IMF ile yapılan stand-by anlaşması Mart 2008 itibariyle bitiyor. Gelişmelere bakılırsa AKP hükümeti, "IMF ile yola devam" diyor.Yola devam deniliyor ama, bu sefer IMF 40 yıldır sürdürdüğü "faiz dışı fazla" göstergesine dayalı program yerine, oldukça farklı bir yöntem uygulamak istiyor.Yürütülecek program döviz rezervine dayalı olacak. Hani şu 70 milyar dolar civarında olan, Amerika'nın bizler için özenle muhafaza ettiği(!), ne için bekletildiği şu ana kadar pek anlaşılmayan döviz rezervi?450 milyar doların üzerinde borcun üzerinde borcu olan ve bu yekunun üzerine durmadan faiz ilave olmasına rağmen Türkiye'nin kasasında atıl olarak tutulan şu meşhur döviz rezervi?Neyse?IMF tarafından dayatılan, ya da siyasilerimizin dayatılmasını istediği yeni sistem şöyle olacak:* Uluslararası piyasalardaki dalgalanmaya karşı dış borçların ödenmesinin garanti edileceği "döviz rezervine dayalı" bir program uygulanacak.* IMF, Türkiye'nin döviz rezervlerini yakın takibe alacak.* IMF-Türkiye ilişkilerinde yeni çıpa "döviz rezervleri" olacak.* Türkiye belli bir döviz rezervini garanti edecek.* Rezervlerin düşmesi durumunda IMF düşen rezervi belli bir oranda karşılayacak. Tabii ki faizli borç sağlayarak?* Buna göre Türk özel sektörünün dış borçları olası kriz dönemlerinde alacaklara karşı döviz rezervimizle garanti altına alınacak. Özellikle bankacılık sisteminin dış borçlarının ödenmesi konusunda uluslararası piyasalara garanti olarak sunulacak. * Altı ayda bir performanslar rezerv üzerinden incelenecek. Uluslar arası piyasalara bilgi verilecek.* IMF'den kredi kullanılmayacak, ancak IMF uluslararası piyasalara Türkiye için hem güvence verecek, hem de uluslararası piyasalarda oluşacak bir krize karşı, rezervdeki olası bir düşüşün bir kısmını telafi etme garantisi sağlayacak. Yeni rezerv çıpası çerçevesinde, IMF de uluslararası piyasalara, Türkiye'ye borç verilmesi durumunda, geri ödemede bir sorun çıkmayacağı mesajını verecek.* Merkez Bankası bilançosuna ilişkin hedefler yeni "rezerv anlaşması" çerçevesinde belirlenecek. Kur rejimi, bütçe dengeleri ve istikrar önlemlerinin de içinde olacağı bu programda çıpa "rezerv" olacak.* Bu sistemle faiz dışı fazla hedefi ikinci plana atılıyor.* Türkiye içinde olası bir siyasi ve ekonomik dalgalanmada, Merkez Bankası rezerv eritmemek için doğrudan müdahalede limitleri zorlamayacak. Buna göre, olası bir dalgalanmada, kurlardaki oynamalara müdahale edilmeyecek, kurlardaki hızlı çıkışlar engellenmeyecek. Böylece, Merkez Bankası'nın rezervleri piyasaya müdahale amaçlı kullanılmayacak.Görüldüğü gibi IMF'nin yeni sistemi tamamen dış borç ödemelerinin garantilenmesine dayalı döviz rezervimizin bu borçlara karşı bloke edilmesini temin eden bir sistem.Bu yöntemden de anlaşılacağı üzere, yine kendi paramızla değil de elin parası ile, yüksek faizlerle borçlanarak çarkı döndürmeye çalışacağız. Taşıma suyuyla değirmen ne kadar dönerse bu sistem de o kadar devam edecektir.Sizce böyle bir uygulama, siyasilerimizin ve bazı taşeron ekonomistlerin sık sık vurguladığı gibi Türkiye ekonomisine uluslararası bir güvenin eseri mi, yoksa borç verenlerin tahsilatlarını garanti altına alan güvenin sıfır noktasına indiği bir borçlandırma sistemi mi?Bu arada, sadece özel bankaların dış borcu 55 milyar dolar. Bu borcun 32 milyarı önümüzdeki yıl ödenecek. Bu borcun ödenmesi mümkün gözükmüyor, dolayısıyla özel sektör de mevcut borcunu sadece yeniden borçlanarak çevirmekle meşgul. Diğer bir ifadeyle sürdürülebilir borçlanma yönetimini uyguluyorlar. Üstelik borç verenler bankalara değil, merkez bankasının rezervine güvenerek kredi verecekler. Bu da "nasıl olsa devletin malı deniz" mantığını kuvvetlendirecektir.Yeni sistemde IMF'den kredi kullanılamayacak, IMF bu rezervin açıklarını borç vererek kapatacak. Yani özel sektör borçlanacak, devletin rezervi ise bu borçlara bloke edilecek. Bu arada Merkez Bankası'nın eli kolu da bağlanmış oluyor. Merkez Bankası bağımsız olsun diye feveran edenler, şimdi onu IMF'nin tam kıskacına koydular.MB iç piyasa ile ilgili hiçbir adım atamayacak ve tamamen dış borçların garantörü olarak atıl bir şekilde duracak.Sizce bu sistemle ne kadar yürünür. Bana sorarsanız IMF ile çalışmaya başladığımız günden bugüne hiç yürüyebildiğimiz vaki olmamıştır. Bu sistemle sürünmemiz biraz daha artacaktır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025