Ehl-i Beyt vücutta baş gibidir
Hz. Ebuzer’in Resûlullah’tan (s.a.a) rivayet etmiş olduğu şu hadis vardır: “Benim Ehl-i Beyt’imi vücutta baş ve başta göz mesabesinde bilin; başsız bir vücut hiçbir şey yapamaz ve gözü olmayan bir baş da yolu bulamaz”
14.05.2023 10:30:00
Hz. Peygamber (s.a.a)'in defalarca ashabına, "Aranızda iki ağır emanet bırakıyorum: Allah'ın Kitabı ve ıtretim olan Ehl-i Beyt'im.
Bunlar, kıyamet günü bana kavuşuncaya kadar birbirlerinden ayrılmazlar" buyurduğu mütevatiren sabittir. (Bu hadisin naklolunduğu yerler: Müsned-i Ahmed c.3, s.17, 14, 26, 59 ve c.4, s.366, c.5, s.181 ve 189; Yenabi-ul Mevedde Bombai bas. s.17, 18, 23, 247, 252; İs'af-ur Ragibin s.110; el-Fusul-ul Muhimme, İbn-i Sebbag, s.24; Kifayet- ut Talib, Genci Şafii, s.130; Yakubi c.2, s.92).
Ehl-i Sünnet kaynaklarında Resûlullah'ın (s.a.a) şöyle buyurduğu geçer: "Benim vasim ve halifelerim on iki kişidir, tıpkı İsrailoğulları'nın nakibleri gibi. Tamamı Kureyş'tendir." Bir diğer rivayette, "Haşimoğullarındandırlar" diye geçer. (Yenabi-ul Mevedde, s.18 ve 373; Buhari, Ahkam Bab. 5 ve Sahih-i Muslim c.6, s.2; el- Bidaye ve'n-Nihaye c.6, s.245; Müsned-i Ahmed ve c.5, s.86, 77, 89, 90, 92, 95, 97, 101, 106, 107, 108).
Resûlullah'ın (s.a.a) vasi ve halifelerinin on iki kişi olduğunu açıkça belirten hadisler meşhur ve menkul yolla çokça ulaşmıştır. Zamanın da ortaya koyduğu gibi Resûlullah'ın (s.a.a) kendisinden sonra halifeleri olarak buyurduğu on iki kişi onun ıtreti olan Ehl-i Beyt'indendirler. Bu hadisle kastedilenlerin hulefâ-i raşidin olarak bilinen halifeler olması mümkün değildir, çünkü hu- lefâ-i raşidinin sayısı on iki değildir. Bunların Emevî sultanları olabileceği de düşünülemez; çünkü evvela, Emevi sultanları sayıca on ikiden fazladır. İkincisi, işledikleri onca cinayet ve gayri İslami amellerden sonra onların Resûlullah'ın (s.a.a) halifeleri olarak tanımlanması mümkün değildir. Abbasiler de olamaz, çünkü Abbasi halifelerinin de sayısı on ikiden fazladır.
Hadisin maksadı vasi ve halifelerin Ehl-i Beyt imamları olduğu apaçık ortadadır. Çünkü sayıca da on iki olan Ehl-i Beyt imamlarının (a.s) her biri, kendi çağının iman, takva, bilgi ve basirette en ileri şahsiyetleriydiler.
Yukarıda zikri geçen hadislere ilaveten Mübahele Hadisi, Menzilet Hadisi gibi daha başka hadislerden de bahsedilebilir ki bunlar da çeşitli yerlerde Ehl-i Sünnet kaynaklarında mükerreren geçen hadislerdendir. İslam ümmetinin Ehl-i Beyt'in yolunu izlemesi gerektiğine dair yine birçok hadis mevcuttur. Sefine hadisi olarak bilinen, "Benim Ehl-i Beytim Nuh'un gemisine benzer; gemiye binen kurtulur, binmeyen boğulur, helak olur gider" meşhur hadis-i şerifi, İbn-i Seb- bağ'ın el- Fusul ul-Mühimme'sinde (s:10); Yenabi-ul Mevedde'nin 117 ve 258. sayfalarında, Nur-ul Ebsar'ın 114. sayfasında ve İs'âfur Rağıbîn"in 3. sayfasında geçer.
