Ehl-i Beyt açılımı barışın anahtarı
İcmal Gençlik Derneği'nin düzenlediği seminerde Ortadoğu'daki gelişmeler hakkında konuşan İlhan Gültekin, Ortadoğu'da barışın ancak, Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in Ehl-i Beyt açılımı ile sağlanabileceğini söyledi.
20.10.2017 00:00:00
İcmal Gençlik Derneği Ankara Şubesi haftalık semir programlarına devam ediyor. Seminere, konuşmacı olarak katılan uluslararası ilişkiler uzmanı İlhan Gültekin, son zamanların önemli gündemi olan Ortadoğu coğrafyası ve Ortadoğu coğrafyasında yaşanan gelişmeler hakkında gençleri bilgilendirdi.
Ortadoğu coğrafyasındaki ülkelerin tarihi hakkında bilgi veren Gültekin, "Ortadoğu, insanlık tarihinin başlangıcından beri çok önemli olayların cereyan ettiği bir bölge olmuştur. Kıyamete kadar da böyle devam edecek desek yanlış söylemiş olmayız.
Günümüzde de özellikle ülkemiz açısından bu bölgede çok önemli gelişmelere şahitlik ediyoruz. Maalesef bu gelişmeler ülkemiz açısından hiç de iç açıcı değil. Ülkemiz başta olmak üzere Müslüman ülkeler üzerinde emelleri olan güçler faaliyetlerini artırarak devam ettirmekteler. Bu faaliyetler çok uzun zamandır devam etse de çok geçmişe gitmeden yakın tarihimize bakarak geleceğe ışık tutabiliriz.
Hatırlarsınız doksanlı yıllarda Irak-İran Savaşı ve Körfez Harekâtı ile başlayan ve günümüze kadar devam eden süreçte Müslüman ülkeler arasında çatışmalar, savaşlar, kan ve gözyaşı hiç dinmedi. Dün yaşanan olayların aynısı şu an kendi ülkemiz coğrafyasında yaşanıyor. Haçlı zihniyetinin kışkırtmalarıyla dün nasıl Irak-İran-Kuveyt birbirleriyle savaştırıldıysa, şu anda Müslüman devletler birbirleriyle savaştırılıyor. Ülkemiz açısından bakarsak dün dost olduğumuz ülkelerle bugün düşman olmuş, onlarla savaşır hale gelmiş noktadayız." dedi.
'Ektiğimizi biçiyoruz'
Türk askerinin İdlib'e girmesi konusunda kendisine sorulan soruya cevap veren Gültekin şunları söyledi: "İdlib hiçbir ordunun girmek istemeyeceği bir bölge. İdlib, tabiri caizse ipini koparanların, her türlü terörist grupların cirit attığı bir yer. Bordo bereli de olsa, yüksek askeri eğitim almış da olsa Türk askeri bölgede çok dikkat etmeli. Çünkü at izinin it izine karıştığı, kimin hangi gruptan olduğunun, kimin ne adına çatıştığının belli olmadığı bir yerden bahsediyoruz. Ülkemizi o bölgeden gelecek tehditlere karşı korumak adına harekât düzenliyoruz denilebilir. Bunda haklı da olunabilir ancak bizler niye böyle bir harekât yapmak zorunda kaldık sorusunu kendimize sormalıyız?
Bu sorunun cevabı aslında çok basit. Ektiğimizi biçiyoruz. Bir söz vardır "Akıllı insanlar başkalarının hatalarından, aptallar kendi hatalarından ders alırlar." Bizler geçmişe bakarak ders çıkarmış olsaydık bu noktada olmayacaktık. Doksanlı yıllarda körfezde yaşanan olayları iyi okusaydık, batı destekli hiçbir harekâtın mutluluk getirmediğini görseydik çok farklı bir Ortadoğu görüyor olabilirdik."
Ortadoğu'da barış nasıl sağlanır?
Ortadoğu'da barışın nasıl sağlanacağı ve çözüm konusunda kendisine sorulan başka bir soruya da Gültekin şöyle cevap verdi: "Savaşan ülkelere baktığımızda hepsi Müslüman ülkeler. Bu tablo çok vahim bir tablo. Aynı dine mensup, aynı manevi değerlere sahip ülkeler arasında barış aslında çok basit. Eğer Peygamberimizin "Müslüman Müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez ve onu zalime teslim etmez.
Kim kardeşinin yardımında bulunursa Allah (c.c) da ona yardım eder. Kim bir Müslümanın sıkıntısını giderirse Allah (c.c) da onun kıyamet günündeki sıkıntılarından birini giderir. Kim bir Müslümanın ayıbını örterse Allah (c.c) da kıyamet gününde onun ayıplarını örter." hadisinde belirttiği gibi hareket edilirse çözüm çok basit. Bizler çevremizdeki ülkelerle Şii'dir, Sünni'dir, odur budur şeklinde ayrıma gitmeden kardeş olabilirsek her şey düzelecektir.
