'Dünya ehli bir kafileye benzer'
Hz. Ali (a.s.) buyurdu ki: "Dünya kandırır, zarar verir ve geçer. Allah dünyayı dostlarına sevap, düşmanlarına da ceza olarak beğenmemiştir. Dünya ehli bir kafileye benzer; konakladıkları bir sırada kafile başı göçme emrini verir, onlar da göçerler"
30.11.2016 00:00:00
Hz. Ali'nin (a.s.) hikmetli sözlerinden bazıları şöyledir:
"Nazar gerçektir, tılsım gerçektir, sihir gerçektir ve uğur saymak gerçektir. Ama uğursuz saymak gerçek değildir, aksilik/terslik gerçek değildir. Güzel koku, bal, binicilik ve yeşilliğe bakmak koruyucudur, (şifadır.)"
"Halkın ahlakı ile uyum sağlamak, kin ve şerlerinden korunmak için bir güvenliktir."
"Kendini farklı işlere atanı, tedbirler yardımsız bırakır."
"Allah'ın mükâfatını elde etmek için, zenginin fakire gösterdiği tevazu ne kadar da güzeldir. Bundan daha güzeli ise, fakirlerin Allah'a dayanarak zenginlere karşı alçalmamalarıdır."
"Allah, kendine aklı emanet ettiği bir kimseyi, bir gün onunla kurtarır."
"Kim hak ile çatışırsa, hak onu yere çarpar."
"Kalp, gözlerin kitabıdır."
"Takva, ahlakın reisidir."
"Dilinin keskinliğini, sana sözü öğretene; sözünün belagatini ise, sözünü doğrultana karşı kullanma."
"Başkaları için beğenmediğinden içtinap etmen, nefsine edep olarak yeter."
(Musibetlerde) Hür insanlar gibi sabretmeli veya kendine cahiller gibi teselli bulmalı."
"(Musibet ve belalarda) Büyük insanlar gibi sabretmeli ya da kendine hayvanlar gibi teselli bulmalı."
"Dünya kandırır, zarar verir ve geçer. Allah dünyayı dostlarına sevap, düşmanlarına da ceza olarak beğenmemiştir. Dünya ehli bir kafileye benzer; konakladıkları bir sırada kafile başı göçme emrini verir, onlar da göçerler."
İmam Ali (a.s)'a; "La havle vela kuvvete illa billâh" cümlesinin manasını sorduklarında şöyle buyurdu: "Biz Allah ile birlikte bir şeye sahip değiliz; sadece O'nun bizi sahip kıldığı şeylere sahibiz. O halde bizi, bizden daha çok sahibi olduğu bir şeye sahip kıldığı zaman bize sorumluluk yüklemiştir; bizden onu geri aldığı zaman da sorumluluğu üzerimizden kaldırmıştır."
Ammar b. Yasir'in, Muğire b. Şubeye cevap verdiğini duyunca ona hitaben şöyle buyurdu: "Ey Ammar, onu (Muğire b. Şube'yi) bırak! O dinden sadece kendini dünyaya yaklaştıran şeyleri almıştır; şüpheleri hatalarına mazeret yapmak için kasıtlı olarak (gerçekleri bâtıl ile) karıştırmıştır."
Oğlu İmam Hasan'a (a.s) hitaben ise şöyle buyurdu: "Ey oğlum, dünyadan ardında bir şey bırakma. Zira şu iki kişiden birine bırakmış olursun: Eğer Allah'a itaat yolunda harcayan olursa, senin bahtsızlığa düşerek elde ettiğinle o mutlu olur. Eğer Allah'a isyan yolunda harcayan olursa, senin topladıkların yüzünden bahtsız olmuş olacaktır; sen de ona günahında yardım etmiş sayılacaksın. Dolayısıyla bunlardan hiçbirini kendine tercih etmen doğru değildir."
Bu söz şu şekilde de rivayet edilmiştir: "Dünya malından elinde olan şeyin senden önce bir sahibi vardı; senden sonra da bir sahibi olacaktır; sen de şu iki kişiden birine topluyorsun: Allah'a itaat yolunda harcayan birisi olursa, senin ziyana uğrayarak elde ettiklerinle saadete erer. Yok, eğer Allah'a isyan yolunda harcayan olursa, senin onun için topladıklarınla perişan olur. Bu her ikisini de kendine tercih etmen ve onlar için sırtında yük (günah) taşıman doğru değildir. O halde giden için Allah'ın rahmetini, kalanlar için de Allah'ın rızkını um!"
