15 Temmuz, Türk milletinin başına öldürücü darbeyi vurmak isteyenlerin kendi başlarına darbeyi yedikleri gün olarak tarihe geçti.
15 Temmuz ile birlikte hem Türkiye kendi adına önemli dersler çıkarmış hem de bütün dünyaya önemli dersler vermiş oldu.
En başta, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu temelleriyle oynanırsa başımıza nelerin gelebileceğini hep beraber gördük. Kutuplaştırıcı, ötekileştirici, kavgacı politikaların düşmanlarımızı nasıl da sevindirdiğine şahit olduk. Hainlerin ülkemizdeki iç çekişmeleri fırsata çevirmeye çalışmasını izledik?
Suriye, Irak, Libya politikalarımız, Rus uçağını düşürmemiz, Avrupa Birliği kapılarında eşek gibi beklememiz, ABD ile olan ilişkilerimizde kendi menfaatlerimizi göz ardı etmemiz? Bunlar hep düşmanlarımızı sevindirdi.
Ergenekon, Balyoz davaları, Dinlerarası Diyalog projesi ve ekonomide dışa bağımlılığımız düşmanlarımızı heveslendiren diğer etkenlerdi. Düşmanlarımızı sevindiren hatta iştahlarını kabartan başka etkenler de vardı fakat bu kadar yeterli.
Bütün bunlara rağmen bu millet, düşmanının hevesini kursağında bırakmayı bildi. Kendi içinde en sert politikaları yapsa da mevzu bahis vatan olunca nasıl da birleştiğini bütün dünyaya gösterdi. Siyasilerin 15 Temmuz'dan sonra kullandıkları dil ve uslup bunda büyük etken oldu.
Bu millet, 40 yıllık sinsi planları 24 saatte yerle yeksan edebileceğini de bütün dünyaya göstermiş oldu.
Bu millet bütün dünyaya şunu da göstermiştir ki, Türkiye demokrasi dersi verilecek değil dünyaya demokrasi dersi verecek bir ülkedir.
Darbelerin üçüncü dünya ülkelerinin kaderi olduğunu anlatıp dururlardı. Şimdi daha iyi anlaşılıyor ki, ülkesinde hiç darbe olmayan ülkeler darbeleri organize eden ülkelermiş.
Latin Amerikalıların şu sözü darbelerin arkasındaki gücün kim olduğunu bize ne de güzel anlatıyor: "Darbe olmayacak tek ülke ABD, çünkü orada ABD Büyükelçiliği yok."
Bu millet, tankların önüne yatarak darbe girişiminin arkasındaki ülkenin kim olduğunu da ortaya çıkardı. Ortaya çıkarmakla kalmayıp hesaplarını da bozdu.
Pazar günü Yenikapı'da yapılan "Demokrasi ve Şehitler Mitingi"nde sözde "Avrupalı dostlarımızı" ve sözde "stratejik ortağımızı" yanımızda göremedik. Bu vesileyle onlara bir Türk atasözünü öğretmek lazım: "Gerçek dost iyi günde değil, kötü günde yanında olandır."
Nasıl bir dostlarsa artık; sanki mağlup olmuş işgalci kuvvetler gibi bir psikolojiye büründüler. Yaptıkları tüm hesaplar, kurdukları tüm hayaller suya düşmüş gibi davranıyorlar.
15 Temmuz gecesi Türk milleti, AB'nin 50 yıldır uyguladığı oyalama politikasına da bir manada yeter artık demiştir. Türk milleti ABD gibi müttefik olmaz olsun da demiştir.
Bu millet damarlarındaki asil kanda mevcut olan kudretin farkına varmış ve bu kudretini tüm dünyaya da göstermiştir.
Bu millet tökezlemiş, uzun süre kafası karışık gezmiştir ancak en sonunda "NE ABD, NE AB TAM BAĞIMSIZ TÜRKİYE" çizgisine gelmiştir.
Sözde Ermeni soykırımını meclislerinde tanıyarak akıllarınca Türkiye'yi köşeye sıkıştırmaya kalkan ucuz hesap sahipleri, tankların önüne yatan bir milletin karşısında yapacak hiçbir şeylerinin olmadığını görsünler.
