ATEŞ DÜŞTÜ?Ü ZAMANNasreddin Hoca'nın evine tüccar arkadaşı misafir olmuş. Hoca ona mantı pişirip getirmiş.
Arkadaşı acele edip mantıyı hemen ağzına atınca boğazı yanmış. Boğazının yandığını belli etmemek için başını tavana doğru dikmiş ve yanmanın etkisi gidince de başını tavandan indirmeyip sormuş :
-Hocam bu tavanı ne zaman yaptınız?
Hoca hemen :
-Boğazıma ateş düştüğü zaman, demiş.
BEN UYUYORUMBir gün Nasreddin Hoca şehire gelip, bir arkadaşıyla birlikte handa kalmış. Gece yarısı arkadaşı sormuş :
-Hocam, uyudunuz mu?
-Buyurun bir şey mi var?
-Biraz borç para isteyeyim demiştim.
Nasreddin Hoca derhal horlamaya başlayıp:
-Ben uyuyorum! demiş.
ALLAH BİLİYORNasreddin Hoca bir cimri tanıdığının evine gittiğinde tanıdığı ona bayat ekmek ile bir tabak bal ikram etmiş.
Nasreddin Hoca bayat ekmeği dişi kesmeyince sinirinden balı kaşıkla yemeye başlamış.
Ev sahibinin gözü yerinden oynamış :
-Aman efendim, bal ekmekle yenmez ise, insanın içini sıyırır, demiş.
Nasreddin Hoca hiç ses çıkarmadan balı bitirmiş ve :
-Kimin içinin sıyrıldığını Allah biliyor, demiş.
AKLIN VARSA GÖLE KOŞHoca, bir gün kırlardan topladığı çalı çırpıyı eşeğine yükleyip evine götürürken :
-Acaba, yaş çırpı da kurusu gibi yanar mı? Diye düşünür ve şeytana uyarak çakmağını çakar ve alevi çalı çırpıya dokundurur. Aralarında kuruları da bulunan çalı çırpı hemen alev alır.
Eşek de bir korku, bir telaş, huzursuzluktur başlar. Anıra anıra, çifte ata ata dört nala koşmaya başlar.
Hoca da arkasından olanca gücüyle bağırır :
-Aklın varsa göle koş!
ON AKÇELİK PEŞTEMALTimur bir gün yanına Hoca'yı da alarak Akşehir'in meydan hamamına gider.
Soyunup peştemallara sarınıp sıcak bölüme geçerler. Göbek taşında oturup bir yandan sohbet ederken bir taraftan terlerler. Derken Timur, Hoca'ya sorar.
-Hoca sen bir deryasın, kıymet biçmesini bilirsin, şu halimle ben kaç para ederim?...
Hoca:
-On akçe der.
Kendisine bu kadar az kıymet biçilmesi Timur'u küplere bindirir.
-Bre gafil sen bana nasıl on akçe ettiğimi söylersin bu parayı sadece peştemal yapar! Deyince,
Nasreddin Hoca boynunu bükerek:
-Peştemalı hesaba kattım zaten! Der.
DÜŞÜNEN HİNDİNasreddin Hoca Akşehir pazarında bir adamın başına toplanmış olan kalabalığa yaklaşır. Satıcı elindeki kuşu satmaya çalışmakta ve fiyatı ise çok yüksek 50 akçe, yan taraftaki tavuklar ise 5 akçedir. Hoca bir türlü fiyattaki aşırı farkı anlayamaz ve sorar:
-Hemşerim bu nasıl kuş 50 akçe istersin?
-Hoca efendi bu bildiğin kuş değildir bunun özelliği var.
-Neymiş özelliği?
-Hocam bu kuşa papağan derler ve bu kuş konuşur.
Hoca aniden hemen eve koşar, kümesten hindisini kaptığı gibi pazara döner. Papağan satmakta olan adamın yanına durur ve yüksek sesle:
-Bu gördüğünüz kuş sadece 100 akçeye, gel, gelll!