Yersiz konuşan birine ise, "Tüylenmeden uçtun, yavruyken böğürdün" diye buyurdu.
(Nehcü'l-Belağa'dan?)
"Nazar gerçektir, tılsım gerçektir, sihir gerçektir ve uğur saymak gerçektir. Ama uğursuz saymak gerçek değildir, aksilik/terslik gerçek değildir. Güzel koku, bal, binicilik ve yeşilliğe bakmak koruyucudur, (şifadır.)"
"Halkın ahlakı ile uyum sağlamak, kin ve şerlerinden korunmak için bir güvenliktir."
"Kendini farklı işlere atanı, tedbirler yardımsız bırakır."
"Allah'ın mükâfatını elde etmek için, zenginin fakire gösterdiği tevazu ne kadar da güzeldir. Bundan daha güzeli ise, fakirlerin Allah'a dayanarak zenginlere karşı alçalmamalarıdır."
"Allah, kendine aklı emanet ettiği bir kimseyi, bir gün onunla kurtarır."
"Kim hak ile çatışırsa, hak onu yere çarpar."
"Kalp, gözlerin kitabıdır."
"Takva, ahlakın reisidir."
"Dilinin keskinliğini, sana sözü öğretene; sözünün belagatini ise, sözünü doğrultana karşı kullanma."
"Başkaları için beğenmediğinden içtinap etmen, nefsine edep olarak yeter."
(Musibetlerde) Hür insanlar gibi sabretmeli veya kendine cahiller gibi teselli bulmalı."
"(Musibet ve belalarda) Büyük insanlar gibi sabretmeli ya da kendine hayvanlar gibi teselli bulmalı."
"Dünya kandırır, zarar verir ve geçer. Allah dünyayı dostlarına sevap, düşmanlarına da ceza olarak beğenmemiştir. Dünya ehli bir kafileye benzer; konakladıkları bir sırada kafile başı göçme emrini verir, onlar da göçerler."
İmam Ali (a.s)'a; "La havle vela kuvvete illa billâh" cümlesinin manasını sorduklarında şöyle buyurdu: "Biz Allah ile birlikte bir şeye sahip değiliz; sadece O'nun bizi sahip kıldığı şeylere sahibiz. O halde bizi, bizden daha çok sahibi olduğu bir şeye sahip kıldığı zaman bize sorumluluk yüklemiştir; bizden onu geri aldığı zaman da sorumluluğu üzerimizden kaldırmıştır."
Ammar b. Yasir'in, Muğire b. Şubeye cevap verdiğini duyunca ona hitaben şöyle buyurdu: "Ey Ammar, onu (Muğire b. Şube'yi) bırak! O dinden sadece kendini dünyaya yaklaştıran şeyleri almıştır; şüpheleri hatalarına mazeret yapmak için kasıtlı olarak (gerçekleri bâtıl ile) karıştırmıştır."
Oğlu İmam Hasan'a (a.s) hitaben ise şöyle buyurdu: "Ey oğlum, dünyadan ardında bir şey bırakma. Zira şu iki kişiden birine bırakmış olursun: Eğer Allah'a itaat yolunda harcayan olursa, senin bahtsızlığa düşerek elde ettiğinle o mutlu olur. Eğer Allah'a isyan yolunda harcayan olursa, senin topladıkların yüzünden bahtsız olmuş olacaktır; sen de ona günahında yardım etmiş sayılacaksın. Dolayısıyla bunlardan hiçbirini kendine tercih etmen doğru değildir."
Bu söz şu şekilde de rivayet edilmiştir: "Dünya malından elinde olan şeyin senden önce bir sahibi vardı; senden sonra da bir sahibi olacaktır; sen de şu iki kişiden birine topluyorsun: Allah'a itaat yolunda harcayan birisi olursa, senin ziyana uğrayarak elde ettiklerinle saadete erer. Yok, eğer Allah'a isyan yolunda harcayan olursa, senin onun için topladıklarınla perişan olur. Bu her ikisini de kendine tercih etmen ve onlar için sırtında yük (günah) taşıman doğru değildir. O halde giden için Allah'ın rahmetini, kalanlar için de Allah'ın rızkını um!"
Yersiz konuşan birine ise, "Tüylenmeden uçtun, yavruyken böğürdün" diye buyurdu.
(Nehcü'l-Belağa'dan?)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.