İki bin üç yılının üçüncü ayında, diğer bir ifade ile AKP iktidarının beşinci ayında vuku bulan Irak işgalinin hemen öncesindeki haftaların basınını tararsanız, işgali haklı çıkaracak yalan haberlerin sayfaları nasıl doldurduğunu görürsünüz.Söz konusu yalan haberleri destekleyen yazıların da daha çok iktidarı destekleyen gazetelerde yer bulduğuna şahit olacaksınız.AKP iktidar koltuğuna oturmadan evvel mücahitlik taslayan nice kalemler, bir de baktık ki, çoğu batı kaynaklı yalan ve maksatlı haberlere kulak vererek haçlılar ve işgalciler safında çoktan yerlerini almışlar."Size bir fasık bir haber getirdiği zaman onu araştırın..." şeklindeki ilahi ferman hep kulak ardı edildi ve fitne-fesat üreten haber kaynaklarına göre amel edildi ve tabii duvara tosladılar.Irak işgalinin başlama arefesinde İstanbul'un en önemli merkezlerinden birinde ziyaretlerde bulunurken, onlarca kişiden şu tespiti dinlemiştik:"Meltem-Mesaj gurubu ve bir-iki tane daha kanallardan haber dinlemesek, kendimizi yabancı bir ülkede hissedeceğiz. Çoğu da dindar geçinen kanalların hangisini açsak savaş çığırtkanlığı yapıyor ve haçlı işgal güçlerini saldırıya teşvik ediyorlar. Bu nasıl Müslümanlık?"Aradan geçen yıllar hem o batılı haber kaynaklarını hem de onlara güvenerek haber yapan, yazı yazan basiretsiz kalemşörlerimizi tarihin çöp sepetine attı. Yaptıkları haberler, yazdıkları yazılar paçavra gibi yüzlerine çarpıldı.Irak'ın yalan ve uydurma gerekçelerle işgal edildiği bizzat işgalciler tarafından itiraf edildi ama bizimkiler ne utandılar ne de uslandılar.Hiç bir şey olmamış gibi yazıp çizmeye devam ettiler.BOP projesi kapsamında gerek içerde gerekse dışarda, özellikle İslam coğrafyasında yaşanan gelişmeler her defasında bu eski mücahit yeni müteahhit kalem sahiplerini yalanladı, yerden yere vurdu, yazdıkları yüzlerine çarpıldı.Dönüp dönüp duvara tosladılar ama yine de akıllanmadılar.Afganistan konusunda yanıldılar.Irak konusunda yanıldılar.Mısır ve Libya konusunda yanıldılarHepsinde de haçlıların düdüğüne göre oturup kalktıkları çok net anlaşıldı.Şimdi aynı kalemler, hiç utanmadan ve de sıkılmadan Suriye konusunda yine aynı hatalarını tekrarlıyorlar.Yine Haçlı-siyonist safında yerlerini aldılar.Yine mezhep farklarını kaşıyarak ama, işgal için diş bileyenlerin hangi dinden ve hangi mezhepten olduklarını asla gündem etmeyerek basiret fukaralığına devam ediyorlar.Fasık ve facirlerin yaydıkları yalan haberleri, yalan görüntüleri gidip araştırmak gibi bir mecburiyetleri olduğu halde bunu yapmıyorlar, gidip doğru haberlerle dönenlere de kulak vermiyorlar ve işgale gerekçeler üretmeye devam ediyorlar.Aymazlığın, arsızlığın, basiretsizliğin de bir sınırı olmalı değil mi?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Çocukluğumuzun ramazanları / 07.03.2025
- Tuttuğumuz oruç bizi tutamıyorsa… / 06.03.2025
- Merhaba ey Hak’tan ferman merhaba! / 04.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Çocukluğumuzun ramazanları / 07.03.2025
- Tuttuğumuz oruç bizi tutamıyorsa… / 06.03.2025
- Merhaba ey Hak’tan ferman merhaba! / 04.03.2025