Herkesten çok papağan satan şaşar bu işe ve sorar:
-Hocam 100 akçe çok değil mi bir hindi için?
-Sen 50'ye satıyorsun ama.
-Dedim ya hocam benim kuş konuşur ama
-Öyleyse, benimki de düşünür!
KADI"Bir gün Hoca sallana sallana yürürken, biri arkadan ensesine kuvvetli bir tokat atar. Hoca neredeyse yere düşecek. Hoca hiddetle:
-Ne cür'etle vuruyorsun!
Genç adam, biraz ukala bir tavırla, kısaca özür diler. Küçük bir hata yaptığını, Hoca'yı bir arkadaşına benzettiğini söyler. Ayrıca, Hoca'nın küçük bir tepeyi dağ haline getirdiğini belirtir.
Bunun üzerine, Hoca'yı mahkemeye gitmekten başka hiçbir şey tatmin etmez.
Hoca ısrarlıdır ve genç adamın kabul etmekten başka çaresi yoktur. Kadıya giderler.
Kadı her iki tarafı da dinler. Ancak kadı genç adamın arkadaşı olduğundan, onu zor durumdan kurtarmanın çaresine bakarken, Hoca'yı da yumuşatmaya çalışır. -Hoca, hislerini anlıyorum. Herkes aynı şeyleri hissederdi bu durumda. Şimdi ne dersin, bu genç adam kendine bir tokat atsa kabul eder misin?
Hoca bununla tatmin olmaz, ısrar eder mahkeme yapılsın der. Bunun üzerine kadı, genç adama 5 kuruş ceza verir ve gidip getirmesini söyleyip kürsüden iner. Hoca, genç adamın dönmesini bekler. Bir saat geçer, iki saat geçer fakat genç adamdan ses seda yoktur. Mahkeme kapısının kapanmasına az kalmışken, Hoca kadının, en meşgul bir anında ensesine okkalı bir tokat atar ve ekler:
-Kusura bakma kadı efendi, daha fazla bekleyemeyeceğim.
Gelirse söyle ona, 5 kuruşu sende kalsın!
Arkadaşı acele edip mantıyı hemen ağzına atınca boğazı yanmış. Boğazının yandığını belli etmemek için başını tavana doğru dikmiş ve yanmanın etkisi gidince de başını tavandan indirmeyip sormuş :
-Hocam bu tavanı ne zaman yaptınız?
Hoca hemen :
-Boğazıma ateş düştüğü zaman, demiş.
BEN UYUYORUMBir gün Nasreddin Hoca şehire gelip, bir arkadaşıyla birlikte handa kalmış. Gece yarısı arkadaşı sormuş :
-Hocam, uyudunuz mu?
-Buyurun bir şey mi var?
-Biraz borç para isteyeyim demiştim.
Nasreddin Hoca derhal horlamaya başlayıp:
-Ben uyuyorum! demiş.
ALLAH BİLİYORNasreddin Hoca bir cimri tanıdığının evine gittiğinde tanıdığı ona bayat ekmek ile bir tabak bal ikram etmiş.
Nasreddin Hoca bayat ekmeği dişi kesmeyince sinirinden balı kaşıkla yemeye başlamış.
Ev sahibinin gözü yerinden oynamış :
-Aman efendim, bal ekmekle yenmez ise, insanın içini sıyırır, demiş.
Nasreddin Hoca hiç ses çıkarmadan balı bitirmiş ve :
-Kimin içinin sıyrıldığını Allah biliyor, demiş.
AKLIN VARSA GÖLE KOŞHoca, bir gün kırlardan topladığı çalı çırpıyı eşeğine yükleyip evine götürürken :
-Acaba, yaş çırpı da kurusu gibi yanar mı? Diye düşünür ve şeytana uyarak çakmağını çakar ve alevi çalı çırpıya dokundurur. Aralarında kuruları da bulunan çalı çırpı hemen alev alır.
