Emevi zihniyeti Eyfel'den düştü

İmam Ali'ye (a.s), Emevi saltanatı döneminde (60 sene) Muaviye'nin emriyle hutbelerden hakaret edildi. Aynı zihniyet bin bir oyunlarla İmam Ali'yi, İmam Hasan'ı, İmam Hüseyin'i ve diğer hak imamları ya kiralık katillerle, ya da zehirleyerek şehit ettiler. Ehl-i Beyt sevenlerine her türlü zulmü reva gördüler, Müslümanlar arasına nifak ve bin bir bidat soktular. İşin garibi, Emeviler bu zulmü, katliamları, bidatleri din adına yaptıklarını iddia ediyor ve halkın büyük çoğunluğunu da inandırıyorlardı. Bu bidatlere ve saltanatlarını kollamak için ortaya sürdükleri söz ve fiillere ağzı laf yapan, şalvarlı, cübbeli, sakallı kişileri kullanarak "sünnet" adı veriyorlardı. Bu bidatler yüz yıllarca sürdü.   İşte o Emevi sünnetinin günümüzde temsilciliğini yapan şalvarlı, cübbeli, silsilesi İngilizlere dayanan tarikat sözcüleri, dinci medyanın kalemşorları veya diyanetten maaşlı din görevlileri, vatandaşın karşısına geçer, ayet, hadis okur. Menkıbeler sıralar. Vatandaşta bunlara ve bu zihniyetlerine sahip çıkar, "hazret" diye taltif eder. Bunlar, Muaviye'ye "hazret" der, denilmesini emreder. Vatandaş teslim olur. Allah'ın affı sonsuzdur, sakın Yezid'e bile lanet okumayın, derler. Vatandaş korkar, Yezid'i bile lanetleyemez.  Şimdi Paris'te bir patlama oldu. 8 yıl ve dört yıl önce Peygamber Efendimizin (sav) karikatürlerini çizen, kendince bir şeyler ima eden dergi ve çalışanları havaya uçtu. Bir başka havaya uçanda bahsettiğim Muaviye'nin sünnetine tabi olanlardı. Muaviye'ye, Yezid'e sahip çıkan bu zihniyet şimdi Peygamberimize sahip çıkmaya çalışıyor. "iyi oldu, demiyorum ama sen, Allah'ın Sevgilisine hakaret edersen Allah'ta senin belanı verir" mantığıyla yazılar yazıyorlar, vaazlar veriyorlar. Kerbela'ya, Sıffın'a yorum yapmayın, diyenler şimdi "Müslüman'ın terörle işi olmaz" diyorlar. (evet, olmaz da tarihin en büyük terör ve teröristleri Sıffın'daydı, Kerbela'daydı)  Bazıları da bomba eylemini gerçekleştirenler için gıyabi cenaze namazı kılıyor.Kısaca bu kişi ve anlayışlara diyorum ki; "Ahmak seni. Hz. Peygambere ve Ehl-i Beyt'ine zulmedenlere, Müslümanları katledenlere sahip çıkacaksın, laf söyletmeyeceksin sonrada Paris'teki olayı da imanla izah etmeye kalkacaksın. Allah senin kalbini de, gözünü de kör etmiş. Daha ne bela bekliyorsun ki!Bir başka dikkatimi çeken ise bu medya, yazar, çizer ve vaiz takımının tamamı iktidar partisinin yanında. Adeta din adına iktidarı "aklama" görevindeler. Terör almış başını, gelmiş ülke bütünlüğünü tehdit ediyor. Can, mal, namus güvenliği artık tehlikede? İslam itikadına rağmen icraat ve fikirler iktidar eliyle toplumu yayılıyor. Bunlar ne yapıyor? 6 yaşındaki çocuğa nikahtan, doğum kontrol hapından, tv dizilerinden, eski kocasından çocuk isteyenlerden, futbolcunun secdesinden bahsediyor, paparazzi yapıyorlar.Bu nasıl bir mantık, nasıl bir itikat diye düşünürken tarifi Başbakan Davutoğlu'ndan geldi; "? Paris'te Avrupalı olarak konuşuruz. Semerkand'da, Buhara'da Hoca Ahmet Yesevi'nin torunları olarak konuşuruz. Saraybosna'da, Üsküp'te evladı Fatihan olarak konuşuruz? Avrupa'ya mesajımız şuydu. Biz Avrupalıyız, Avrupalı olmaya devam edeceğiz. Avrupa'nın meselesi bizim meselemizdir. İslam Avrupa'ya dışarıdan gelmiş bir din değildir. Avrupa'nın asli dinidir. Biz de böyle bir dinin temsilcileriyiz."Ben, bulunduğu bölgeye göre şekil alan bir tek mahluk bilirdim. Demek ki, yanılmışım. Artı her inanca ve insana göre kendini dizayn eden kişi ve mantığı da, Yüce Allah (c.c) Bakara suresi 6 ve 20. Ayetler arasında açıkça anlatıyor.