Bunların 100 yıl önce yaptıkları hain planlar yine bu milletten dönmüştü. Hiç hesaba katmadıkları Atatürk ve bitti denilen bir millet emperyalistlerin hesaplarını başlarına geçirmişti.
100 yıl sonra Türk milleti yine emperyalistlerin sinsi planlarını bozmuş ve unutanlara nasıl bir millet olduğunu tekrar hatırlatmıştır.
Türk milleti, MİLİ EKONOMİ MODELİ için "izin vermezler ki", "yaptırmazlar ki" diyenlerin ne kadar boş konuştuklarını, eğer isterse neleri başarabileceğini de göstermiştir.
40 kişiyle Çin sarayını basan, Haçlı seferlerini tek başına göğüsleyen, aşılmaz denilen Bizans surlarını aşan, karadan gemiler yürüten, yenilmez denilen İngiliz donanmasını sulara gömen, İstiklal harbini kazanan, tek kurşun atmadan İstanbul'u geri alan bu millet, kimseden izin almak zorunda olmadığını ve kimsenin onu engelleyemeyeceğini bir defa daha göstermiştir.
Bu vesileyle yöneticilerimize sesleniyorum!
Kimseden çekinmenize gerek yok. Çünkü sizin arkanız sağlam. Milletin öz değerleriyle barışık olun, milletle barışık olun yeter.
15 Temmuz ile birlikte hem Türkiye kendi adına önemli dersler çıkarmış hem de bütün dünyaya önemli dersler vermiş oldu.
En başta, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu temelleriyle oynanırsa başımıza nelerin gelebileceğini hep beraber gördük. Kutuplaştırıcı, ötekileştirici, kavgacı politikaların düşmanlarımızı nasıl da sevindirdiğine şahit olduk. Hainlerin ülkemizdeki iç çekişmeleri fırsata çevirmeye çalışmasını izledik?
Suriye, Irak, Libya politikalarımız, Rus uçağını düşürmemiz, Avrupa Birliği kapılarında eşek gibi beklememiz, ABD ile olan ilişkilerimizde kendi menfaatlerimizi göz ardı etmemiz? Bunlar hep düşmanlarımızı sevindirdi.
Ergenekon, Balyoz davaları, Dinlerarası Diyalog projesi ve ekonomide dışa bağımlılığımız düşmanlarımızı heveslendiren diğer etkenlerdi. Düşmanlarımızı sevindiren hatta iştahlarını kabartan başka etkenler de vardı fakat bu kadar yeterli.
Bütün bunlara rağmen bu millet, düşmanının hevesini kursağında bırakmayı bildi. Kendi içinde en sert politikaları yapsa da mevzu bahis vatan olunca nasıl da birleştiğini bütün dünyaya gösterdi. Siyasilerin 15 Temmuz'dan sonra kullandıkları dil ve uslup bunda büyük etken oldu.
Bu millet, 40 yıllık sinsi planları 24 saatte yerle yeksan edebileceğini de bütün dünyaya göstermiş oldu.
Bu millet bütün dünyaya şunu da göstermiştir ki, Türkiye demokrasi dersi verilecek değil dünyaya demokrasi dersi verecek bir ülkedir.
Darbelerin üçüncü dünya ülkelerinin kaderi olduğunu anlatıp dururlardı. Şimdi daha iyi anlaşılıyor ki, ülkesinde hiç darbe olmayan ülkeler darbeleri organize eden ülkelermiş.
Latin Amerikalıların şu sözü darbelerin arkasındaki gücün kim olduğunu bize ne de güzel anlatıyor: "Darbe olmayacak tek ülke ABD, çünkü orada ABD Büyükelçiliği yok."
Bu millet, tankların önüne yatarak darbe girişiminin arkasındaki ülkenin kim olduğunu da ortaya çıkardı. Ortaya çıkarmakla kalmayıp hesaplarını da bozdu.
