Mazur görülsün
Abdülhak Hamit, ailesinin en yaşlı akrabası olan Ahmet Vefik Paşa'yı ara sıra ziyarete gidermiş. Bir gün misafirlerle birlikte odada bulundukları sırada, Paşa sancılandığını söyler ve "mazur görülmesini" ister. Misafirlerin tamamı odayı terk edip giderler. Paşa'nın hastalığından şüphelenen Abdülhak Hamit, odanın anahtar deliğinden içeriye bakınca Ahmet Vefik Paşa'yı memnun, kerevetteki şilte üstünde neşesinden güldüğünü ve ellerini havada şaklatarak oynadığını görür.
Sahiden zırva
Ahmet Vefik Paşa, Evkaf Nazırı iken bir imareti teftiş eder. Bir aşçının ateşte kaynayan kocaman bir kazanı kepçe ile karıştırdığını görür. Yaklaşır ve kaynayan şeyin ne olduğunu sorar. Aşçı, "Zırva efendim" karşılığını verir. Paşa kepçenin kenarından parmağına akan bir damlayı ağzına alınca tamamen tatsız tuzsuz bir yemek olduğunu anlar ve "Hakikaten zırva imiş. Sakın bir daha zırva pişirmeyin, aşure pişirin" emrini verir.
Hayali isim
Ahmet Vefik Paşa, Evliya Çelebi gibi mübalağayı severmiş. Suphi Paşa, her görüşmesinde bazı alimlerden ve eserlerinden bahsedince Vefik Paşa'nın da hiç duyulmamış müellifleri ve kitaplarını andığını görür. Suphi Paşa bir gün bir başka arkadaşıyla anlaşır ve Vefik Paşa'yı ziyarete giderler. İkisi tamamen uydurma bir kaç şahsiyetten ve kitaplarından bahsedince Ahmet Vefik Paşa da bu şahsiyetlerin kendi bildiği eserlerinden söz eder. Böylece Paşa'nın hayalinin genişlediği ortaya çıkar.
Abdülhak Hamit, ailesinin en yaşlı akrabası olan Ahmet Vefik Paşa'yı ara sıra ziyarete gidermiş. Bir gün misafirlerle birlikte odada bulundukları sırada, Paşa sancılandığını söyler ve "mazur görülmesini" ister. Misafirlerin tamamı odayı terk edip giderler. Paşa'nın hastalığından şüphelenen Abdülhak Hamit, odanın anahtar deliğinden içeriye bakınca Ahmet Vefik Paşa'yı memnun, kerevetteki şilte üstünde neşesinden güldüğünü ve ellerini havada şaklatarak oynadığını görür.
Sahiden zırva
Ahmet Vefik Paşa, Evkaf Nazırı iken bir imareti teftiş eder. Bir aşçının ateşte kaynayan kocaman bir kazanı kepçe ile karıştırdığını görür. Yaklaşır ve kaynayan şeyin ne olduğunu sorar. Aşçı, "Zırva efendim" karşılığını verir. Paşa kepçenin kenarından parmağına akan bir damlayı ağzına alınca tamamen tatsız tuzsuz bir yemek olduğunu anlar ve "Hakikaten zırva imiş. Sakın bir daha zırva pişirmeyin, aşure pişirin" emrini verir.
Hayali isim
Ahmet Vefik Paşa, Evliya Çelebi gibi mübalağayı severmiş. Suphi Paşa, her görüşmesinde bazı alimlerden ve eserlerinden bahsedince Vefik Paşa'nın da hiç duyulmamış müellifleri ve kitaplarını andığını görür. Suphi Paşa bir gün bir başka arkadaşıyla anlaşır ve Vefik Paşa'yı ziyarete giderler. İkisi tamamen uydurma bir kaç şahsiyetten ve kitaplarından bahsedince Ahmet Vefik Paşa da bu şahsiyetlerin kendi bildiği eserlerinden söz eder. Böylece Paşa'nın hayalinin genişlediği ortaya çıkar.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.