Prof. Dr. Yazgan, Gaziantep Üniversitesi tarafından düzenlenen "Türk Dünyası" konulu konferansta, tarihsel süreçte değişik coğrafyalarda yaşayan Türk toplulukları için 20. Yüzyılın, kötü bir dönem olduğunu ifade etti. Prof. Yazgan, şöyle konuştu:
Türklere yönelik zulümler
"1917 yılında Sovyetler Birliği'nde 30 milyon Türk yaşıyordu. 1989 yılında Sovyetler Birliği dağıldığı zaman bu topraklarda yaşayan Türklerin sayısı 49.5 milyondu. Oysa normal koşullarda bu nüfusun 150 milyona çıkması gerekirdi. Zorla göç, asimilasyon ve soykırım uygulanarak en az 100 milyon Türk katledildi. Katliamlar sadece bu coğrafyada sınırlı kalmadı. Çin'de, Doğu Türkistan'da ve Balkanlarda Türkler katledildiler, Doğu Anadolu'da ise Ermeni katliamı yaşandı."
Kızılderililer Türk kökenli
20. Yüzyıl'da, ABD'de yaşayan Kızılderililerin de büyük bir katliama uğradığını savunan Prof. Dr. Yazgan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Eğer ABD'nin gerçek yerlileri olan Kızılderililer katledilmemiş olsaydı, bugün sayıları 500 milyon olurdu. Ancak katliamlar nedeniyle Kızılderililer, ABD'de sayıları çok azaldığı için müzelik insanlar olarak yaşıyorlar. ABD ve Kanada'da yapılan gen araştırmaları, Kızılderililer ile Türklerin iki soyun birbirine yakın olduğunu, ABD'de Meluncanlar olarak bilinen 2,5 milyon nüfusun Türk leventleri ile Kızılderili kadınların evlenmeleri sonucunda oluştuğu ortaya çıktı.
Kem gözler, Türklerin zenginliği üzerinde
20. Yüzyıl'da Türklerin uğradığı katliamların temel nedeninin "kritik kaynakların" kontrol edilmesi ile ilgili olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Yazgan, sözlerini şöyle tamamladı: "Dünya coğrafyasına baktığımız zaman, Türklerin yaşadığı bölgelerin, petrol, uranyum, doğal gaz ve altın gibi kritik kaynak sayılan önemli maddelerin bulunduğu yerler olduğunu görüyoruz. Bu kaynakları kontrol etmek isteyen ülkeler, sistemli bir şekilde Türkleri katletmiş, asimilasyon ve göçe zorlamıştır. 16. Yüzyıl Türk dünyası açısından en parlak dönemdi. O dönemde kritik kaynak sayılan baharat, ipek ve kürk ticaretinin yapıldığı yolları kontrol altında tutan Türkler, dünyanın en büyük eknomik gücü haline gelmişti. Kaliteli üretimle de dünya pazarlarını ele geçiren Türkler, yaygınlaşan vakıf eserleri ile toplumsal refahı artırmışlardı."
Türklere yönelik zulümler
"1917 yılında Sovyetler Birliği'nde 30 milyon Türk yaşıyordu. 1989 yılında Sovyetler Birliği dağıldığı zaman bu topraklarda yaşayan Türklerin sayısı 49.5 milyondu. Oysa normal koşullarda bu nüfusun 150 milyona çıkması gerekirdi. Zorla göç, asimilasyon ve soykırım uygulanarak en az 100 milyon Türk katledildi. Katliamlar sadece bu coğrafyada sınırlı kalmadı. Çin'de, Doğu Türkistan'da ve Balkanlarda Türkler katledildiler, Doğu Anadolu'da ise Ermeni katliamı yaşandı."
Kızılderililer Türk kökenli
20. Yüzyıl'da, ABD'de yaşayan Kızılderililerin de büyük bir katliama uğradığını savunan Prof. Dr. Yazgan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Eğer ABD'nin gerçek yerlileri olan Kızılderililer katledilmemiş olsaydı, bugün sayıları 500 milyon olurdu. Ancak katliamlar nedeniyle Kızılderililer, ABD'de sayıları çok azaldığı için müzelik insanlar olarak yaşıyorlar. ABD ve Kanada'da yapılan gen araştırmaları, Kızılderililer ile Türklerin iki soyun birbirine yakın olduğunu, ABD'de Meluncanlar olarak bilinen 2,5 milyon nüfusun Türk leventleri ile Kızılderili kadınların evlenmeleri sonucunda oluştuğu ortaya çıktı.
Kem gözler, Türklerin zenginliği üzerinde
20. Yüzyıl'da Türklerin uğradığı katliamların temel nedeninin "kritik kaynakların" kontrol edilmesi ile ilgili olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Yazgan, sözlerini şöyle tamamladı: "Dünya coğrafyasına baktığımız zaman, Türklerin yaşadığı bölgelerin, petrol, uranyum, doğal gaz ve altın gibi kritik kaynak sayılan önemli maddelerin bulunduğu yerler olduğunu görüyoruz. Bu kaynakları kontrol etmek isteyen ülkeler, sistemli bir şekilde Türkleri katletmiş, asimilasyon ve göçe zorlamıştır. 16. Yüzyıl Türk dünyası açısından en parlak dönemdi. O dönemde kritik kaynak sayılan baharat, ipek ve kürk ticaretinin yapıldığı yolları kontrol altında tutan Türkler, dünyanın en büyük eknomik gücü haline gelmişti. Kaliteli üretimle de dünya pazarlarını ele geçiren Türkler, yaygınlaşan vakıf eserleri ile toplumsal refahı artırmışlardı."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.