Ülkemizde ve dünyanın bir çok ülkesinde hayatın temel kaynağı; enerjinin sağlanmasına ve düzenli olarak hayatın içine katılmasına bağlıdır. Kentimizde 7 yıldır sürekli olarak yapılan uluslararası kojenesasyon ve çevre konferansının bir yenisi de dün gerçekleştirildi.
Konuşmacılar ülkemizdeki enerji açığından bahisle, müstakil enerji üretiminin gerekliliği hususunda açıklamalar yaptılar. Enerji; fosil yakıtlar olan kömür, petrol (fuel-oil)'den üretildiği gibi doğalgazdan da üretilebilmektedir. Ülkemizde enerji deyince akla ilk gelen elektrik üretimi olmaktadır. Halen yaklaşık 200 kwh elektrik üretim kapasitesi olan ülkemizde, hidroelektrik santrallerinden, doğalgaz termik santrallerinden, fuel-oil ve kömür termik santrallerinden üretim yapılmaktadır.
Maalesef ülkemizin esas temel zenginliği olan kömüre dayalı termik santraller, çevre kirliliğinden dolayı devreden çıkarılmakta yerine ithal hammaddeye dayalı doğalgaz termik santralleri uygulaması yaygınlaştırılmaktadır.
Bugün 7.si yapılan kojenerasyon ve çevre konferansında da konu edilen tüm konuşmalar, fosil yakıtların (kömür, fuel-oil) çevreyi kirlettiği, bu sebeple bunlara dayalı termik santraller yerine, doğalgaz, elektrik santrallerinin birer küçük kapasitelisi olan kojenerasyon tesislerine yönelinmesi ile ilgiliydi.
Kojenerasyon tesislerinden üretilen elektrik ve buharın aynı zamanda kullanıldığı sanayi tesislerinde dolu olmak üzere birinci yatırım maliyetleri bir 1Mw enerji üretmek için yaklaşık 640.000 USD olmaktadır. Bunun yanında bu üretimi gerçekleştirebilmek için de 1 milyon metre küp doğalgaz tüketilmektedir. Bunun içinde 200.000 USD ödemesi gerekmektedir. Şimdilerde özelleştirilme kapsamı çerçevesinde yeni çıkan doğalgaz yasasına göre yurtdışında gerekli koşulları sağlayan tüm firmalar doğalgaz ithal edebileceklerdir. Bu çerçevede her bir sanayicimiz, yeni ithalatçı firmaların müşterisi olacaklardır. Sanayimizin gelişmesi, üretimini devam ettirmesi, kullanacağı enerjinin düzenli olmasına bağlıdır. Bizler böylece, her bir sanayi tesisimizi, kendi ürettiği esas mamülünün hammaddesi dışında, birde üretim için gerekli enerji hammaddesi açısından yurtdışına bağlamış olacağız. Böylece yerli hammedde ile üretim yapan sanayicimizde, gerekli enerji yönünde dışa bağımlı olacak ve hiç kimse prangadan kurtulmamış olacaktır.
Konferansın önemli konuşmalarının birinde, konuşmacı Türkiye'nin bir dünya rekoru kırdığını ve son 6 yıl içerisinde % 40 bir artışla kojenerasyona geçen ülkeler içerisinde ilk 23 ülke arasına girdiğini anlatmaktadır.
Bu bilgiye göre gelişmeler bu şekilde devam ederse ülkemiz konferansın 10.yılında tamamen bir türbün ve elektrik motoru mezarlığına dönüşecektir. Neden ? Çünkü ülkemize getirilen mamuller fiyat açısından ucuz olduğundan 2. veya 3. el mamullerdir. Ayrıca bakım anlaşması tamamlanmış ve tekrar bakımı için yurtdışında teknik ekip getirilmesi gereken mamullerdir.
Hangi açıdan bakarsak bakalım; kendi öz kaynaklarımıza dayalı (kömür) enerji santrallerimizi, iyileştirmeler yaparak tekrar devreye almaz isek, geleceğin en önemli meselesi olan enerjide de diğer konularda olduğu gibi dışa bağımlı olacağız ve gelişmemiz dış ülkelerin tekelinde kalmış olacaktır.
Konuşmacılar ülkemizdeki enerji açığından bahisle, müstakil enerji üretiminin gerekliliği hususunda açıklamalar yaptılar. Enerji; fosil yakıtlar olan kömür, petrol (fuel-oil)'den üretildiği gibi doğalgazdan da üretilebilmektedir. Ülkemizde enerji deyince akla ilk gelen elektrik üretimi olmaktadır. Halen yaklaşık 200 kwh elektrik üretim kapasitesi olan ülkemizde, hidroelektrik santrallerinden, doğalgaz termik santrallerinden, fuel-oil ve kömür termik santrallerinden üretim yapılmaktadır.
