İki gün önce bir gazeteci yazısında malum F Tipi cemaatin cesareti nereden bulduğunu sorguluyordu.
“Benim bildiğim “cemaat” cepheden savaş açmaz, karşısındakinin kendisinden daha güçlü olduğunu hissettiği anda geri adım atar ve baştan kaybedeceğini bildiği savaşlara girmez” diyordu.
Ve şöyle devam ediyordu:
“Özel Yetkili Mahkeme tartışmasında anladık ki, “Cemaat”, artık cepheden savaş açıyor, geri adım atmıyor, kaybedeceği baştan belli savaşa girişmekten kaçınmıyor ve taktik ya da strateji yerine mücadeleyi tercih ediyor.”
Nasıl oldu da böyle oldu? diye bir soruyla bitiriyordu yazısını.
Kime sorduysa bu soruya cevap alamamış bu yazar.
O zaman biz cevap verelim.
Cemaat, cesareti ABD’den alıyor.
Hükümet de icazeti ABD’den almış olduğu için. Cemaat bunun verdiği rahatlıkla istediği gibi kafa tutuyor hükümete.
Ama bu cesaretin korkuya dönüşmesi bence hiç de uzak değil.
Hükümet Atlantik ötesinin icazetiyle bağlarını kopardığı oranda cemaatin korkusu daha da artacaktır.
Cemaat siyasete mi soyunuyor?
F Tipi cemaatin borazanı gazeteciler hükümeti örtülü bir şekilde tehdit ediyorlar. Bunlardan biri geçtiğimiz günlerde “Gelecekte bir gün AK Parti iktidarı da sona erecek” diyordu.
Aynı yazar, “AK Parti saflarında bir dağınıklık görülüyor. Bir tek faktör siyasetin bütün dengelerini alt-üst edebilir. İstikrarlı, güçlü ve güven veren bir iktidarın ellerinde iken Türkiye birden kaosa yuvarlanabilir. Mümkün mü? Demokratik siyasette hiçbir şeyin garantisi olmadığına göre pekâlâ mümkün” diye yazdı.
Bu ifadeleri dile getiren yazar mensup olduğu çevrenin niyetini de deşifre ediyor, belki de bununla tehdit ediyor.
Nedir bu niyet ya da tehdit?
AKP hükümetine rakip bir siyasi oluşum olabilir. Bu oluşumun omurgası AKP içerisinden kopan 50’den fazla vekille oluşturulabilir.
Bunu yapacak olan cemaat neden niyetini açığa vurup, dile getirir?
Bence yapamayacağı için.
Yani aslında bu güç yok bu cemaatte.
Cemaati bir arada tutan amiller AKP’yi bir arada tutan amillerden çok daha zayıf. Sözde hizmet ama özde çabucak kopuverecek bir çıkar ilişkisi bunlarınki.
Bence Başbakan bu kurusıkı, örtülü tehditlere pabuç asla bırakmayacak…
Ama Başbakan’ın Türkçe Olimpiyatlarındaki davetiyle durum farklı bir mahiyete büründü. Hükümet belki de pes etti. Cemaatin tehditleri altı boş tehditler değil belki de.
Bakalım daha neler olacak?
Bakan Babacan’ın uykusu
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’a şu soruyu sormuşlar:
“Akşam yatağa girdiğinizde, yastığa kafanızı koyduğunuzda, kafanıza takılan, uykunuzu kaçıran tek bir sorunumuz yok mu?”
Babacan ne cevap vermiş dersiniz.
“Türkiye’nin kafama takılan sorunu yok ama... Avrupa’nın durumu uykumu kaçırıyor.”
Görüyorsunuz değil mi, işçinin, memurun, emeklinin, öğrencinin, dar gelirlinin ve köylünün vahim durumu değil, Avrupa Birliği’nin durumu Sayın Babacan’ın uykusunu kaçırıyor.
“Benim bildiğim “cemaat” cepheden savaş açmaz, karşısındakinin kendisinden daha güçlü olduğunu hissettiği anda geri adım atar ve baştan kaybedeceğini bildiği savaşlara girmez” diyordu.
Ve şöyle devam ediyordu:
“Özel Yetkili Mahkeme tartışmasında anladık ki, “Cemaat”, artık cepheden savaş açıyor, geri adım atmıyor, kaybedeceği baştan belli savaşa girişmekten kaçınmıyor ve taktik ya da strateji yerine mücadeleyi tercih ediyor.”
Nasıl oldu da böyle oldu? diye bir soruyla bitiriyordu yazısını.
Kime sorduysa bu soruya cevap alamamış bu yazar.
O zaman biz cevap verelim.
Cemaat, cesareti ABD’den alıyor.
Hükümet de icazeti ABD’den almış olduğu için. Cemaat bunun verdiği rahatlıkla istediği gibi kafa tutuyor hükümete.
Ama bu cesaretin korkuya dönüşmesi bence hiç de uzak değil.
Hükümet Atlantik ötesinin icazetiyle bağlarını kopardığı oranda cemaatin korkusu daha da artacaktır.
Cemaat siyasete mi soyunuyor?
F Tipi cemaatin borazanı gazeteciler hükümeti örtülü bir şekilde tehdit ediyorlar. Bunlardan biri geçtiğimiz günlerde “Gelecekte bir gün AK Parti iktidarı da sona erecek” diyordu.
Aynı yazar, “AK Parti saflarında bir dağınıklık görülüyor. Bir tek faktör siyasetin bütün dengelerini alt-üst edebilir. İstikrarlı, güçlü ve güven veren bir iktidarın ellerinde iken Türkiye birden kaosa yuvarlanabilir. Mümkün mü? Demokratik siyasette hiçbir şeyin garantisi olmadığına göre pekâlâ mümkün” diye yazdı.
Bu ifadeleri dile getiren yazar mensup olduğu çevrenin niyetini de deşifre ediyor, belki de bununla tehdit ediyor.
Nedir bu niyet ya da tehdit?
AKP hükümetine rakip bir siyasi oluşum olabilir. Bu oluşumun omurgası AKP içerisinden kopan 50’den fazla vekille oluşturulabilir.
Bunu yapacak olan cemaat neden niyetini açığa vurup, dile getirir?
Bence yapamayacağı için.
Yani aslında bu güç yok bu cemaatte.
Cemaati bir arada tutan amiller AKP’yi bir arada tutan amillerden çok daha zayıf. Sözde hizmet ama özde çabucak kopuverecek bir çıkar ilişkisi bunlarınki.
Bence Başbakan bu kurusıkı, örtülü tehditlere pabuç asla bırakmayacak…
Ama Başbakan’ın Türkçe Olimpiyatlarındaki davetiyle durum farklı bir mahiyete büründü. Hükümet belki de pes etti. Cemaatin tehditleri altı boş tehditler değil belki de.
Bakalım daha neler olacak?
Bakan Babacan’ın uykusu
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’a şu soruyu sormuşlar:
“Akşam yatağa girdiğinizde, yastığa kafanızı koyduğunuzda, kafanıza takılan, uykunuzu kaçıran tek bir sorunumuz yok mu?”
Babacan ne cevap vermiş dersiniz.
“Türkiye’nin kafama takılan sorunu yok ama... Avrupa’nın durumu uykumu kaçırıyor.”
Görüyorsunuz değil mi, işçinin, memurun, emeklinin, öğrencinin, dar gelirlinin ve köylünün vahim durumu değil, Avrupa Birliği’nin durumu Sayın Babacan’ın uykusunu kaçırıyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Orhan Dede / diğer yazıları
- Çağdaş Nemrutların ateşinden hiç korkmadı! / 13.04.2025
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024