet orada ama, çözüm orada değil.
Yeni bir iktisat sistemiAllah bize basiret ihsan eylesin. Bu işin çözümü bizdedir, kimsenin kuşkusu olmasın. Ve biz bu işi biliyoruz, ben bu işi biliyorum. Bak kitabını yazdım ben aynı zamanda bir akademisyenim, öğretim görevlisiyim. Neyin ne olduğunu çok iyi bilen bir insanım. Her şeyi biliyorum demek manasına değil ama bu konuyu ben biliyorum. Siz bir eser yazdığınız zaman, yeminle konuşuyorum, 50 tane profesörün önüne koyup da 'Alın bunu tartışın' diyemezsiniz. Bu cesaretiniz olamaz. Ben iktisadın temellerini atıyorum. Kimse iddia edip diyemez ki, 'Haydar Hoca, kalktı da bu temelleri filancıdan aldı'. Böyle temel yok, uygulanan temel yok. Ben iktisadın temeline karşıyım, yeni bir iktisat sistemi inşa ettim.Nedir? Devlete bakışım budur, ekonomiye bakışım budur. Bir misal vereceğim. Adamlar ne diyorlar, 'İhtiyaçlar sınırsız, kaynaklar sınırlıdır'. Şimdi buradan yola çıkan adam, ne yaparsa yapsın ağzıyla kuş kapsa, dünyayı savaşa sokacaktır. Niye savaşa sokacak? Madem kaynaklar sınırlıdır, o halde Türkiye'nin elindekini benim almaya ihtiyacım var diyecek adam. Ama biz o mantığı yıkıyoruz, kaynaklar sınırsız diyoruz. Kaynaklar sınırsız oldu mu adam, ne yapacak, o kaynakları irdeleyip yeni kaynaklara ulaşmak için yola çıkacak, öyle değil mi? Senin benim elimdekine değil, kendi imkanlarıyla daha fazla kazanırımın hesabını yapacak.Allah aşkına soruyorum, devletler ve milletler benim dediğimi mi yapıyor, yoksa birbirinin elindekini elinden almak mı istiyor? Almak istiyor. Savaş bunun savaşı. Anlatabildim mi?Ha, şimdi sen insanları bundan nasıl çıkaracaksın? İşte bu Model'i (Milli Ekonomi Modeli) uygulamakla çıkaracaksın. Bazıları anlamıyor, kafaları biraz şarj etmiyor, 'Allah Allah, komünistler de bunu diyor' diyorlar. Hayır oğlum, komünistler onu demedi ki. Komünizmle bu çok farklı. Komünist, zenginden alacak fakire verecek, bizde öyle bir şey yok. O da yok, o da değil komünizm, yani ondan alıp ona verse yine güzel, o da yok. Ya ne yapıyor? Adam diyor ki, 'Herkes bana çalışacak, zengini de bana çalışacak, fakiri de bana çalışacak. Ben istediğime istediğim kadar vereceğim. Ben istemediğimi vermem'. Bunu kim diyor? Parti, bir avuç parti. Komünist partisi üyeleri bunu diyor. Şimdi böyle bir hayatla, bizimki bir mi? Bakın biz ne diyoruz, 'Hayır, bu anlayış yanlış. Herkes, kendine çalışacak. Yetmedi, devlet de o millete çalışacak, ona hizmet edecek' Herkesin devlete çalıştığı ve devlet istediğini verdiği nerde, herkesin kendine çalışıp devletin de o insanlara çalıştığı anlayış nerde. Bizimki bu işte.Peki, devlet nasıl ayakta kalacak? Devletin ayakta kalması için biz ne diyoruz, bizde öyle muazzam bir servet var ki, hazine var ki, biz o hazinenin üzerine oturan dilenciye benziyoruz. Açtık elimizi sağa sola. Yahu 10 metre altta bir sürü servetin var senin, hazinelerin var. Niye oraya girip de almıyorsun? Altın madeni, bor madeni, toryum madeni, bakırdı, altındı, mermerdi, ne isterseniz, petroldü, uranyumdu, doğal gazdı, bizde yok yok ki hepsi mevcut. Sen kalkıyorsun, bütün bunlar sende, başkasından aynı şeyleri transfer etmeye çalışıyorsun. Bu körlüktür, sağırlıktır. Allah'ın en büyük musibeti de budur.Kaynak soruyorlar, yahu bu kadar kaynağımız var. Adamlar diyorlar ki, 'Türkiye'nin 3 katrilyon dolarlık kaynağı var'. Hammadde işlenip revaç bulduğu zaman en az bire on yapar. Elmas bile böyledir. İşlersin onu pırlanta olur, elması bir liradır, işlenmişi on liradır, öyle değil mi? Elmas bu kadar farkederken, diğer toprak olarak yerin altından çıkanlar en az bire yirmi, bire yüz farkeder, öyle değil mi?Mesela, bir kilo demirin kilosu nedir? Atalım, iki bin lira. Ama bugün bir otomobilde bir kilo demiri şu kadar bin liraya alıyorsun. Hepsinde öyle. Biz buna bire on ilave edersek, 3 katrilyon dolarlık yeraltı kaynağı, en az 30 katrilyon dolarlık yeraltı kaynağı demektir. 