Nedir Türkiye’nin gündeminin aylardır meşgul eden ve bundan sonra da uzun süre meşgul edecek şu başkanlık sistemi? Özelliklerini madde madde sıralayalım.
• Başkanlık sistemi, başta ABD olmak üzere bazı ülkelerde uygulanan bir yönetim biçimidir.
• Başkanlık sisteminde devlet başkanlığı makamı ile başbakanlık birleşmiştir.
• Bu sistemde başkan olan kişi, hem cumhurbaşkanlığı hem de başbakanlık yetkilerine sahiptir.
• Bakanlar, milletvekili olmayan kişilerden seçilir. Yani bakanlar seçilmez, atanırlar.
• Başkan ve hükümet parlamentonun güvenoyuna ihtiyaç duymaz.
• Başkan ve bakanlar hakkında meclis soruşturması yapma ve gensoru verme imkânı yoktur.
• Başkan ve hükümet her türlü denetlemeden muaftır.
• Bu sistemde başkan, doğrudan doğruya halk tarafından seçilir.
• Hükümeti, başkan kurar.
• Başkanlık sistemini ithal edeceğimiz ABD’de başkan ve hükümetin görev alanı, sadece savunma, maliye, dışişleriyle sınırlıdır. Diğer kamu görevleri sayısı 50’yi bulan eyaletlerin yönetimlerine terkedilmiştir.
• Her eyaletin ayrı mahkemeleri ve polis gücü bulunmaktadır.
• Başkanlık sisteminde yürütme, yasama ve yargı kuvvetleri arasında tam kuvvetler ayrılığı vardır. Yani, bu üç kuvvet tamamen birbirinden bağımsızdır. Birinin diğerlerini etki altına alması mümkün değildir.
Buraya kadar sıraladığımız şeyler ABD’nin yapısına uygun olarak uygulanan şeylerdir. Türkiye’de başkanlık sistemi uygulanırsa ne gibi sakıncalar gündeme gelebilir? Bu sorunun cevabını da madde madde irdeleyelim:
• Türkiye’de hâlihazırda yargı mekanizmasına tamamen siyasi irade hâkim durumdadır. Böyle bir Türkiye’de başkanlık sistemine geçilmesi devletin bütün kuvvetlerini tek elde toplamasını gündeme getirecektir. Devletin bütün güçlerinin tek elde toplandığı yönetimin tüm dünyadaki adı ise diktatörlüktür. Demokrasiye geçtik derken diktatörlüğe kayabiliriz.
• Başkanlık sistemine geçişle kaçınılmaz olarak Türkiye eyaletlere bölünecektir. Her ülkenin şartları, özellikleri farklıdır. ABD’deki eyaletler etnik temelli değildir. Türkiye’de ise oluşacak eyaletler mutlaka etnik temelli olacaktır. Bu da bölünme ayrışmanın kaçınılmaz olması anlamına gelmektedir. Yıllardır Türkiye’nin güneydoğusunda Kürdistan kurulmasından korkulurken eyaletleşme gerçekleşirse Kürdistan kurulacağı gibi Lazistan ve Çerkezistan gibi oluşumlar baş gösterecektir. Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, “Türkiye Cumhuriyeti Devleti mevcut haliyle problemsiz bir bütündür. Başkanlık sistemine geçmek ve bu bütünü parçalara ayırmak, Türk kimliği ile birleştirilmiş mozaik parçalarını birbirinden ayırmak demektir” diyerek bu gerçeğin altını çizmiştir.
• Başkanlık seçimlerinde sonuç olarak yüzde 50’den bir fazla oy alan kişi başkan seçilmektedir. Bu husus, küçük partilerin zamanla yok olmalarına ve ülkeye iki partili bir sistemin egemen olmasına yol açacaktır. ABD’de milyonlarca aç ve evsiz insan varken ne Cumhuriyetçiler ne de Demokratlar bu kesimin sorunlarına köklü çözüm ortaya koymamaktadırlar. Birisi çıkıp bu kesimin haklarını savunmaya kalksa başkan olma ihtimali yok denecek kadar azdır. Bu Türkiye’nin AKP zihniyetine sürekli olarak mahkûm edilmesi anlamına gelmektedir.
• Başkanlık sistemi Türkiye’nin hiçbir derdine derman olmayacaktır. Sadece siyasilerin hesap verme derdine düşmeden batılıların talimatlarını hızla yerine getirmesine olanak tanıyacaktır.