El-Fusulu'l-Mühimme'yle İs'afu'r-Rağıbîn'de Hz. Ebuzer'in Resûlullah'dan (s.a.a) rivayet etmiş olduğu şu hadis vardır: "Benim Ehl-i Beyt'imi vücutta baş ve başta göz mesabesinde bilin; başsız bir vücut hiçbir şey yapamaz ve gözü olmayan bir baş da yolu bulamaz." Yenabiu'l-Mevedde'nin 136, 142, 216, 190 ve 258. sayfalarıyla Fusul-ul Mühimme'nin 2. sayfası ve Kifayet-ut Tâlib'in 188. sayfasında Hz. Resul-ü Ekrem (s.a.a)'in şu hadis-i şerifi geçer: "Ali, Fâtıma, Hasan ve Hüseyin ile savaşana karşı savaşırım ben; bunlarla barışık olanlarla barışık olurum."
İbn-i Âsâkir'in Târihi c: 4, s:204'te, Yenabiu'l-Mevedde s:245, 247 ve 87'de Ebu Said-i Hudrî'den naklen, yine Yenabi'ul Mevedde s:7, 87, 138, 188, 190, 243 ve 400'de İmam Hasan (a.s) ile Said bin Ebu Vak- kas'tan naklen, Nur'ul Ebsâr, s. 3 ile İbn-i Asâkir, c.4, s:204 ve c.5, s.204 ve Kifayet-ut Talib, s:12 ve 228'le, Sahih-i Müslim, c:7, s.130, Ayşe ile Ümmü Seleme'den naklen ve Yenabi'ul Mevedde, s:190, 87'de Vâsıla b. El-Askâ'dan naklen ve yine s:190'da El-Hamra'dan Muakkal bin Yesâ'dan naklen; Nur'ul Ebsâr, s:112'de Enes bin Mâlik'den; Yenabi'ul Mevedde, s:190'la, s:87'le Kifaye't-ut Talib, s:32, ve 227'de Amr-u bin Ebiy Seleme'den naklen; Mukatil-ut Talibin, s:33'te Tathir ayetinin Ehl-i Beyt (a.s) için inmiş olduğu geçer.
Yenabi-ul Mevedde, Fusul'ul Mühimme, Nur'ul Ebsâr, İs'âf, ur Râğibiyn, İbn-i Hacer'in Sevâik'i, Ferâid-us Sımtayn ve Hasâis-i Nesâî vb. kaynaklar bu rivayetlerle doludur. Bütün bu hadis ve rivayetler Resûlullah'ın (s.a.a) mutahhar Ehl-i Beyt'inin ümmetin imamları, liderleri, öncüleri ve başları olduklarını göstermektedir.
Bunlar, kıyamet günü bana kavuşuncaya kadar birbirlerinden ayrılmazlar" buyurduğu mütevatiren sabittir. (Bu hadisin naklolunduğu yerler: Müsned-i Ahmed c.3, s.17, 14, 26, 59 ve c.4, s.366, c.5, s.181 ve 189; Yenabi-ul Mevedde Bombai bas. s.17, 18, 23, 247, 252; İs'af-ur Ragibin s.110; el-Fusul-ul Muhimme, İbn-i Sebbag, s.24; Kifayet- ut Talib, Genci Şafii, s.130; Yakubi c.2, s.92).
Ehl-i Sünnet kaynaklarında Resûlullah'ın (s.a.a) şöyle buyurduğu geçer: "Benim vasim ve halifelerim on iki kişidir, tıpkı İsrailoğulları'nın nakibleri gibi. Tamamı Kureyş'tendir." Bir diğer rivayette, "Haşimoğullarındandırlar" diye geçer. (Yenabi-ul Mevedde, s.18 ve 373; Buhari, Ahkam Bab. 5 ve Sahih-i Muslim c.6, s.2; el- Bidaye ve'n-Nihaye c.6, s.245; Müsned-i Ahmed ve c.5, s.86, 77, 89, 90, 92, 95, 97, 101, 106, 107, 108).
Resûlullah'ın (s.a.a) vasi ve halifelerinin on iki kişi olduğunu açıkça belirten hadisler meşhur ve menkul yolla çokça ulaşmıştır. Zamanın da ortaya koyduğu gibi Resûlullah'ın (s.a.a) kendisinden sonra halifeleri olarak buyurduğu on iki kişi onun ıtreti olan Ehl-i Beyt'indendirler. Bu hadisle kastedilenlerin hulefâ-i raşidin olarak bilinen halifeler olması mümkün değildir, çünkü hu- lefâ-i raşidinin sayısı on iki değildir. Bunların Emevî sultanları olabileceği de düşünülemez; çünkü evvela, Emevi sultanları sayıca on ikiden fazladır. İkincisi, işledikleri onca cinayet ve gayri İslami amellerden sonra onların Resûlullah'ın (s.a.a) halifeleri olarak tanımlanması mümkün değildir. Abbasiler de olamaz, çünkü Abbasi halifelerinin de sayısı on ikiden fazladır.