Yeri gelmişken belirtmekte fayda görüyorum. Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in Ehl-i Beyt çatısı altında tüm İslam âlemi birleşmelidir sözleri ve Ehl-i Beyt açılımı barışın nasıl sağlanacağının anahtarıdır."
HAYDAR YILDIZ ? SELİM AYANOĞLU / ANKARA
Ortadoğu coğrafyasındaki ülkelerin tarihi hakkında bilgi veren Gültekin, "Ortadoğu, insanlık tarihinin başlangıcından beri çok önemli olayların cereyan ettiği bir bölge olmuştur. Kıyamete kadar da böyle devam edecek desek yanlış söylemiş olmayız.
Günümüzde de özellikle ülkemiz açısından bu bölgede çok önemli gelişmelere şahitlik ediyoruz. Maalesef bu gelişmeler ülkemiz açısından hiç de iç açıcı değil. Ülkemiz başta olmak üzere Müslüman ülkeler üzerinde emelleri olan güçler faaliyetlerini artırarak devam ettirmekteler. Bu faaliyetler çok uzun zamandır devam etse de çok geçmişe gitmeden yakın tarihimize bakarak geleceğe ışık tutabiliriz.
Hatırlarsınız doksanlı yıllarda Irak-İran Savaşı ve Körfez Harekâtı ile başlayan ve günümüze kadar devam eden süreçte Müslüman ülkeler arasında çatışmalar, savaşlar, kan ve gözyaşı hiç dinmedi. Dün yaşanan olayların aynısı şu an kendi ülkemiz coğrafyasında yaşanıyor. Haçlı zihniyetinin kışkırtmalarıyla dün nasıl Irak-İran-Kuveyt birbirleriyle savaştırıldıysa, şu anda Müslüman devletler birbirleriyle savaştırılıyor. Ülkemiz açısından bakarsak dün dost olduğumuz ülkelerle bugün düşman olmuş, onlarla savaşır hale gelmiş noktadayız." dedi.
'Ektiğimizi biçiyoruz'
Türk askerinin İdlib'e girmesi konusunda kendisine sorulan soruya cevap veren Gültekin şunları söyledi: "İdlib hiçbir ordunun girmek istemeyeceği bir bölge. İdlib, tabiri caizse ipini koparanların, her türlü terörist grupların cirit attığı bir yer. Bordo bereli de olsa, yüksek askeri eğitim almış da olsa Türk askeri bölgede çok dikkat etmeli. Çünkü at izinin it izine karıştığı, kimin hangi gruptan olduğunun, kimin ne adına çatıştığının belli olmadığı bir yerden bahsediyoruz. Ülkemizi o bölgeden gelecek tehditlere karşı korumak adına harekât düzenliyoruz denilebilir. Bunda haklı da olunabilir ancak bizler niye böyle bir harekât yapmak zorunda kaldık sorusunu kendimize sormalıyız?
Bu sorunun cevabı aslında çok basit. Ektiğimizi biçiyoruz. Bir söz vardır "Akıllı insanlar başkalarının hatalarından, aptallar kendi hatalarından ders alırlar." Bizler geçmişe bakarak ders çıkarmış olsaydık bu noktada olmayacaktık. Doksanlı yıllarda körfezde yaşanan olayları iyi okusaydık, batı destekli hiçbir harekâtın mutluluk getirmediğini görseydik çok farklı bir Ortadoğu görüyor olabilirdik."
Ortadoğu'da barış nasıl sağlanır?
Ortadoğu'da barışın nasıl sağlanacağı ve çözüm konusunda kendisine sorulan başka bir soruya da Gültekin şöyle cevap verdi: "Savaşan ülkelere baktığımızda hepsi Müslüman ülkeler. Bu tablo çok vahim bir tablo. Aynı dine mensup, aynı manevi değerlere sahip ülkeler arasında barış aslında çok basit. Eğer Peygamberimizin "Müslüman Müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez ve onu zalime teslim etmez.
Kim kardeşinin yardımında bulunursa Allah (c.c) da ona yardım eder. Kim bir Müslümanın sıkıntısını giderirse Allah (c.c) da onun kıyamet günündeki sıkıntılarından birini giderir. Kim bir Müslümanın ayıbını örterse Allah (c.c) da kıyamet gününde onun ayıplarını örter." hadisinde belirttiği gibi hareket edilirse çözüm çok basit. Bizler çevremizdeki ülkelerle Şii'dir, Sünni'dir, odur budur şeklinde ayrıma gitmeden kardeş olabilirsek her şey düzelecektir.
Yeri gelmişken belirtmekte fayda görüyorum. Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in Ehl-i Beyt çatısı altında tüm İslam âlemi birleşmelidir sözleri ve Ehl-i Beyt açılımı barışın nasıl sağlanacağının anahtarıdır."
HAYDAR YILDIZ ? SELİM AYANOĞLU / ANKARA
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.