• Başkanlık sistemi, başta ABD olmak üzere bazı ülkelerde uygulanan bir yönetim biçimidir.
• Başkanlık sisteminde devlet başkanlığı makamı ile başbakanlık birleşmiştir.
• Bu sistemde başkan olan kişi, hem cumhurbaşkanlığı hem de başbakanlık yetkilerine sahiptir.
• Bakanlar, milletvekili olmayan kişilerden seçilir. Yani bakanlar seçilmez, atanırlar.
• Başkan ve hükümet parlamentonun güvenoyuna ihtiyaç duymaz.
• Başkan ve bakanlar hakkında meclis soruşturması yapma ve gensoru verme imkânı yoktur.
• Başkan ve hükümet her türlü denetlemeden muaftır.
• Bu sistemde başkan, doğrudan doğruya halk tarafından seçilir.
• Hükümeti, başkan kurar.
• Başkanlık sistemini ithal edeceğimiz ABD’de başkan ve hükümetin görev alanı, sadece savunma, maliye, dışişleriyle sınırlıdır. Diğer kamu görevleri sayısı 50’yi bulan eyaletlerin yönetimlerine terkedilmiştir.
• Her eyaletin ayrı mahkemeleri ve polis gücü bulunmaktadır.
• Başkanlık sisteminde yürütme, yasama ve yargı kuvvetleri arasında tam kuvvetler ayrılığı vardır. Yani, bu üç kuvvet tamamen birbirinden bağımsızdır. Birinin diğerlerini etki altına alması mümkün değildir.
Buraya kadar sıraladığımız şeyler ABD’nin yapısına uygun olarak uygulanan şeylerdir. Türkiye’de başkanlık sistemi uygulanırsa ne gibi sakıncalar gündeme gelebilir? Bu sorunun cevabını da madde madde irdeleyelim:
• Türkiye’de hâlihazırda yargı mekanizmasına tamamen siyasi irade hâkim durumdadır. Böyle bir Türkiye’de başkanlık sistemine geçilmesi devletin bütün kuvvetlerini tek elde toplamasını gündeme getirecektir. Devletin bütün güçlerinin tek elde toplandığı yönetimin tüm dünyadaki adı ise diktatörlüktür. Demokrasiye geçtik derken diktatörlüğe kayabiliriz.
• Başkanlık sistemine geçişle kaçınılmaz olarak Türkiye eyaletlere bölünecektir. Her ülkenin şartları, özellikleri farklıdır. ABD’deki eyaletler etnik temelli değildir. Türkiye’de ise oluşacak eyaletler mutlaka etnik temelli olacaktır. Bu da bölünme ayrışmanın kaçınılmaz olması anlamına gelmektedir. Yıllardır Türkiye’nin güneydoğusunda Kürdistan kurulmasından korkulurken eyaletleşme gerçekleşirse Kürdistan kurulacağı gibi Lazistan ve Çerkezistan gibi oluşumlar baş gösterecektir. Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, “Türkiye Cumhuriyeti Devleti mevcut haliyle problemsiz bir bütündür. Başkanlık sistemine geçmek ve bu bütünü parçalara ayırmak, Türk kimliği ile birleştirilmiş mozaik parçalarını birbirinden ayırmak demektir” diyerek bu gerçeğin altını çizmiştir.
• Başkanlık seçimlerinde sonuç olarak yüzde 50’den bir fazla oy alan kişi başkan seçilmektedir. Bu husus, küçük partilerin zamanla yok olmalarına ve ülkeye iki partili bir sistemin egemen olmasına yol açacaktır. ABD’de milyonlarca aç ve evsiz insan varken ne Cumhuriyetçiler ne de Demokratlar bu kesimin sorunlarına köklü çözüm ortaya koymamaktadırlar. Birisi çıkıp bu kesimin haklarını savunmaya kalksa başkan olma ihtimali yok denecek kadar azdır. Bu Türkiye’nin AKP zihniyetine sürekli olarak mahkûm edilmesi anlamına gelmektedir.
• Başkanlık sistemi Türkiye’nin hiçbir derdine derman olmayacaktır. Sadece siyasilerin hesap verme derdine düşmeden batılıların talimatlarını hızla yerine getirmesine olanak tanıyacaktır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Orhan Dede / diğer yazıları
- Çağdaş Nemrutların ateşinden hiç korkmadı! / 13.04.2025
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024