"O (inkarcı) insanı görmedi mi: Biz onu bir nutfeden yarattık. Şimdi de aşikar bir mücadeleci (düşman) kesiliverdi" (Yasin suresi, ayet 77). Nutfe; meni damlası demektir. Kokmuş bir su. Düşünebiliyor musun, o su görüyor, işitiyor, hissediyor. Muhakeme ediyor, icat yapıyor, keşif yapıyor. Projeler imal ediyor. Hülasa kalkıp da bütün bu kabiliyetleri bir su damlasına mâl etmenin, elbette ki seni yaratan Rabb'in hoşuna gitmez. İşte kulluktaki şuur, kulluğun esprisi, "Hayır! Ben bir su damlasıyım. Benden bir şey olmaz. Asıl, sahibimdir" deyip sırtını O'na dayamaktır. O zaman da insan kendini çok güçlü, kuvvetli biliyor ve öyle yaşıyor. İnkar eden kadar zayıf bir mahluk da yoktur. Niye? Düşün ki kainatın sahibini, kendi sahibini inkar ediyor. Oysa O'nsuz hiç bir şey olup, bir hiçlik noktasına gidiyor. Bu adamın gücü olur mu? Morali olur mu? Olmaz. Olmadığı için dikkat ederseniz kafirin sonsuz bir hesabı da olamaz. Onun hesabı sadece dünyalıktır. Dünya hayatına razı olurlar. Dünya hayatı onlar için bulunmaz bir hayattır.Bunun ötesi yoktur. Onun için onun cenneti de, cehennemi de her şeyi burasıdır. Mü'min öyle değildir. Müslüman, Allah'a teslim olarak, Cenab-ı Hakk'ı bilerek yaşar. Kulluktaki nükte budur.Teslim olmak ne ile olur? "Ben Allah'a teslim oldum. Ben Allah'ı sevdim" demekle mi? Günümüzde hepimiz bunu söylüyoruz. Peki, Allah'ın sana "yapın" diye emrettiği taatler, ibadetler var. Bunları eda ediyor musun? Ediyorsan sen iyi bir kulsun, hiç merak etme.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.