30 katrilyon dolar... 30 katrilyon dolar, size soruyorum, Türkiye'yi değil, dünyayı kaç sene bakar? Yeminle konuşuyorum, en az 1000 sene bakar, 2000 sene bakar. Türkiye'yi on tane kıyamet tekrar etsin, o zamana kadar bakar. Başta söylediğime dönüyorum. Kavgayı terkedeceğiz, çözüme koşacağız. Çözüme koşmadığımız müddetçe, helak olmaya mecburuz, mahkumuz. Dün bir yerde sohbet ediyorum. Dedim ki o sohbet ettiğim arkadaşlara, 'Sizin bulunduğunuz siyasi zihniyette, benim sülalem vardı. Hep beraber, gerçekten öyle. Gerçekten benim sülalem demokrat bir sülaleydi. Amcam, amcalarım hem idareciydiler, yönetimlerde bulundular. Gelin beraber olalım'. Çok hoşlarına gitti, bir tanesi bana dedi ki, 'Yahu biz zaten bir aileyiz'. Ben 'ayrı değiliz ki' dedim ya. Ben bunu iddia etmiyorum. Ama ben şunu diyorum, yahu şu bizim eski doktorlar kansere çözümü yok. Kansere şifa bulamıyorlar. Bunu tedavi edemiyor bu hekimler. Bir Allah'ın kulu da çıkmış bu kanseri yüzde 100 tedavi edebiliyor. Şimdi sen hastayı ölüme mahkum mu edersin, hayır, bu doktorlarla beraber hayata kavuşturalım mı dersin? Milletin tercihi bu noktada artık. Lütfen hastaları ölüme terketmesinler. Gelsinler, bunları sapasağlam hale getirelim, dünya ile yarışalım. Bunu ben atma olarak konuşmuyorum, bak, yazdıklarımla konuşuyorum. Çıksınlar, desinler ki yanlış. Yüzlerce bilim adamının takdirle karşılayıp sarıldığı yollar bunlar.
Yeni Mesaj: Malum Rusya son bir kaç yıldan beri, görüşlerinizi stratejik kalkınmasına temel kabul etti ve Putin bunu şu anda uyguluyor. Latin Amerika ülkeleri Chavez'in danışmanları üzerinden bunu hayatına geçiriyor ve malum uluslararası bir finans krizi Ocak ayından beri bütün dünyayı kasıp kavuruyor. Temel soru olarak, bu kriz bütün ülkeleri etkileyecek mi, yoksa bir ayrışma olacak mı deniliyordu. Şimdi öne çıkan tablo şu, bundan, krizden etkilen Rusya, Latin Amerika ülkeleri en az etkilenen ve bu ülkelere bakıyoruz, bunlar sizin görüşlerinizi uygulamaya başladılar.Prof. Dr. Haydar Baş: Bu ülkeler bizim modelimizin tamamını değil, kısmen uygulamaya başladılar. Lisiçkin benim arkadaşımdır. Bizim kurduğumuz bir iktisat derneği var, ikinci başkanı odur. Çok da iyi bir iktisatçıdır. Rus Akademisi'ndedir, profesör olarak. Bu aynı zamanda o zamanlar, Rusya'da Putin'in danışmanıydı. Bunlar kalkınma programlarını hazırlarken bölgelerden, Rusya'nın coğrafi bölgelerinden uzmanlar getirirler, beraber nasıl kalkınacağını tartışırlar.Yani bizde olduğu gibi gelirler, konuşurlar, bir program hazırlanır, öyle değil. Onlar nasıl hazırlanacağının hazırlığını yaparlar. Yanlış hatırlamıyorsam, beş yüzün üzerinde uzman, yani akademisyen, bu konuların uzmanları görüşüyorlar. Lisiçkin benim tezimi onlara takdim ediyor. Benim bu eser aynı zamanda Rusça'ya da tercüme edilmiştir. 'Orada beni' diyor, 'dakikalarca ayakta alkışladılar'. Üç yıllık kalkınma programına girdi bu. Yani Rusya'nın üç yıllık kalkınma programına bu Model alındı. Ama tamamı mı? Değil, bir kısmı. Zaten bir anda hepsini almaları çok ciddi bir devrim olur. O günlerde gelecek, yanlış anlamayın. Çünkü dünya tıkandı bugün. Önünü açacak olan bir sistem lazım, o da biziz. Kimse bundan kuşku duymasın.
