Dünyaya gelişini yakın geçmişte kutladığımız Hz. Peygamber (s.a.v.)'in doğum gününden bu tarafa tam 1443 sene geçti. O'nun dünyaya gelişi ile dünya yeni bir şekil aldı ve insanlık tarihi yeniden yazılmaya başladı. Hz. Peygamber (s.a.v.)'den önceki dönem cahiliye dönemi olarak isimlendirilmekte ve bu dönemde insan onurunu zedeleyecek her türlü fiillerin işlenmesi mubah kabul edilmekteydi.Adaletin, yerini zulme; utanma duygusunun, yerini hayâsızlığa; kardeşliğin, yerini husumete; sevginin, yerini nefrete bıraktığı bir dönem yaşanıyordu. Cahillik o kadar ileri boyuta ulaştı ki, Kâbe'de yapılan ibadetler, alkış tutmak ve ıslık çalmaktan ibaretti. Bunu kadınlar çıplak olarak gece yapıyor, erkekler ise gündüz yapıyordu.Cahiliye dönemindeki durumu anlamak için Hz. Ömer (r.a.)'in ifade ettiği şu olay çok manidardır: "İki olay var biri aklıma geldiğinde güler, biri de aklıma geldiğinde ağlarım. Aklıma geldiğinde güldüğüm şey; helvadan put yapar, ona tapar ve acıkınca da onu yerdik. Aklıma geldiğinde ağladığım şey ise, kızımı diri diri toprağa gömmemdir." İslam; kin ve nefretin, haset ve kıskançlığın, kibir ve gururun, zulüm ve haksızlığın doruk noktada olduğu bir dönemde Hz. Peygamber (s.a.v.) aracılığı ile dünya sahnesine gönderildi. Bu görevi Hz. Peygamber (s.a.v.) tek başına üslenecek ve tek başına yürütecekti. İnsanlara bir şeyi anlatmanın, onları birbirine yakınlaştırmanın, birbirine sevdirmenin mümkün olmadığı bir dönemde bu görev kendisine verildi.Dağların, göklerin ve yerin kabul etmediği bu görevi kabul eden insanı "Peygamber" dahi olsa Allah (c.c.) yalnız bırakmayacak ve O'nu mutlaka destekleyecektir. Cenab-ı Hak bu desteği bizzat kendi eliyle (yardım), melekler aracılığı ve Müminlerle sağlayacaktır.Asıl yardım ve desteği ise, Kelime-i Tevhid'deki "Muhammed'ün Resulullah"ta saklamıştır. "? Şayet yeryüzündeki şeyleri tümüyle harcasaydın, Sen onların kalplerini uzlaştıramazdın. Fakat Allah onların arasını uzlaştırdı?" (Enfal, 63) ayetinin gereği olarak insan kalplerinin birbirlerine ısınması ve kaynaşması ancak Allah (c.c.) tarafından sağlanmaktadır.Cenab-ı Hak her şeyi bir sebebe bağlamıştır. Kalpler arasındaki ülfet, muhabbet ve sevgiyi de kelime-i tevhide bağlamıştır. Hz. Peygamber'den sonra da kalplerdeki bu ülfet ve muhabbet Ehl-i Beyt sevgisi ile devam etmiştir. Dolayısıyla insanlar arasında sevgi ve muhabbet oluşturmak isteniyorsa kalplerde kelime-i tevhit ve Ehl-i Beyt aşkı mutlak yerleştirilmelidir. Bu olmadan sevgiden, kaynaşmadan ve beraberlikten bahsetmek mümkün olmayacaktır. İşte diyalogcular, misyonerler ve topyekûn İslam düşmanları bunun için Peygamberimizi ve Ehl-i Beyt'i devre dışı bırakmak istiyorlar. Çünkü biliyorlar ki, Peygamber'e ve Ehl-i Beyt'e olan sevgi ve muhabbetimiz dini ve milli bütünlüğümüzün temelidir. Tarih şahittir ki, Cenab-ı Hakk'ın Müslümanlar arasındaki birlik ve beraberliği tesis etmesi, Hz. Peygamber ve Ehl-i Beyt'e olan bağlılık vesilesiyle tecelli etmiştir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Hasan Aydın / diğer yazıları
- Gazi Mustafa Kemal farkı / 10.10.2023
- Sadece namaz Cennet’e götürür mü? / 06.10.2023
- Ücreti alınanın ecri olur mu? / 30.09.2023
- ‘Ne mutlu Türk’üm diyene’ ırkçılık mı? / 28.09.2023
- Peygamberimiz kavmini Allah'a şikâyet etti mi? / 22.09.2023
- Cami yaptırmak israf olur mu? / 18.09.2023
- Şikâyet yerine şükretmek / 15.09.2023
- Çoğunluk hak değildir / 11.09.2023
- İslâm'ın ilk emri oku! / 07.09.2023
- Cahillerden olma! / 04.09.2023
- Sadece namaz Cennet’e götürür mü? / 06.10.2023
- Ücreti alınanın ecri olur mu? / 30.09.2023
- ‘Ne mutlu Türk’üm diyene’ ırkçılık mı? / 28.09.2023
- Peygamberimiz kavmini Allah'a şikâyet etti mi? / 22.09.2023
- Cami yaptırmak israf olur mu? / 18.09.2023
- Şikâyet yerine şükretmek / 15.09.2023
- Çoğunluk hak değildir / 11.09.2023
- İslâm'ın ilk emri oku! / 07.09.2023
- Cahillerden olma! / 04.09.2023