Eleştiri çok alternatif yok

Batı dünyasında, özellikle 2008 krizinden sonra kapitalizme karşı eleştiriler arttı ve ağırlaştı. Dikkat çeken husus, bu eleştirileri kapitalistlerin, sağ siyasetçi ve sağ düşünürlerin yapmasıdır. Solcuların kapitalizmi eleştirmesini normal karşılayan Batılılar, söz konusu sağcılar olunca, şaşırıyor ve o sağcıları "sola kaymakla" suçluyorlar.Gerçekte ise sağcılar, yine yerindeler. Onlar, kapitalizmi genelde gelir eşitsizliği üzerinden eleştiriyorlar. Bunun nedeni gelir eşitsizliğinin korkutucu boyutlara varmasıdır. Bir başka deyişle, kapitalistler kapitalizmi korkularından eleştiriyor ve böylece yoksulların gönlünü kazanacaklarını zannediyorlar.Kapitalizmi eleştiren bu kişiler, onun temel ilkelerini eleştirmiyor. Eleştirilen, kapitalizmin uygulanması sonucu doğan aksaklıklardır. Teklifler o aksaklıkları biraz olsun gidermeye yöneliktir. Görülen o ki, kapitalizme karşı eleştiriler çok, ama ona alternatif olabilecek bir modelden söz eden yok.Alternatif ortaya koymadan yapılan eleştiriler, kapitalizmin zalim pençeleri arasında kıvranan aç insanların karnını doyurur mu? Eyleme dönüşmeyen söylemler, yoksullara bir fayda sağlar mı? Esas olan olumlu bir eylem ve bir alternatif sunmaktır.Alternatif konusunda Amy Cortese şöyle diyor: "Başka insaflı bir kapitalizm bile geçiş süreci için alternatif olabilir. Çünkü insanlık yeni alternatifler üretemediği takdirde, insafsız sömürü sadece emekle sınırlı kalmayıp, bireyin kendisine giderek daha çok yabancılaştığı sürüleşme dönemine gireceğiz." İşte tehlikeli olan budur ve dünya hızla bu yöne doğru sürüklenmektedir. Bunu gören David Karten şöyle demiştir: "Kapitalizm ruhumuza göz dikti ve etimizle beslenmektedir."Demokrasiyi her derdin devası kabul edenler, gelir eşitsizliğinin de demokrasi ile düzeltilebileceğini iddia ediyorlar. Ancak iddialarını ispatlayamıyorlar, yani gelir eşitsizliğini demokrasi ile çözmüş örnek bir demokratik ülke gösteremiyorlar. Gösteremezler, zira ABD dâhil, tüm demokratik ülkelerde gelir eşitsizliği yüksek düzeylerdedir ve her geçen gün daha da bozulmaktadır. Demokrasiyi çare diye ileri sürenlere, The Wall Street Journal yazarı Stephan Moore'nin şu sözünü hatırlatmak isteriz: "Demokrasi iki kurdun ve bir koyunun akşam yemeğinde ne yiyeceğine karar vermesidir."Nobel Ekonomi Ödülü sahibi Robert Lucas diyor ki: "Şu anda şimdiye kadar görülmemiş derecede korkunç bir gelir eşitsizliği olan bir dünyada yaşıyoruz." Lucas'ın tespiti doğru, fakat çözüm olarak üretimin arttırılmasını göstermesi yanlıştır. Çünkü üretimin artmasına rağmen, gelir eşitsizliği azalmamış, tam aksine o da artmıştır. Kapitalizmin en vahim sonucu olan gelir eşitsizliğine yönelik eleştiri kervanına ülkemizden de katılanlar çıkmaktadır. Bunlardan biri Koç Holding Yönetim Kurulu üyesi Ali Koç'tur. Ali Koç, Antalya'da düzenlenen B-20 zirvesinde şöyle dedi: "Eşitsizliği asgari düzeye indirmek için yapılacak çok fazla senaryo var. Paradigmalar değişmeli. Gelir eşitsizliğini ortadan kaldırmak için kapitalizmi ortadan kaldırmak gerekir." Ali Koç'un demek istediği şudur: Kapitalizm ortadan kalkmayacağına göre, dayanılmaz seviyeye varan gelir eşitsizliği değişik yöntemlerle asgariye çekilsin." Hâsılı, Ali Koç da Batılılar gibi, eleştiriyor, fakat alternatif "şudur" diyemiyor. O da çok iyi biliyor ki, sosyalizm ve kapitalizm ekonomik sorunlara çözüm getirememiştir, getiremez de. Onların dışında tek alternatif Milli Ekonomi Modeli'dir. Milli Ekonomi Modeli'nin tek alternatif olması, onun değerini ve önemini daha da artırmaktadır. Ne yazık ki, bu gerçek gizleniyor, ama ilânihaye gizlenemeyecektir.