"Bizi görmezden gelenler var"Şimdi benim anlamadığım, adına Türk denilen, Müslüman denilen adamlar hasedinden bizi görmemeye çalışıyor. Zaten onu görmedikleri için de Allah da belalarını verdi, veriyor. Bunu iyi görelim. Dünya tıkanmıştır. Amerika da olsa tıkandı, Avrupa da olsa tıkandı. Tıpış tıpış buraya gelecekler. Victor Minin, benim yine Rus bilim adamı arkadaşım, İstanbul'a geldiler, o kongreler münasebetiyle hatırlıyorsanız, bir iş yerinde oturduk sohbet ediyoruz. 'Siyasette sen kendini yorma Sayın Hocam' dedi. Victor Minin aynı zamanda Müslüman da oldu. 'Niye?' dedim. 'Ya dünya batmıştır' dedi, 'bunu belki siz Türkiye'den göremiyorsunuz ve siz tek kapısınız. İstese de istemese de dünya önünüze diz çökecek'. Olay budur. Yani bugün bu dünyaya çıkış kapısı lazımdır, o da bizdedir ve biz bu işi biliyoruz ve yaparız.
Yeni Mesaj: Bugün, Amerika'da dar gelirlinin cebine para koyma, hem de sizin ifade ettiğiniz gibi 100 milyarın altında olanlara, onlar bunu 85 bin dolara çevirdiler, Bush şu anda bu paketi devreye koydu ve bu siyah aday Obama'nın yaptığı konuşma var, bütün dünyaya Reuters bunu yayınladı, 'Bu görüşleri Bush kopya çekmiştir, bu görüşün aslında 500 dolar vatandaşlık maaşı vardır ve Milli Ekonomi Modeli'nden alınmıştır, 250 dolar da gençlik maaşı vardır' diye. Yani bugün bütün dünya bu eserinizden alıntılar yaparak, hayatına geçirip kendisini kurtarmaya çalışıyor. Ve bir tarafta da Türk insanı açlıkla yüzyüze, tamamıyla ekonomi çökmüş durumda. Bir taraftan da böyle bir olay var. Prof. Dr. Haydar Baş: Mum dibine ışık vermez diyorlar. İnşallah bunu yıkacağız. Bunu yıktığımız gün de Türkiye faklı bir Türkiye olacak. Ben başkasının düşüncelerini alarak konuşan adam değilim. Ben kendi örfümden, adetimden, medeniyetimden ve hatta inancımdan yola çıkarak bir medeniyetin Türk medeniyeti olduğunu iddia ediyorum. Ve en üstün medeniyet budur diyorum. Millet hodri meydan desin, ben bugün hazırım ve bu işi bitirelim diyorum. O kadar sürünmeye gerek yok. Ama milletim istemedi, vallahi, Allah Cenneti de yarattı, Cehennemi de yarattı. İsteyen paşa gönlüyle oraya da gider, isteyen oraya gider. Bize düşen apaçık onun hakikatlerini tebliğdir. Ama yine aziz milletime, lütfen ayıkalım, bu işe sarılalım ve bu işleri bitirelim artık, bu çileden, bu badireden kurtulalım diyorum.Bir dönem geldi filancıyı koruyalım, onun için seferber olduk. Bir dönem geldi şunu koruyalım, onun için seferber olduk. Şimdi önümüze bu geldi... Yahu bırakın bunları. Bunlar korunmaya ihtiyacı olan adamlar değil. Bunları koruyanlar koruyor. Seni mi temsil ettiği için korumaya çalışıyorlar? Bu sefer de ailemizi, çevremizi, milletimizi, devletimizi, ordumuzu, adaletimizi koruyalım. Bu sefer bunu yapalım. Yapmayalım mı?Bunu yapalım bakın dünya nasıl cennete dönüyor. Ben ne derdim, 'Bağımsız Türkiye Partisi iktidar olduğu gün güneş farklı doğacak'. Yeminle konuşuyorum böyle olacak. Hiç kimse kuşku duymasın.