Eşek de bir korku, bir telaş, huzursuzluktur başlar. Anıra anıra, çifte ata ata dört nala koşmaya başlar.
Hoca da arkasından olanca gücüyle bağırır :
-Aklın varsa göle koş!
ON AKÇELİK PEŞTEMALTimur bir gün yanına Hoca'yı da alarak Akşehir'in meydan hamamına gider.
Soyunup peştemallara sarınıp sıcak bölüme geçerler. Göbek taşında oturup bir yandan sohbet ederken bir taraftan terlerler. Derken Timur, Hoca'ya sorar.
-Hoca sen bir deryasın, kıymet biçmesini bilirsin, şu halimle ben kaç para ederim?...
Hoca:
-On akçe der.
Kendisine bu kadar az kıymet biçilmesi Timur'u küplere bindirir.
-Bre gafil sen bana nasıl on akçe ettiğimi söylersin bu parayı sadece peştemal yapar! Deyince,
Nasreddin Hoca boynunu bükerek:
-Peştemalı hesaba kattım zaten! Der.
DÜŞÜNEN HİNDİNasreddin Hoca Akşehir pazarında bir adamın başına toplanmış olan kalabalığa yaklaşır. Satıcı elindeki kuşu satmaya çalışmakta ve fiyatı ise çok yüksek 50 akçe, yan taraftaki tavuklar ise 5 akçedir. Hoca bir türlü fiyattaki aşırı farkı anlayamaz ve sorar:
-Hemşerim bu nasıl kuş 50 akçe istersin?
-Hoca efendi bu bildiğin kuş değildir bunun özelliği var.
-Neymiş özelliği?
-Hocam bu kuşa papağan derler ve bu kuş konuşur.
Hoca aniden hemen eve koşar, kümesten hindisini kaptığı gibi pazara döner. Papağan satmakta olan adamın yanına durur ve yüksek sesle:
-Bu gördüğünüz kuş sadece 100 akçeye, gel, gelll!
Herkesten çok papağan satan şaşar bu işe ve sorar:
-Hocam 100 akçe çok değil mi bir hindi için?
-Sen 50'ye satıyorsun ama.
-Dedim ya hocam benim kuş konuşur ama
-Öyleyse, benimki de düşünür!
KADI"Bir gün Hoca sallana sallana yürürken, biri arkadan ensesine kuvvetli bir tokat atar. Hoca neredeyse yere düşecek. Hoca hiddetle:
-Ne cür'etle vuruyorsun!
Genç adam, biraz ukala bir tavırla, kısaca özür diler. Küçük bir hata yaptığını, Hoca'yı bir arkadaşına benzettiğini söyler. Ayrıca, Hoca'nın küçük bir tepeyi dağ haline getirdiğini belirtir.
Bunun üzerine, Hoca'yı mahkemeye gitmekten başka hiçbir şey tatmin etmez.
Hoca ısrarlıdır ve genç adamın kabul etmekten başka çaresi yoktur. Kadıya giderler.
Kadı her iki tarafı da dinler. Ancak kadı genç adamın arkadaşı olduğundan, onu zor durumdan kurtarmanın çaresine bakarken, Hoca'yı da yumuşatmaya çalışır. -Hoca, hislerini anlıyorum. Herkes aynı şeyleri hissederdi bu durumda. Şimdi ne dersin, bu genç adam kendine bir tokat atsa kabul eder misin?
Hoca bununla tatmin olmaz, ısrar eder mahkeme yapılsın der. Bunun üzerine kadı, genç adama 5 kuruş ceza verir ve gidip getirmesini söyleyip kürsüden iner. Hoca, genç adamın dönmesini bekler. Bir saat geçer, iki saat geçer fakat genç adamdan ses seda yoktur. Mahkeme kapısının kapanmasına az kalmışken, Hoca kadının, en meşgul bir anında ensesine okkalı bir tokat atar ve ekler:
-Kusura bakma kadı efendi, daha fazla bekleyemeyeceğim.
Gelirse söyle ona, 5 kuruşu sende kalsın!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.