Eğitim her şeyin başı? İşin, aşın, amacın, yaşamın, İslam'ın, ölümün, hesabın evet hepsinin başı eğitim, pek tabi ki sonu da eğitim.
Eğitim, matematiği iyi öğrenmek mi, edebiyatta iyi şiirler ezberlemek etkili hitabete sahip olabilmek mi? Eğitim, karmaşık zor problemleri çözebilmek, denklemleri yapabilmek mi?
Eğitim, bir şeyleri dikta etmek, ödevlerle bir şeyleri ezberletmek değildir. Eğitimin olmazsa olmazı eğitimcidir. Öğretici, öğretmen olmak, bir şeyleri okutan okutman değil, eğiten eğitici olmak gerekir.
Üniversitelerde okutman vardır, eğitici profesörün yokluğunda kitaptan okuma ve öğretim yaptırır, ama o dersle alakalı eğitici bilgiyi verebilecek profesördür.
Bir inşaat mühendisinin öğreniminin yanında aldığı mesleki eğitim seviyesi, onun yaptığı, ortaya koyduğu eserlerle anlaşılır.
Eğitebilmek kabiliyettir. Eğitimci olmak, o taze beyinleri kabiliyetlerine göre sınıflandırabilmek hangi taştan, hangi madenden, hangi eşyanın yapılacağını, ne elde edileceğini bilmek, zor bir iştir.
Evet, bu toplumu eğitmeye çalışanlar, toplumun eğilimlerini yönlerini bilselerdi, kendilerini boşuna yormamış, hem de toplumumuzun bu kadar yıllarını boşa geçirtmemiş olurlardı.
Eğitmek, eğitici olmak elinin altındaki taşın alabileceği deseni iyi görebilmektir. Taşıyacağı yükü, ağırlığı iyi hesap edebilmektir.
Dünyamızda ilimi, bilimi bizlere öğretecek çok sayıda öğretici okutman bulunduğu halde ilim ve bilimi insanlığın refahı için yönlendirecek eğitmenlerden mahrum olduğumuz için bugün ilim ve bilimle insanlar birbirlerine maalesef en kara günlerini yaşatmaktadır.
Gelmiş geçmiş insanların en iyi eğiticisi kuşkusuz ki, İslamiyet'in Peygamberi, Hz. Muhammed (s.a.a.)'dir. Kendisinin de yaşadığı mescitte, kendisinin yakın arkadaşları olan suffa ashabını eğitmiş, onlarla İslamiyet'in yayılmasını kolaylaştırmıştır.
Suffa ashabının en önlerinde yer alan Selman Farisi, Ebu Zer Gıfari, Ammar b. Yasir, Ubeyd bin kab, Huzeyfetül Yemâni, Ebu Eyyübel Ensari, gibi isimler daha sonra, İmam Ali (a.s.)'ın şiasından olmuşlardır.
Eğer eğitimden maksat yalnız namazın farzlarını öğrenmek olsa idi namazı birkaç günde öğrenen herkesin bu ibadeti eda etmesi gerekir, eda edenlerin de gerektiği gibi günahlardan uzak durması icap ederdi. Namazı ve İslam'ı, bizlere hal ile öğretecek, bizleri İslam ile eğitecek gerçek eğitmenlere ihtiyacımız vardır. Ahmet Yeseviler, Hacı Bektaşlar, Mevlanalar böyle eğitimcilerdi.
Beklenen mutlu topluluklar ve mutlu günler ancak tam yetkili eğitimciler ve onların eğittikleri mutlu ve umutlu topluluklar ile gelecektir.
Eğitim, matematiği iyi öğrenmek mi, edebiyatta iyi şiirler ezberlemek etkili hitabete sahip olabilmek mi? Eğitim, karmaşık zor problemleri çözebilmek, denklemleri yapabilmek mi?
Eğitim, bir şeyleri dikta etmek, ödevlerle bir şeyleri ezberletmek değildir. Eğitimin olmazsa olmazı eğitimcidir. Öğretici, öğretmen olmak, bir şeyleri okutan okutman değil, eğiten eğitici olmak gerekir.