Bizdeki bütün partiler, sağdan olsun, soldan olsun, eleştirmekte bir tanedirler, dövmekte bir tanedirler, kovmakta bir tanedirler, ama gel gör ki, bir tanesinin çözümü var mıdır? Hayır. Hiçbirinin çözümü yoktur. Şimdi bu kaos böyle devam ediyor. En fazla bunu eleştiren kimdir? Muhalafet partisidir. Getir, yeminle konuşuyorum, onun da yapacağı bir şey yoktur. Niye? Çözümü yok ki. Muhalefet partisinin büyüğü böyle, ya küçüğü? Onu getir, onun da yapacağı bir şey yok. Onların tamamını biz hayatımızın içerisinde gördük, denedik. Yani kabul etmedikleri, inkar ettikleri gerek Başbakan, gerek kabinesi, hükümeti 'şunu ben şöyle yapacağım' dedi, hadi gelsin desinler ki, 'ben onu değil, bunu yapacağım', yok hiç. Hiçbirinin bir çözümü yok. Kendilerine ait bir tarım politikası yok. Kendilerine ait bir ormancılık politikası yok. Kendilerine ait bir madencilik politikası yok. Yahu kendilerine ait bir iç siyaset politikası yok...Hazırlanmış senaryolar, geliyor bir tanesi A şahsınınkini uyguluyor, -itham etmiyorum, ilzam etmiyorum-. Yani Derviş dönemini hatırlayın. Bakanlar Kurulu toplanıyor, Sayın Derviş'in elinde bir telefon, bilmem, okyanusun ötesiyle konuşuyor, 'Karar şunu mu alalım, bunu mu alalım'. Yanlış mı konuşuyorum?Şimdi böyle bir siyasetin milletin hayrına görebileceği ne hizmet olabilir? Tamam, Derviş gitti, yeni Dervişler geldi. Yani birisi İngiliz vatandaşı olmuş, birisi olmamış, aralarındaki fark? İşte senli benli, kravatı siyah, lacivert, mavi, gömleği şu, bu filan. Fark bu. O bakımdan bunlar çözüm değildir. Ve millet artık uyanması lazım. Takım tutar gibi, 'Ben şu partideyim, ben bu partideyim', 'Buna ben şu kadar oy verdim'... Senin bu düşüncen seni mahvediyor, seni yok ediyor. Bak, beraber gezideydik. Gittiğimiz yerlerde gördünüz. Anadolu kan ağlıyor. 'Battık' diyor, 'mahvolduk' diyor. Vallahi billahi, 'mahvolduk' diyor. 'Gittik' diyor, 'Ne olacak Hocam' diyor. Ee kardeşim, ben size söyledim bunu. Bunlar bunu yapamazlar, bu işi bilmezler, dedim. Tahdit kanunlarını çıkarmış adamlar. Nedir bu tahdit kanunları? Şeker Yasası, Tütün Yasası, Pamuk Yasası, bilmem, Pancar Yasası ve sair. Sana diyor ki, 'Yüz dönüm arazide on dönüm ekersin, bilmem şunu yaparsın'. Şu kafaya bak ya. Vatandaşa ne ekersen ek, ne biçersen biç, yeter ki ek, biç diyeceği yerde, elindeki imkanı alıyor, ondan sonra da, 'Ee bizim buğdayımız yetmiyor, mısırımız yetmiyor, arpamız yetmiyor...' O yetmiyor, bu yetmiyor, böyle şey mi olur Allah aşkına.Ben bunu size söyledim. Siz bunlarla niye yürüdünüz? Şimdi iktidarın yapacağı hiçbir şey yok, yapamaz. İktidar söz verdi. 'Ben' diyor 'tarım nüfusunu aşağıya indirmekle mükellefim'. Şu anda tarım nüfusu yüzde 30. Bunu diyor 15 milyona indirmeye mükellefim ben. 'Ben söz verdim' diyor. Şimdi kalkıp da köylülere, 'Ey köylüler buradan hicret edin' diyecek hali yok. Ne yapacak? Köylünün elektriğini kesecek, köylünün suyunu kesecek, köylüye vergiyi muazzam bir şekilde vuracak, adam da canından bıkacak, 'lanet olsun' diyecek, budur. Yapılan da bu, öyle değil mi?Demek isterim ki, artık milletimiz körlükte devam etmesin. Kafasını taşa vurdu. 