Hadisin maksadı vasi ve halifelerin Ehl-i Beyt imamları olduğu apaçık ortadadır. Çünkü sayıca da on iki olan Ehl-i Beyt imamlarının (a.s) her biri, kendi çağının iman, takva, bilgi ve basirette en ileri şahsiyetleriydiler.
Yukarıda zikri geçen hadislere ilaveten Mübahele Hadisi, Menzilet Hadisi gibi daha başka hadislerden de bahsedilebilir ki bunlar da çeşitli yerlerde Ehl-i Sünnet kaynaklarında mükerreren geçen hadislerdendir. İslam ümmetinin Ehl-i Beyt'in yolunu izlemesi gerektiğine dair yine birçok hadis mevcuttur. Sefine hadisi olarak bilinen, "Benim Ehl-i Beytim Nuh'un gemisine benzer; gemiye binen kurtulur, binmeyen boğulur, helak olur gider" meşhur hadis-i şerifi, İbn-i Seb- bağ'ın el- Fusul ul-Mühimme'sinde (s:10); Yenabi-ul Mevedde'nin 117 ve 258. sayfalarında, Nur-ul Ebsar'ın 114. sayfasında ve İs'âfur Rağıbîn"in 3. sayfasında geçer.
El-Fusulu'l-Mühimme'yle İs'afu'r-Rağıbîn'de Hz. Ebuzer'in Resûlullah'dan (s.a.a) rivayet etmiş olduğu şu hadis vardır: "Benim Ehl-i Beyt'imi vücutta baş ve başta göz mesabesinde bilin; başsız bir vücut hiçbir şey yapamaz ve gözü olmayan bir baş da yolu bulamaz." Yenabiu'l-Mevedde'nin 136, 142, 216, 190 ve 258. sayfalarıyla Fusul-ul Mühimme'nin 2. sayfası ve Kifayet-ut Tâlib'in 188. sayfasında Hz. Resul-ü Ekrem (s.a.a)'in şu hadis-i şerifi geçer: "Ali, Fâtıma, Hasan ve Hüseyin ile savaşana karşı savaşırım ben; bunlarla barışık olanlarla barışık olurum."
İbn-i Âsâkir'in Târihi c: 4, s:204'te, Yenabiu'l-Mevedde s:245, 247 ve 87'de Ebu Said-i Hudrî'den naklen, yine Yenabi'ul Mevedde s:7, 87, 138, 188, 190, 243 ve 400'de İmam Hasan (a.s) ile Said bin Ebu Vak- kas'tan naklen, Nur'ul Ebsâr, s. 3 ile İbn-i Asâkir, c.4, s:204 ve c.5, s.204 ve Kifayet-ut Talib, s:12 ve 228'le, Sahih-i Müslim, c:7, s.130, Ayşe ile Ümmü Seleme'den naklen ve Yenabi'ul Mevedde, s:190, 87'de Vâsıla b. El-Askâ'dan naklen ve yine s:190'da El-Hamra'dan Muakkal bin Yesâ'dan naklen; Nur'ul Ebsâr, s:112'de Enes bin Mâlik'den; Yenabi'ul Mevedde, s:190'la, s:87'le Kifaye't-ut Talib, s:32, ve 227'de Amr-u bin Ebiy Seleme'den naklen; Mukatil-ut Talibin, s:33'te Tathir ayetinin Ehl-i Beyt (a.s) için inmiş olduğu geçer.
Yenabi-ul Mevedde, Fusul'ul Mühimme, Nur'ul Ebsâr, İs'âf, ur Râğibiyn, İbn-i Hacer'in Sevâik'i, Ferâid-us Sımtayn ve Hasâis-i Nesâî vb. kaynaklar bu rivayetlerle doludur. Bütün bu hadis ve rivayetler Resûlullah'ın (s.a.a) mutahhar Ehl-i Beyt'inin ümmetin imamları, liderleri, öncüleri ve başları olduklarını göstermektedir.