Para ile para kazanma anlayışı yeni iş sahaları açmadığı için talebi arttırmamakta, diğer taraftan da var olan gelirin rantiyeye aktarılması sonucu piyasadaki talebi kısmaktadır.
Örneğin siz % 20 ile paranızı bankaya sattınız. Banka da bunu üreticiye kredi olarak %30 ile sattı, üretici de bunu mamule fiyat artışı olarak yansıttı. Sizin satın alma gücünüz ve buna bağlı talebiniz artmış gibi gözükse de sonuçta sizin cebinizdeki paranın reel değeri düşecek ve piyasa talebi buna paralel olarak azalacaktır.
Faiz işçi ücretlerinde azalmaya yol açarFaizin yaptığı tahribatlardan biri de işçi ücretleri üzerinde olmaktadır. Faizle para alan üretici bunu mamule yansıtmak zorundadır. Ancak diğer taraftan faizle piyasadan çekilen para gelir dağılımını bozduğu ve piyasada olmayan para tüketimi kıstığı için ortaya çıkan talep daralmasından dolayı üretici bir karar vermek zorunda kalır. Eğer bu artışı tam olarak mamule yansıtsa zaten talep olmadığı için hiç mal satamayacak ve batacaktır. Eğer hiç yansıtmasa ürettiğinin belki de altında satmak zorunda kalacak yine batacaktır. Veya faiz oranlarını fiyata yansıtacak ancak diğer üretim maliyetlerinden ve kısmen kârından kesintiye giderek fiyatların faiz oranlarından daha az artmasını sağlayacaktır. Diğer üretim maliyetlerinden en kolay aşağıya düşürülecek olan da işçi ücretleridir. Çünkü yeterli işgücü talebi olmadığı için işçi ücretlerini belirlemede taraflar arasında işveren daha ağırlıklı söz sahibidir.
"Artık değer", üreticinin karı değil, faizdirKarl Marks kendi görüşlerini açıklarken "artık değer" kavramını ortaya atarak işverenin elde ettiği kârın işçinin emeğinden çalınan artık bir değer olduğunu ifade etmiştir. Halbuki kâr işverenin hem emeğinin hem de koyduğu sermayesinin karşılığıdır. Asıl burada artık değer olan faizdir. Faizi zararsız olarak gören Marks işverenin kârını işçinin emeğinin artık değeri görmüştür. Ancak artık değer karşılığı olan faizin ta kendisidir. Çünkü faiz ister istemez işçinin alınterinde kesintiye sebebiyet verecek böylece hem işçinin alınterinin bir kısmı hem de işverenin kârının bir diğer kısmı parayı satan iradeye aktarılmış olacaktır. İlk bakışta birbirlerinden farklı iki kutupmuş gibi gözüken kapitalist ve sosyalist anlayışların her ikisi de faizi sistemlerinin merkezine oturtmaktadır. Sosyal adalet madem gelir dağılımındaki dengeyi elde etmekten geçer, bunu bozan faiz mekanizmasını da devredışı bırakmak herhalde bu yolda atılacak en ciddi adımdır.
Milli Ekonomi Modeli'nin sahibi /BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş
MİLLİ EKONOMİ MODELİ İÇİN NE DEDİLERProf. Dr. Gülnar Baltanova / Kazan ÜniversitesiMEM sıradan bir ekonomik teori değilBiz Tataristan'lı bilim adamları Prof. Dr. Haydar Baş'ı derin temel çalışmalarından iyi tanırız. Bizde "İslam'da Kadın Hakları", "Makalat", "Muhammedün Resulüllah Rahmeten Lil'Alemin" ve diğer pek çok kitapları tercüme edilmiş ve yayınlanmıştır. Şu andaysa SAMİZDAT tarafından Milli Ekonomi Modeli kitabı yayınlanmaktadır. Burada ülkelerimizin müşterek kaderi paylaştığı çok defa söylenmiştir. Bizim tercih imkanımız yoktur. Ya küreselleşmenin rehinleri olarak kalacağız, ya da ekonominin Olimp'ine yükseleceğiz ve hakkımız olan layık olan yerimizi alacağız. Saygıdeğer Haydar Baş'ın çalışmasında dünya tecrübesine, dünyadaki ekonomiye dair düşünceler çok başarılı bir şekilde dile getirilmiş ve her modelde olması gereken insanın manevi ve insani yönleri hesaba katılmıştır. Bizce bu sıradan bir ekonomik teori değil, belki geleceğin ekonomi felsefesinin parlak bir açıklamasıdır. Bu saygı değer bilim adamı tarafından söylenmiş olan kaynakların sınırsızlığı fikri deliller üzerine kuruludur. Milli ekonomi modelinde o kadar çok ilginç ekonomik, sosyolojik, toplumsal ve manevi fikirler mevcuttur ki bunların anlatılması aktarılması için ciltler dolusu pek çok araştırma ve yayınlar gerekecektir.