'Ee canım benim eskiden bir partim vardı. O daha...'. Kardeşim, hepsi aynı yolda. Öyle değil mi? Hepsi Avrupa Birliği demiyor mu? Hepsi IMF demiyor mu? Hepsi ABD demiyor mu? Onların gösterdikleri kulvarda, caddede yürümüyor mu? Hangisi bunun dışında? Bir tanesini gösterin bana, var mı böyle bir şey? Böyle bir irade yok.Bir tek Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) iradesi var. Buraya girmediğimiz müddetçe, yeminle konuşuyorum, şu avucumun içini seyrettiğim gibi görüyorum, vallahi de millet batmaya, yok olmaya mahkumdur, billahi de. Onun için millet ayıksın, kafasına akıl koysun. Bunlar sıradan işler değil. O halde IMF'nin dışında, ABD'nin dışında, AB'nin dışında çözümü olan bir yola girmeliyiz. Nedir o? Sosyal Devlet anlayışıdır. Karına bakacak, çocuğuna bakacak, eğitimini temin edecek, yedirecek, içirecek, giydirecek, ticaret hayatında yükselmene imkan tanıyacak... kısaca sosyal devleti sana hibe edecek bir anlayış. O da kimde var? Bağımsız Türkiye Partisi (BTP), Haydar Hocada var. Daha? Kalkındıracak, açı doyuracak, sırtını giydirecek... bir iktisat anlayışı: Milli Ekonomi Modeli. Kimde var? Haydar Hocada var. Buna gelmeye mecburuz. Ha gelmedi, baba Allah'ın selameti başına olsun. Gidersin bir daha kafanı duvara vurursun. Bakın ben size bir şey anlatacağım. Artvin'e gidiyoruz. Orada biliyorsunuz bir baraj yapılıyor, baraj inşası var. Bir ara bu inşaat durdu. Tam o günlerdeydi gidişimiz. Bir minibüsün içerisindeyiz Minibüsün içerisinde 7-8 arkadaş varız. Ben onlar anlasın, bilsin diye sordum, 'Bu baraj inşaatı değil mi', 'Evet' dediler. 'Niye durdu bu' dedim. Dediler ki, 'Hocam, Japonya'dan kredi gelecekmiş, gelmediği için para bekleniyor'. 'Allah Allah' dedim, 'Böyle şey mi olur'. Sordum, 'Yahu bunlar ne yapıyorlar burada?', dediler 'İşte burasını eşiyorlar, kazıyorlar', 'Neyle yapıyorlar bunu?', 'İşte alet, edavatla', 'Var mı bunlar bizde', 'Var'. 'Daha ne yapıyorlar?', 'İşte sütunlar dikiyorlar, beton atıyorlar'. 'Bunların malzemesi bizde var mı?', 'Var'. 'Nedir bunların malzemesi?', 'Çakıldır, kumdur, çimentodur, demirdir...', 'Bunların hepsi var, Allah Allah bunların hepsi var'. 'Peki mühendislerimiz galiba Japonya'dan geliyor', 'Yok Hocam, Türk mühendisler, tanıyoruz biz çoğunu'. Bütün bunlar bizden. Dedim, 'Ya Allah aşkına herşey sizden, para Japonya'dan, para Amerika'dan...', 'Hocam anladık' dediler. Şimdi bu kadar batıl bir mantıkla idare edilen partiler, A gitmiş B gelmiş değişecek ne, onu söyle bana? Hiçbir şey değişmez. Yapılacak olan iş bu zihniyeti değiştirmektir. Milletin kendisine ait doneleri ortaya koyarak temel esaslardan yola çıkacağız, bir model etrafında, sadece kendimizi değil bütün dünyayı ayağa kaldıracak bir modelle birlikte yeniden bir varoluşun içine gireceğiz. Ha bunu yapmıyorsun, o zaman kendini kandırıyorsun. 'Ee geçtim A partisinden B partisine, millet oradaydı', Güzel de millet orada ama, çözüm orada değil.
