Duymayı, konuşmaktan daha çok iste
Hz. Ali (a.s.) buyurdu ki: “Eskiden ilahi bir kardeşim vardı. Ağrısını, dindikten sonra söylerdi. Söylediği şeyi yapar, yapmadığı şeyi söylemezdi. Sözde mağlup olsa da susmakta mağlup olmazdı. Duymayı, konuşmaktan daha çok isterdi. Siz de bu çeşit huylara sarılın, onları elde etmek için yarışın”
04.07.2023 10:20:00
Hakan Akkuş
Hakan Akkuş





Kaderden sorduklarında, Hz. Ali (a.s.) şöyle buyurdular: "Karanlık bir yoldur, o yola girmeyiniz; derin bir denizdir, ona dalmayınız; ilahi bir sırdır, onu keşfetmek için kendinizi zahmete düşürmeyiniz."
Hz. Ali (a.s.), Eş'as b. Kays'a, oğlunun ölümünden dolayı baş sağlığı dileyerek şöyle buyurdu: "Ey Eş'as, eğer oğluna üzülüyorsan, bu yakınlığın bir gereğidir. Eğer sabredersen Allah'ın her musibete karşı bir mükâfatı vardır. Ey Eş'as, eğer sabredersen hakkında ilahi takdir gerçekleşir ve ecrini alırsın ama sabretmezsen yine ilahi takdir gerçekleşir ve sen günahkâr sayılırsın. Ey Eş'as, oğlun (dünyaya geldiğinde) seni sevindirdi; bu senin için bir imtihan ve denemeydi ve (ölümüyle) seni üzdü; bu da senin için sevap ve rahmettir."
Defni sırasında Resûlullah'ın kabri başında ise şöyle buyurdu: "Sabır güzeldir, ancak senin için değil. Sabırsızlık kötüdür fakat senin için olan müstesna. Senin musibetine uğramanın üzüntüsü oldukça büyüktür; (ama) senden önceki ve sonraki musibetler bunun yanında küçüktür."
"Doğu ile batı arasındaki mesafe ne kadardır?" diye sorduklarında şöyle buyurdular: "Güneşin bir gün gittiği yol mesafesi kadardır."
Buyurdu ki:
"Sizinle öğüt arasında, gurur ve bencillik perdesi vardır."
"Cahilleriniz gereksiz yere işi arttırır; âlimleriniz ise olması gerekeni erteler."
"İlim, bahanecilere her türlü özür kapısını kapatmıştır."
"Ölümü acele irade edilenler, mühlet istiyorlar; mühlet verilenler ise ertelenmesini diliyorlar."
"Halkın ne mutlu ona dediği kimseye, zaman kötü bir günü gizler."
"Allah bir kulu rezil ettiği zaman, ilmi ondan men eder (onu ilimden mahrum kılar)."
"Eskiden ilahi bir kardeşim vardı. Gözünde dünyanın küçüklüğü, onu benim gözümde büyütmüştü. Karnının esaretinden kurtulmuş, ulaşamayacağı şeyi arzu etmiyor, ulaştığı şeyde aşırıya gitmiyordu. Çoğu zaman susuyordu; konuşunca konuşmacılara üstün geliyor, soranların susuzluğunu (marifetinin berraklığıyla) gideriyordu. Görünüşte zayıf ve güçsüz sayıyorlardı. Ama ciddiyet zamanında kızgın bir aslan ve zehirli bir çöl yılanı kesilirdi. Hâkimin yanına gelinceye kadar delil ikame etmezdi. Benzerinde özür bulduğu bir işte, özrünü dinleyinceye kadar hiç kimseyi kınamazdı. Ağrısını, dindikten sonra söylerdi. Söylediği şeyi yapar, yapmadığı şeyi söylemezdi. Sözde mağlup olsa da susmakta mağlup olmazdı. Duymayı, konuşmaktan daha çok isterdi. İki işle karşılaşınca, hangisinin nefsine daha yakın olduğuna bakar, ona muhalefet ederdi. Bu çeşit huylara sarılın, onları elde etmek için yarışın, onların hepsine gücünüz yetmese de, bilin ki azını elde etmek çoğunu terk etmekten daha hayırlıdır."
"Allah, kendisine karşı yapılan günaha azap vaad etmeseydi bile, nimetlerine şükretmek için isyan edilmemesi gerekirdi."