Üniversitelerde okutman vardır, eğitici profesörün yokluğunda kitaptan okuma ve öğretim yaptırır, ama o dersle alakalı eğitici bilgiyi verebilecek profesördür.
Bir inşaat mühendisinin öğreniminin yanında aldığı mesleki eğitim seviyesi, onun yaptığı, ortaya koyduğu eserlerle anlaşılır.
Eğitebilmek kabiliyettir. Eğitimci olmak, o taze beyinleri kabiliyetlerine göre sınıflandırabilmek hangi taştan, hangi madenden, hangi eşyanın yapılacağını, ne elde edileceğini bilmek, zor bir iştir.
Evet, bu toplumu eğitmeye çalışanlar, toplumun eğilimlerini yönlerini bilselerdi, kendilerini boşuna yormamış, hem de toplumumuzun bu kadar yıllarını boşa geçirtmemiş olurlardı.
Eğitmek, eğitici olmak elinin altındaki taşın alabileceği deseni iyi görebilmektir. Taşıyacağı yükü, ağırlığı iyi hesap edebilmektir.
Dünyamızda ilimi, bilimi bizlere öğretecek çok sayıda öğretici okutman bulunduğu halde ilim ve bilimi insanlığın refahı için yönlendirecek eğitmenlerden mahrum olduğumuz için bugün ilim ve bilimle insanlar birbirlerine maalesef en kara günlerini yaşatmaktadır.
Gelmiş geçmiş insanların en iyi eğiticisi kuşkusuz ki, İslamiyet'in Peygamberi, Hz. Muhammed (s.a.a.)'dir. Kendisinin de yaşadığı mescitte, kendisinin yakın arkadaşları olan suffa ashabını eğitmiş, onlarla İslamiyet'in yayılmasını kolaylaştırmıştır.
Suffa ashabının en önlerinde yer alan Selman Farisi, Ebu Zer Gıfari, Ammar b. Yasir, Ubeyd bin kab, Huzeyfetül Yemâni, Ebu Eyyübel Ensari, gibi isimler daha sonra, İmam Ali (a.s.)'ın şiasından olmuşlardır.
Eğer eğitimden maksat yalnız namazın farzlarını öğrenmek olsa idi namazı birkaç günde öğrenen herkesin bu ibadeti eda etmesi gerekir, eda edenlerin de gerektiği gibi günahlardan uzak durması icap ederdi. Namazı ve İslam'ı, bizlere hal ile öğretecek, bizleri İslam ile eğitecek gerçek eğitmenlere ihtiyacımız vardır. Ahmet Yeseviler, Hacı Bektaşlar, Mevlanalar böyle eğitimcilerdi.
Beklenen mutlu topluluklar ve mutlu günler ancak tam yetkili eğitimciler ve onların eğittikleri mutlu ve umutlu topluluklar ile gelecektir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Ali Nezir / diğer yazıları
- Maarif yüzyılı! / 13.01.2025
- Denizcilik İşletmeleri / 27.12.2024
- Savaşların kazananları! / 06.12.2024
- Ortadoğu’da gözü olanlar! / 25.10.2024
- Şam’ın ve Halep’in limanı Beyrut’tur! / 18.10.2024
- Kahire’deki Türk şehitliği! / 20.09.2024
- Kavimler göçü veya sığınmacılar! / 17.08.2024
- Avrupalıların keşif dediği ‘sömürü’! / 09.08.2024
- Top oynayan çocuklara atılan füze / 30.07.2024
- Kerbela! / 16.07.2024
- Denizcilik İşletmeleri / 27.12.2024
- Savaşların kazananları! / 06.12.2024
- Ortadoğu’da gözü olanlar! / 25.10.2024
- Şam’ın ve Halep’in limanı Beyrut’tur! / 18.10.2024
- Kahire’deki Türk şehitliği! / 20.09.2024
- Kavimler göçü veya sığınmacılar! / 17.08.2024
- Avrupalıların keşif dediği ‘sömürü’! / 09.08.2024
- Top oynayan çocuklara atılan füze / 30.07.2024
- Kerbela! / 16.07.2024