Yeni bir iktisat sistemiAllah bize basiret ihsan eylesin. Bu işin çözümü bizdedir, kimsenin kuşkusu olmasın. Ve biz bu işi biliyoruz, ben bu işi biliyorum. Bak kitabını yazdım ben aynı zamanda bir akademisyenim, öğretim görevlisiyim. Neyin ne olduğunu çok iyi bilen bir insanım. Her şeyi biliyorum demek manasına değil ama bu konuyu ben biliyorum. Siz bir eser yazdığınız zaman, yeminle konuşuyorum, 50 tane profesörün önüne koyup da 'Alın bunu tartışın' diyemezsiniz. Bu cesaretiniz olamaz. Ben iktisadın temellerini atıyorum. Kimse iddia edip diyemez ki, 'Haydar Hoca, kalktı da bu temelleri filancıdan aldı'. Böyle temel yok, uygulanan temel yok. Ben iktisadın temeline karşıyım, yeni bir iktisat sistemi inşa ettim.Nedir? Devlete bakışım budur, ekonomiye bakışım budur. Bir misal vereceğim. Adamlar ne diyorlar, 'İhtiyaçlar sınırsız, kaynaklar sınırlıdır'. Şimdi buradan yola çıkan adam, ne yaparsa yapsın ağzıyla kuş kapsa, dünyayı savaşa sokacaktır. Niye savaşa sokacak? Madem kaynaklar sınırlıdır, o halde Türkiye'nin elindekini benim almaya ihtiyacım var diyecek adam. Ama biz o mantığı yıkıyoruz, kaynaklar sınırsız diyoruz. Kaynaklar sınırsız oldu mu adam, ne yapacak, o kaynakları irdeleyip yeni kaynaklara ulaşmak için yola çıkacak, öyle değil mi? Senin benim elimdekine değil, kendi imkanlarıyla daha fazla kazanırımın hesabını yapacak.Allah aşkına soruyorum, devletler ve milletler benim dediğimi mi yapıyor, yoksa birbirinin elindekini elinden almak mı istiyor? Almak istiyor. Savaş bunun savaşı. Anlatabildim mi?Ha, şimdi sen insanları bundan nasıl çıkaracaksın? İşte bu Model'i (Milli Ekonomi Modeli) uygulamakla çıkaracaksın. Bazıları anlamıyor, kafaları biraz şarj etmiyor, 'Allah Allah, komünistler de bunu diyor' diyorlar. Hayır oğlum, komünistler onu demedi ki. Komünizmle bu çok farklı. Komünist, zenginden alacak fakire verecek, bizde öyle bir şey yok. O da yok, o da değil komünizm, yani ondan alıp ona verse yine güzel, o da yok. Ya ne yapıyor? Adam diyor ki, 'Herkes bana çalışacak, zengini de bana çalışacak, fakiri de bana çalışacak. Ben istediğime istediğim kadar vereceğim. Ben istemediğimi vermem'. Bunu kim diyor? Parti, bir avuç parti. Komünist partisi üyeleri bunu diyor. Şimdi böyle bir hayatla, bizimki bir mi? Bakın biz ne diyoruz, 'Hayır, bu anlayış yanlış. Herkes, kendine çalışacak. Yetmedi, devlet de o millete çalışacak, ona hizmet edecek' Herkesin devlete çalıştığı ve devlet istediğini verdiği nerde, herkesin kendine çalışıp devletin de o insanlara çalıştığı anlayış nerde. Bizimki bu işte.Peki, devlet nasıl ayakta kalacak? Devletin ayakta kalması için biz ne diyoruz, bizde öyle muazzam bir servet var ki, hazine var ki, biz o hazinenin üzerine oturan dilenciye benziyoruz. Açtık elimizi sağa sola. Yahu 10 metre altta bir sürü servetin var senin, hazinelerin var. Niye oraya girip de almıyorsun? Altın madeni, bor madeni, toryum madeni, bakırdı, altındı, mermerdi, ne isterseniz, petroldü, uranyumdu, doğal gazdı, bizde yok yok ki hepsi mevcut. Sen kalkıyorsun, bütün bunlar sende, başkasından aynı şeyleri transfer etmeye çalışıyorsun. Bu körlüktür, sağırlıktır. Allah'ın en büyük musibeti de budur.Kaynak soruyorlar, yahu bu kadar kaynağımız var. Adamlar diyorlar ki, 'Türkiye'nin 3 katrilyon dolarlık kaynağı var'. Hammadde işlenip revaç bulduğu zaman en az bire on yapar. Elmas bile böyledir. İşlersin onu pırlanta olur, elması bir liradır, işlenmişi on liradır, öyle değil mi? Elmas bu kadar farkederken, diğer toprak olarak yerin altından çıkanlar en az bire yirmi, bire yüz farkeder, öyle değil mi?Mesela, bir kilo demirin kilosu nedir? Atalım, iki bin lira. Ama bugün bir otomobilde bir kilo demiri şu kadar bin liraya alıyorsun. Hepsinde öyle. Biz buna bire on ilave edersek, 3 katrilyon dolarlık yeraltı kaynağı, en az 30 katrilyon dolarlık yeraltı kaynağı demektir. 