Ehl-i Beyt ve Hz. Hüseyin (a.s.)
Yıldızlar, yeryüzü halkını boğulmaktan kurtaran güvencelerdir. Ehl-i Beyt’im ise yeryüzü halkını ihtilaflardan koruyan güvencelerdir
19.02.2022 23:50:00
"Yıldızlar, yeryüzü halkını boğulmaktan kurtaran güvencelerdir. Ehl-i Beyt'im ise yeryüzü halkını ihtilaflardan koruyan güvencelerdir."
Onlar (Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin) kıyamet gününe kadar Kur'an'dan ayrılmayan Ehl-i Beyt'tendirler. Ümmet, Kur'an'a ve Ehl-i Beyt'e sarıldıkça şaşırmaz."
"Resulüllah (s.a.v.) şöyle buyurdu: Yıldızlar gök ehline emanettir. Ehl-i Beyt'im ise ümmetime emanettir."
"Resulüllah (s.a.v.) buyurdu ki: En hayırlınız, Benden sonra Ehl-i Beyt'ime hayırlı olandır."
Son olarak, Ehl-i Beyt'in ilim ve insanları irşad konusunda her Müslümandan daha ileri ve üstün olduğunu hatırlatan bir hadis verelim:
İbn Hacer "Savaik" adlı eserinin 135. sayfasında Hz. Peygamber (s.a.v.)'den şu hadisi nakletmektedir: "Kur'an ve Ehl-i Beyt'ten ne ileriye geçin ne de geriye kalın; yoksa helak olursunuz ve onlara bir şey öğretmeye de kalkışmayın. Çünkü onlar, sizden daha âlimdirler."
Ebu'l-Carud şöyle rivayet etmiştir:
"Ali bin Hüseyin (a.s.) (Zeyn'ül Abidin) dedi ki: İnsanlar neden bizden öç alıyorlar? Allah'a yemin ederim ki, bizler nübüvvet ağacı, rahmet evi, ilim madeni ve meleklerin uğrak yerleriyiz."
İmam Hüseyin'in Resulüllah'a (s.a.v.) olan benzerliği
Hz. Ali (a.s.) der ki: "Hasan, Resulüllah (s.a.v.)'e göğsünden başına kadar olan kısmında, Hüseyin de bundan aşağı olan kısmında çok benzerdi."
"Hüseyin b. Ali başında imame (sarık) olduğu halde içeri girdi. Birden, Hz. Peygamberin (s.a.v.) dirildiğini sandım."
Enes bin Mâlik şöyle der: "Onların (Ehl-i Beyt'in) Resulüllah (s.a.v.)'e en çok benzeyeni oydu"
Abdullah el-Alayilî şöyle der: "Hüseyin (a.s.)'la ilgili haberlerde şu hususlara yer verilir: O yüce Dedesinin şemailini yansıtan bir görünüşe sahipti. Dedesi onun suretinde zuhur etmişti sanki…"
"Hz. Hüseyin (a.s.) yüz ve davranışları bakımından halkın Resulüllah (s.a.v.)'e en çok benzeyeni idi. Karanlık gecelerde onun mübarek alnından nur yükselir ve halk onu o nur vesilesi ile tanırdı."
Nurlu çehre
Sehl Saidi'den şöyle rivayet edilmiştir: "Ben, Şam şehrinde, İmam Hüseyin (a.s.)'ın mübarek başını şu vasıflarla gördüm:
O mukaddes baştan nur yayılıyordu, sakalları yuvarlak, kılları siyah, beyaz ve rastık ile boyanmıştı. Mübarek gözleri siyah, kaşları ve burnu ise çekikti."
Allame Meclisi'nden şöyle bir rivayet vardır: "İmam Hüseyin (a.s.), karanlık bir yerde oturduğunda, halk alnındaki ve boynundaki nur vasıtası ile ona doğru giderlerdi. Zira Peygamber-i Ekrem (s.a.v.) defalarca onun alnını, boynunu ve boğazını öpmüştü" (Prof. Dr. Haydar Baş, İmam Hüseyin eserinden) H: Akın Aydın
Onlar (Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin) kıyamet gününe kadar Kur'an'dan ayrılmayan Ehl-i Beyt'tendirler. Ümmet, Kur'an'a ve Ehl-i Beyt'e sarıldıkça şaşırmaz."
"Resulüllah (s.a.v.) şöyle buyurdu: Yıldızlar gök ehline emanettir. Ehl-i Beyt'im ise ümmetime emanettir."
"Resulüllah (s.a.v.) buyurdu ki: En hayırlınız, Benden sonra Ehl-i Beyt'ime hayırlı olandır."
Son olarak, Ehl-i Beyt'in ilim ve insanları irşad konusunda her Müslümandan daha ileri ve üstün olduğunu hatırlatan bir hadis verelim:
İbn Hacer "Savaik" adlı eserinin 135. sayfasında Hz. Peygamber (s.a.v.)'den şu hadisi nakletmektedir: "Kur'an ve Ehl-i Beyt'ten ne ileriye geçin ne de geriye kalın; yoksa helak olursunuz ve onlara bir şey öğretmeye de kalkışmayın. Çünkü onlar, sizden daha âlimdirler."
Ebu'l-Carud şöyle rivayet etmiştir:
"Ali bin Hüseyin (a.s.) (Zeyn'ül Abidin) dedi ki: İnsanlar neden bizden öç alıyorlar? Allah'a yemin ederim ki, bizler nübüvvet ağacı, rahmet evi, ilim madeni ve meleklerin uğrak yerleriyiz."
İmam Hüseyin'in Resulüllah'a (s.a.v.) olan benzerliği
Hz. Ali (a.s.) der ki: "Hasan, Resulüllah (s.a.v.)'e göğsünden başına kadar olan kısmında, Hüseyin de bundan aşağı olan kısmında çok benzerdi."
"Hüseyin b. Ali başında imame (sarık) olduğu halde içeri girdi. Birden, Hz. Peygamberin (s.a.v.) dirildiğini sandım."
Enes bin Mâlik şöyle der: "Onların (Ehl-i Beyt'in) Resulüllah (s.a.v.)'e en çok benzeyeni oydu"
Abdullah el-Alayilî şöyle der: "Hüseyin (a.s.)'la ilgili haberlerde şu hususlara yer verilir: O yüce Dedesinin şemailini yansıtan bir görünüşe sahipti. Dedesi onun suretinde zuhur etmişti sanki…"
"Hz. Hüseyin (a.s.) yüz ve davranışları bakımından halkın Resulüllah (s.a.v.)'e en çok benzeyeni idi. Karanlık gecelerde onun mübarek alnından nur yükselir ve halk onu o nur vesilesi ile tanırdı."
Nurlu çehre
Sehl Saidi'den şöyle rivayet edilmiştir: "Ben, Şam şehrinde, İmam Hüseyin (a.s.)'ın mübarek başını şu vasıflarla gördüm:
O mukaddes baştan nur yayılıyordu, sakalları yuvarlak, kılları siyah, beyaz ve rastık ile boyanmıştı. Mübarek gözleri siyah, kaşları ve burnu ise çekikti."
Allame Meclisi'nden şöyle bir rivayet vardır: "İmam Hüseyin (a.s.), karanlık bir yerde oturduğunda, halk alnındaki ve boynundaki nur vasıtası ile ona doğru giderlerdi. Zira Peygamber-i Ekrem (s.a.v.) defalarca onun alnını, boynunu ve boğazını öpmüştü" (Prof. Dr. Haydar Baş, İmam Hüseyin eserinden) H: Akın Aydın