"Akılsız olan ince yürekliyle arkadaşlık etme; çünkü o, yaptığı işi sana güzel gösterir; senin de kendisi gibi olmanı ister."
"Dostların üçtür, düşmanların da üçtür. Dostlarına gelince... Dostların senin dostun, dostunun dostu ve düşmanının düşmanıdır. Düşmanlarına gelince... Onlar da senin düşmanın, dostunun düşmanı ve düşmanının dostudur."
(Nehcü'l-Belağa'dan...)
Hz. Ali (a.s.), Eş'as b. Kays'a, oğlunun ölümünden dolayı baş sağlığı dileyerek şöyle buyurdu: "Ey Eş'as, eğer oğluna üzülüyorsan, bu yakınlığın bir gereğidir. Eğer sabredersen Allah'ın her musibete karşı bir mükâfatı vardır. Ey Eş'as, eğer sabredersen hakkında ilahi takdir gerçekleşir ve ecrini alırsın ama sabretmezsen yine ilahi takdir gerçekleşir ve sen günahkâr sayılırsın. Ey Eş'as, oğlun (dünyaya geldiğinde) seni sevindirdi; bu senin için bir imtihan ve denemeydi ve (ölümüyle) seni üzdü; bu da senin için sevap ve rahmettir."
Defni sırasında Resûlullah'ın kabri başında ise şöyle buyurdu: "Sabır güzeldir, ancak senin için değil. Sabırsızlık kötüdür fakat senin için olan müstesna. Senin musibetine uğramanın üzüntüsü oldukça büyüktür; (ama) senden önceki ve sonraki musibetler bunun yanında küçüktür."
"Doğu ile batı arasındaki mesafe ne kadardır?" diye sorduklarında şöyle buyurdular: "Güneşin bir gün gittiği yol mesafesi kadardır."
Buyurdu ki:
"Sizinle öğüt arasında, gurur ve bencillik perdesi vardır."
"Cahilleriniz gereksiz yere işi arttırır; âlimleriniz ise olması gerekeni erteler."
"İlim, bahanecilere her türlü özür kapısını kapatmıştır."
"Ölümü acele irade edilenler, mühlet istiyorlar; mühlet verilenler ise ertelenmesini diliyorlar."
"Halkın ne mutlu ona dediği kimseye, zaman kötü bir günü gizler."
"Allah bir kulu rezil ettiği zaman, ilmi ondan men eder (onu ilimden mahrum kılar)."
"Eskiden ilahi bir kardeşim vardı. Gözünde dünyanın küçüklüğü, onu benim gözümde büyütmüştü. Karnının esaretinden kurtulmuş, ulaşamayacağı şeyi arzu etmiyor, ulaştığı şeyde aşırıya gitmiyordu. Çoğu zaman susuyordu; konuşunca konuşmacılara üstün geliyor, soranların susuzluğunu (marifetinin berraklığıyla) gideriyordu. Görünüşte zayıf ve güçsüz sayıyorlardı. Ama ciddiyet zamanında kızgın bir aslan ve zehirli bir çöl yılanı kesilirdi. Hâkimin yanına gelinceye kadar delil ikame etmezdi. Benzerinde özür bulduğu bir işte, özrünü dinleyinceye kadar hiç kimseyi kınamazdı. Ağrısını, dindikten sonra söylerdi. Söylediği şeyi yapar, yapmadığı şeyi söylemezdi. Sözde mağlup olsa da susmakta mağlup olmazdı. Duymayı, konuşmaktan daha çok isterdi. İki işle karşılaşınca, hangisinin nefsine daha yakın olduğuna bakar, ona muhalefet ederdi. Bu çeşit huylara sarılın, onları elde etmek için yarışın, onların hepsine gücünüz yetmese de, bilin ki azını elde etmek çoğunu terk etmekten daha hayırlıdır."
"Allah, kendisine karşı yapılan günaha azap vaad etmeseydi bile, nimetlerine şükretmek için isyan edilmemesi gerekirdi."
"Akılsız olan ince yürekliyle arkadaşlık etme; çünkü o, yaptığı işi sana güzel gösterir; senin de kendisi gibi olmanı ister."
"Dostların üçtür, düşmanların da üçtür. Dostlarına gelince... Dostların senin dostun, dostunun dostu ve düşmanının düşmanıdır. Düşmanlarına gelince... Onlar da senin düşmanın, dostunun düşmanı ve düşmanının dostudur."
(Nehcü'l-Belağa'dan...)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.