30 katrilyon dolar... 30 katrilyon dolar, size soruyorum, Türkiye'yi değil, dünyayı kaç sene bakar? Yeminle konuşuyorum, en az 1000 sene bakar, 2000 sene bakar. Türkiye'yi on tane kıyamet tekrar etsin, o zamana kadar bakar. Başta söylediğime dönüyorum. Kavgayı terkedeceğiz, çözüme koşacağız. Çözüme koşmadığımız müddetçe, helak olmaya mecburuz, mahkumuz. Dün bir yerde sohbet ediyorum. Dedim ki o sohbet ettiğim arkadaşlara, 'Sizin bulunduğunuz siyasi zihniyette, benim sülalem vardı. Hep beraber, gerçekten öyle. Gerçekten benim sülalem demokrat bir sülaleydi. Amcam, amcalarım hem idareciydiler, yönetimlerde bulundular. Gelin beraber olalım'. Çok hoşlarına gitti, bir tanesi bana dedi ki, 'Yahu biz zaten bir aileyiz'. Ben 'ayrı değiliz ki' dedim ya. Ben bunu iddia etmiyorum. Ama ben şunu diyorum, yahu şu bizim eski doktorlar kansere çözümü yok. Kansere şifa bulamıyorlar. Bunu tedavi edemiyor bu hekimler. Bir Allah'ın kulu da çıkmış bu kanseri yüzde 100 tedavi edebiliyor. Şimdi sen hastayı ölüme mahkum mu edersin, hayır, bu doktorlarla beraber hayata kavuşturalım mı dersin? Milletin tercihi bu noktada artık. Lütfen hastaları ölüme terketmesinler. Gelsinler, bunları sapasağlam hale getirelim, dünya ile yarışalım. Bunu ben atma olarak konuşmuyorum, bak, yazdıklarımla konuşuyorum. Çıksınlar, desinler ki yanlış. Yüzlerce bilim adamının takdirle karşılayıp sarıldığı yollar bunlar.
Yeni Mesaj: Malum Rusya son bir kaç yıldan beri, görüşlerinizi stratejik kalkınmasına temel kabul etti ve Putin bunu şu anda uyguluyor. Latin Amerika ülkeleri Chavez'in danışmanları üzerinden bunu hayatına geçiriyor ve malum uluslararası bir finans krizi Ocak ayından beri bütün dünyayı kasıp kavuruyor. Temel soru olarak, bu kriz bütün ülkeleri etkileyecek mi, yoksa bir ayrışma olacak mı deniliyordu. Şimdi öne çıkan tablo şu, bundan, krizden etkilen Rusya, Latin Amerika ülkeleri en az etkilenen ve bu ülkelere bakıyoruz, bunlar sizin görüşlerinizi uygulamaya başladılar.Prof. Dr. Haydar Baş: Bu ülkeler bizim modelimizin tamamını değil, kısmen uygulamaya başladılar. Lisiçkin benim arkadaşımdır. Bizim kurduğumuz bir iktisat derneği var, ikinci başkanı odur. Çok da iyi bir iktisatçıdır. Rus Akademisi'ndedir, profesör olarak. Bu aynı zamanda o zamanlar, Rusya'da Putin'in danışmanıydı. Bunlar kalkınma programlarını hazırlarken bölgelerden, Rusya'nın coğrafi bölgelerinden uzmanlar getirirler, beraber nasıl kalkınacağını tartışırlar.Yani bizde olduğu gibi gelirler, konuşurlar, bir program hazırlanır, öyle değil. Onlar nasıl hazırlanacağının hazırlığını yaparlar. Yanlış hatırlamıyorsam, beş yüzün üzerinde uzman, yani akademisyen, bu konuların uzmanları görüşüyorlar. Lisiçkin benim tezimi onlara takdim ediyor. Benim bu eser aynı zamanda Rusça'ya da tercüme edilmiştir. 'Orada beni' diyor, 'dakikalarca ayakta alkışladılar'. Üç yıllık kalkınma programına girdi bu. Yani Rusya'nın üç yıllık kalkınma programına bu Model alındı. Ama tamamı mı? Değil, bir kısmı. Zaten bir anda hepsini almaları çok ciddi bir devrim olur. O günlerde gelecek, yanlış anlamayın. Çünkü dünya tıkandı bugün. Önünü açacak olan bir sistem lazım, o da biziz. Kimse bundan kuşku duymasın.
