Ekonomik işlevler bireyler, firmalar ve devlet arasında cereyan eder. O bakımdan, "ekonomi iyidir" demek için, bu üç kurumun da iyi durumda olması gerekir. Esasen iyiliğin, her üç kurumda da eşzamanlı olarak yaşaması gerekir. Sadece bir kurumun iyiliği de iyilik sayılmaz. Böyle bir iyilik olabilir, fakat bu, dengesizliğin ve çarpıklığın en bariz alâmetidir. Dahası, tek bir kurumun iyiliği, uzun süreli olmaz. Eninde sonunda o da bozulur. Çünkü ekonomide genel durum ve genel denge önemlidir.Peki hükümet, ekonominin değerlendirmesini, bu kurala göre mi yaparak "ekonomi iyidir" diyor? Maalesef hayır. Hükümetin iyi dediği olgu, borsanın yükselmesi, faizlerin düşmesi ve dövizin yerinde saymasıdır. Bu da, toplumun ancak yüzde 3'ünü ilgilendirmektedir. Borsa, faiz ve döviz üçlüsünde rakamlar, olduğundan çok daha fazla değişse, yani faiz ve döviz en alt seviyelere düşse, borsa alabildiğine yükselse, genel durumda bir rahatlama olur mu? İşsizlerimiz iş bulur mu? Halkın alım gücü artar mı? Kısacası reel ekonomi iyiye gider mi? Ne gezer. Bunların hiçbirisi olmaz. Hükümet, "faizler düştü" diyerek övünüyor, ama Türkiye, hâlâ dünyanın en yüksek faiz veren ülkesidir. Maastricht Kriterleri'ne göre, faiz oranı yüzde 5'i geçmemesi gerekiyor. Ülkemizde ise bu oran, gecelik yüzde 22.5'tir. Dövizin bol olması da, yüksek faiz uygulamasından kaynaklanmaktadır. Halbuki, "bir ülkenin parasının değerini, gerçekte o ülkenin ihraç mallarına olan talebin belirlemesi gerekirken, bugün serbest piyasa adı altında bu değer dünya çapında sermaye sahipleri tarafından belirlenmektedir" (Bkz. Prof. Dr. Haydar Baş, Milli Ekonomi Modeli, s.275). Türkiye, mal ve hizmet üretip ihraç ederek döviz kazansa ve bu yolla gelen dövizin bolluğundan, döviz kuru düşse, ne alâ. Aslında döviz kurunun, bu şekilde düşmesi gerekir. Bundan başka bir yöntemle döviz kurunu düşürmeye çalışmak, bir aldatmacadan ibarettir. Merhum İsmet İnönü'nün hükümetine, sunduğu bir raporda, Hollanda Merkez Bankası Meclis Başkanı Dr. Vissering, bu durumu şöyle anlatır: "Döviz kuruyla oynayarak, ülkenin ekonomik durumu değiştirilemez. Bu, bir odanın ısısının, aynı odadaki bir termometrenin üstüne sıcak bir havlu, ya da bir buz parçası koyarak değiştirilebileceğini düşünmeye benzer". Çok güzel bir benzetme. Gerçekten, hiçbir zaman döviz kurları, ülke ekonomisinin genel durumunu yansıtmaz.Hükümet, döviz kurunu düşük tutmak için, dünya fiyatlarının çok üstünde faiz vererek, ülkeye döviz çekiyor. Bu da, ithalatı artırıyor, ihracatı azaltıyor ve dolayısıyla her yıl döviz açığımızı büyütüyor. Döviz açığı, bir zaman sonra karşımıza borç ve faiz olarak çıkıyor. Bir başka deyişle, AKP hükümeti, IMF destekli "yüksek faiz-düşük kur" politikasını uyguladığı için borçlarımız sürekli artıyor. Öyle ki, AKP döneminde dış borç stoku yüzde 74.5 arttı. Rusya, Brezilya, Arjantin, Endonezya ve Güney Kore, IMF'ye olan borçlarını vadesinden önce ödeyip IMF'yi kapı dışarı ettiler. IMF ile çalışmayı sürdüren, hatırı sayılır tek ülke Türkiye kaldı. Bundan dolayı Ekonomist Dergisi IMF'yi, TMF (Türkiye Para Fonu) olarak isimlendirmektedir. Bu isimlendirme ve bu ekonomik program, Türkiye'ye hiç yakışmamaktadır. Zira, yalnız Türkiye'yi değil, dünyayı sanal ekonomiden reel ekonomiye geçirecek olan 'Milli Ekonomi Modeli'nin mimarı ülkemizdedir, aramızdadır. Bu modelle ekonomi, sömürü aracı olmaktan çıkar, herkesin zaruri ihtiyaçlarını karşılamasına imkân veren bir duruma gelir. Çünkü, "bireyler, kendi ihtiyaçlarından çok daha fazla bir değer oluşturma kabiliyetindedir. Ancak var olan ekonomi modelleri insanların kabiliyetlerini devreye koymak yerine, onları devre dışı bıraktığı için sınırsız kaynaklara rağmen insanlığın büyük bir kesimi yokluk içerisindedir" (A.g.e., s.38). Yokluk içerisinde kıvranan insanlar, ekonominin konusu değilmişçesine, borsa, faiz ve döviz gibi kâğıtlara bakılarak, iyilik nutukları atılmaktadır. Çok yanlış. Unutmayalım, ekonominin amacı, insanın refah ve mutluluğudur.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018