Pazar günü Yenikapı'da yapılan "Demokrasi ve Şehitler Mitingi"nde sözde "Avrupalı dostlarımızı" ve sözde "stratejik ortağımızı" yanımızda göremedik. Bu vesileyle onlara bir Türk atasözünü öğretmek lazım: "Gerçek dost iyi günde değil, kötü günde yanında olandır."
Nasıl bir dostlarsa artık; sanki mağlup olmuş işgalci kuvvetler gibi bir psikolojiye büründüler. Yaptıkları tüm hesaplar, kurdukları tüm hayaller suya düşmüş gibi davranıyorlar.
15 Temmuz gecesi Türk milleti, AB'nin 50 yıldır uyguladığı oyalama politikasına da bir manada yeter artık demiştir. Türk milleti ABD gibi müttefik olmaz olsun da demiştir.
Bu millet damarlarındaki asil kanda mevcut olan kudretin farkına varmış ve bu kudretini tüm dünyaya da göstermiştir.
Bu millet tökezlemiş, uzun süre kafası karışık gezmiştir ancak en sonunda "NE ABD, NE AB TAM BAĞIMSIZ TÜRKİYE" çizgisine gelmiştir.
Sözde Ermeni soykırımını meclislerinde tanıyarak akıllarınca Türkiye'yi köşeye sıkıştırmaya kalkan ucuz hesap sahipleri, tankların önüne yatan bir milletin karşısında yapacak hiçbir şeylerinin olmadığını görsünler.
Bunların 100 yıl önce yaptıkları hain planlar yine bu milletten dönmüştü. Hiç hesaba katmadıkları Atatürk ve bitti denilen bir millet emperyalistlerin hesaplarını başlarına geçirmişti.
100 yıl sonra Türk milleti yine emperyalistlerin sinsi planlarını bozmuş ve unutanlara nasıl bir millet olduğunu tekrar hatırlatmıştır.
Türk milleti, MİLİ EKONOMİ MODELİ için "izin vermezler ki", "yaptırmazlar ki" diyenlerin ne kadar boş konuştuklarını, eğer isterse neleri başarabileceğini de göstermiştir.
40 kişiyle Çin sarayını basan, Haçlı seferlerini tek başına göğüsleyen, aşılmaz denilen Bizans surlarını aşan, karadan gemiler yürüten, yenilmez denilen İngiliz donanmasını sulara gömen, İstiklal harbini kazanan, tek kurşun atmadan İstanbul'u geri alan bu millet, kimseden izin almak zorunda olmadığını ve kimsenin onu engelleyemeyeceğini bir defa daha göstermiştir.
Bu vesileyle yöneticilerimize sesleniyorum!
Kimseden çekinmenize gerek yok. Çünkü sizin arkanız sağlam. Milletin öz değerleriyle barışık olun, milletle barışık olun yeter.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Eyüp Kabil / diğer yazıları
- Kötü kopya / 06.07.2023
- Asrın ahlaksızlığı / 18.02.2023
- İmar affını ‘kader’ çıkarmadı / 11.02.2023
- EYT’liler ilk maaşı ne zaman alır? / 04.02.2023
- Altılı Masa artık yok! / 28.01.2023
- Avantajları kaybeden seçimi kaybeder / 21.01.2023
- Basit bir ekonomi dersi! / 15.07.2022
- Hz. Ali'yi sevmek / 12.07.2022
- Teşekkürler… / 10.07.2022
- “Sarı bürokratlar”a sesleniş! / 26.05.2022
- Asrın ahlaksızlığı / 18.02.2023
- İmar affını ‘kader’ çıkarmadı / 11.02.2023
- EYT’liler ilk maaşı ne zaman alır? / 04.02.2023
- Altılı Masa artık yok! / 28.01.2023
- Avantajları kaybeden seçimi kaybeder / 21.01.2023
- Basit bir ekonomi dersi! / 15.07.2022
- Hz. Ali'yi sevmek / 12.07.2022
- Teşekkürler… / 10.07.2022
- “Sarı bürokratlar”a sesleniş! / 26.05.2022