"Bizi görmezden gelenler var"Şimdi benim anlamadığım, adına Türk denilen, Müslüman denilen adamlar hasedinden bizi görmemeye çalışıyor. Zaten onu görmedikleri için de Allah da belalarını verdi, veriyor. Bunu iyi görelim. Dünya tıkanmıştır. Amerika da olsa tıkandı, Avrupa da olsa tıkandı. Tıpış tıpış buraya gelecekler. Victor Minin, benim yine Rus bilim adamı arkadaşım, İstanbul'a geldiler, o kongreler münasebetiyle hatırlıyorsanız, bir iş yerinde oturduk sohbet ediyoruz. 'Siyasette sen kendini yorma Sayın Hocam' dedi. Victor Minin aynı zamanda Müslüman da oldu. 'Niye?' dedim. 'Ya dünya batmıştır' dedi, 'bunu belki siz Türkiye'den göremiyorsunuz ve siz tek kapısınız. İstese de istemese de dünya önünüze diz çökecek'. Olay budur. Yani bugün bu dünyaya çıkış kapısı lazımdır, o da bizdedir ve biz bu işi biliyoruz ve yaparız.
Yeni Mesaj: Bugün, Amerika'da dar gelirlinin cebine para koyma, hem de sizin ifade ettiğiniz gibi 100 milyarın altında olanlara, onlar bunu 85 bin dolara çevirdiler, Bush şu anda bu paketi devreye koydu ve bu siyah aday Obama'nın yaptığı konuşma var, bütün dünyaya Reuters bunu yayınladı, 'Bu görüşleri Bush kopya çekmiştir, bu görüşün aslında 500 dolar vatandaşlık maaşı vardır ve Milli Ekonomi Modeli'nden alınmıştır, 250 dolar da gençlik maaşı vardır' diye. Yani bugün bütün dünya bu eserinizden alıntılar yaparak, hayatına geçirip kendisini kurtarmaya çalışıyor. Ve bir tarafta da Türk insanı açlıkla yüzyüze, tamamıyla ekonomi çökmüş durumda. Bir taraftan da böyle bir olay var. Prof. Dr. Haydar Baş: Mum dibine ışık vermez diyorlar. İnşallah bunu yıkacağız. Bunu yıktığımız gün de Türkiye faklı bir Türkiye olacak. Ben başkasının düşüncelerini alarak konuşan adam değilim. Ben kendi örfümden, adetimden, medeniyetimden ve hatta inancımdan yola çıkarak bir medeniyetin Türk medeniyeti olduğunu iddia ediyorum. Ve en üstün medeniyet budur diyorum. Millet hodri meydan desin, ben bugün hazırım ve bu işi bitirelim diyorum. O kadar sürünmeye gerek yok. Ama milletim istemedi, vallahi, Allah Cenneti de yarattı, Cehennemi de yarattı. İsteyen paşa gönlüyle oraya da gider, isteyen oraya gider. Bize düşen apaçık onun hakikatlerini tebliğdir. Ama yine aziz milletime, lütfen ayıkalım, bu işe sarılalım ve bu işleri bitirelim artık, bu çileden, bu badireden kurtulalım diyorum.Bir dönem geldi filancıyı koruyalım, onun için seferber olduk. Bir dönem geldi şunu koruyalım, onun için seferber olduk. Şimdi önümüze bu geldi... Yahu bırakın bunları. Bunlar korunmaya ihtiyacı olan adamlar değil. Bunları koruyanlar koruyor. Seni mi temsil ettiği için korumaya çalışıyorlar? Bu sefer de ailemizi, çevremizi, milletimizi, devletimizi, ordumuzu, adaletimizi koruyalım. Bu sefer bunu yapalım. Yapmayalım mı?Bunu yapalım bakın dünya nasıl cennete dönüyor. Ben ne derdim, 'Bağımsız Türkiye Partisi iktidar olduğu gün güneş farklı doğacak'. Yeminle konuşuyorum böyle olacak. Hiç kimse kuşku duymasın.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.