Maalesef ülkemizin esas temel zenginliği olan kömüre dayalı termik santraller, çevre kirliliğinden dolayı devreden çıkarılmakta yerine ithal hammaddeye dayalı doğalgaz termik santralleri uygulaması yaygınlaştırılmaktadır.
Bugün 7.si yapılan kojenerasyon ve çevre konferansında da konu edilen tüm konuşmalar, fosil yakıtların (kömür, fuel-oil) çevreyi kirlettiği, bu sebeple bunlara dayalı termik santraller yerine, doğalgaz, elektrik santrallerinin birer küçük kapasitelisi olan kojenerasyon tesislerine yönelinmesi ile ilgiliydi.
Kojenerasyon tesislerinden üretilen elektrik ve buharın aynı zamanda kullanıldığı sanayi tesislerinde dolu olmak üzere birinci yatırım maliyetleri bir 1Mw enerji üretmek için yaklaşık 640.000 USD olmaktadır. Bunun yanında bu üretimi gerçekleştirebilmek için de 1 milyon metre küp doğalgaz tüketilmektedir. Bunun içinde 200.000 USD ödemesi gerekmektedir. Şimdilerde özelleştirilme kapsamı çerçevesinde yeni çıkan doğalgaz yasasına göre yurtdışında gerekli koşulları sağlayan tüm firmalar doğalgaz ithal edebileceklerdir. Bu çerçevede her bir sanayicimiz, yeni ithalatçı firmaların müşterisi olacaklardır. Sanayimizin gelişmesi, üretimini devam ettirmesi, kullanacağı enerjinin düzenli olmasına bağlıdır. Bizler böylece, her bir sanayi tesisimizi, kendi ürettiği esas mamülünün hammaddesi dışında, birde üretim için gerekli enerji hammaddesi açısından yurtdışına bağlamış olacağız. Böylece yerli hammedde ile üretim yapan sanayicimizde, gerekli enerji yönünde dışa bağımlı olacak ve hiç kimse prangadan kurtulmamış olacaktır.
Konferansın önemli konuşmalarının birinde, konuşmacı Türkiye'nin bir dünya rekoru kırdığını ve son 6 yıl içerisinde % 40 bir artışla kojenerasyona geçen ülkeler içerisinde ilk 23 ülke arasına girdiğini anlatmaktadır.
Bu bilgiye göre gelişmeler bu şekilde devam ederse ülkemiz konferansın 10.yılında tamamen bir türbün ve elektrik motoru mezarlığına dönüşecektir. Neden ? Çünkü ülkemize getirilen mamuller fiyat açısından ucuz olduğundan 2. veya 3. el mamullerdir. Ayrıca bakım anlaşması tamamlanmış ve tekrar bakımı için yurtdışında teknik ekip getirilmesi gereken mamullerdir.
Hangi açıdan bakarsak bakalım; kendi öz kaynaklarımıza dayalı (kömür) enerji santrallerimizi, iyileştirmeler yaparak tekrar devreye almaz isek, geleceğin en önemli meselesi olan enerjide de diğer konularda olduğu gibi dışa bağımlı olacağız ve gelişmemiz dış ülkelerin tekelinde kalmış olacaktır.
Fuat Şengül / diğer yazıları
- En önemli katığımız ekmek / 13.07.2023
- Zengezur Türk Cumhuriyeti hayırlı olsun / 08.07.2023
- Yeşil enerji dönüşümü derken! / 07.07.2023
- ‘Yaşlı Avrupa, genç Türkiye’ / 04.07.2023
- Köydeki geleceğimiz / 23.06.2023
- Sodyum batarya yapalım mı? / 22.06.2023
- Kafamızda et mi var beyin mi? / 21.06.2023
- Geleceğimizi tehdit eden kuraklık / 20.06.2023
- Gıda ve su güvenliği / 19.06.2023
- Yunan’a kaptırmadan işaretleyelim! / 18.06.2023
- Zengezur Türk Cumhuriyeti hayırlı olsun / 08.07.2023
- Yeşil enerji dönüşümü derken! / 07.07.2023
- ‘Yaşlı Avrupa, genç Türkiye’ / 04.07.2023
- Köydeki geleceğimiz / 23.06.2023
- Sodyum batarya yapalım mı? / 22.06.2023
- Kafamızda et mi var beyin mi? / 21.06.2023
- Geleceğimizi tehdit eden kuraklık / 20.06.2023
- Gıda ve su güvenliği / 19.06.2023
- Yunan’a kaptırmadan işaretleyelim! / 18.06.2023