Örneğin siz % 20 ile paranızı bankaya sattınız. Banka da bunu üreticiye kredi olarak %30 ile sattı, üretici de bunu mamule fiyat artışı olarak yansıttı. Sizin satın alma gücünüz ve buna bağlı talebiniz artmış gibi gözükse de sonuçta sizin cebinizdeki paranın reel değeri düşecek ve piyasa talebi buna paralel olarak azalacaktır.
Faiz işçi ücretlerinde azalmaya yol açarFaizin yaptığı tahribatlardan biri de işçi ücretleri üzerinde olmaktadır. Faizle para alan üretici bunu mamule yansıtmak zorundadır. Ancak diğer taraftan faizle piyasadan çekilen para gelir dağılımını bozduğu ve piyasada olmayan para tüketimi kıstığı için ortaya çıkan talep daralmasından dolayı üretici bir karar vermek zorunda kalır. Eğer bu artışı tam olarak mamule yansıtsa zaten talep olmadığı için hiç mal satamayacak ve batacaktır. Eğer hiç yansıtmasa ürettiğinin belki de altında satmak zorunda kalacak yine batacaktır. Veya faiz oranlarını fiyata yansıtacak ancak diğer üretim maliyetlerinden ve kısmen kârından kesintiye giderek fiyatların faiz oranlarından daha az artmasını sağlayacaktır. Diğer üretim maliyetlerinden en kolay aşağıya düşürülecek olan da işçi ücretleridir. Çünkü yeterli işgücü talebi olmadığı için işçi ücretlerini belirlemede taraflar arasında işveren daha ağırlıklı söz sahibidir.
"Artık değer", üreticinin karı değil, faizdirKarl Marks kendi görüşlerini açıklarken "artık değer" kavramını ortaya atarak işverenin elde ettiği kârın işçinin emeğinden çalınan artık bir değer olduğunu ifade etmiştir. Halbuki kâr işverenin hem emeğinin hem de koyduğu sermayesinin karşılığıdır. Asıl burada artık değer olan faizdir. Faizi zararsız olarak gören Marks işverenin kârını işçinin emeğinin artık değeri görmüştür. Ancak artık değer karşılığı olan faizin ta kendisidir. Çünkü faiz ister istemez işçinin alınterinde kesintiye sebebiyet verecek böylece hem işçinin alınterinin bir kısmı hem de işverenin kârının bir diğer kısmı parayı satan iradeye aktarılmış olacaktır. İlk bakışta birbirlerinden farklı iki kutupmuş gibi gözüken kapitalist ve sosyalist anlayışların her ikisi de faizi sistemlerinin merkezine oturtmaktadır. Sosyal adalet madem gelir dağılımındaki dengeyi elde etmekten geçer, bunu bozan faiz mekanizmasını da devredışı bırakmak herhalde bu yolda atılacak en ciddi adımdır.
Milli Ekonomi Modeli'nin sahibi /BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş
MİLLİ EKONOMİ MODELİ İÇİN NE DEDİLERProf. Dr. Gülnar Baltanova / Kazan ÜniversitesiMEM sıradan bir ekonomik teori değilBiz Tataristan'lı bilim adamları Prof. Dr. Haydar Baş'ı derin temel çalışmalarından iyi tanırız. Bizde "İslam'da Kadın Hakları", "Makalat", "Muhammedün Resulüllah Rahmeten Lil'Alemin" ve diğer pek çok kitapları tercüme edilmiş ve yayınlanmıştır. Şu andaysa SAMİZDAT tarafından Milli Ekonomi Modeli kitabı yayınlanmaktadır. Burada ülkelerimizin müşterek kaderi paylaştığı çok defa söylenmiştir. Bizim tercih imkanımız yoktur. Ya küreselleşmenin rehinleri olarak kalacağız, ya da ekonominin Olimp'ine yükseleceğiz ve hakkımız olan layık olan yerimizi alacağız. Saygıdeğer Haydar Baş'ın çalışmasında dünya tecrübesine, dünyadaki ekonomiye dair düşünceler çok başarılı bir şekilde dile getirilmiş ve her modelde olması gereken insanın manevi ve insani yönleri hesaba katılmıştır. Bizce bu sıradan bir ekonomik teori değil, belki geleceğin ekonomi felsefesinin parlak bir açıklamasıdır. Bu saygı değer bilim adamı tarafından söylenmiş olan kaynakların sınırsızlığı fikri deliller üzerine kuruludur. Milli ekonomi modelinde o kadar çok ilginç ekonomik, sosyolojik, toplumsal ve manevi fikirler mevcuttur ki bunların anlatılması aktarılması için ciltler dolusu pek çok araştırma ve yayınlar gerekecektir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.