Don't look at Diyanet!

Dünyaya doğru gelen dev bir göktaşının gezegenimizi yok edeceği konusunda iki bilim insanının insanları uyarmak için verdikleri mücadeleyi konu eden, başrolünde Leonardo DiCaprio'nun oynadığı Don't Look Up (yukarı bakma) filmini izlediyseniz bir 'vahşi' kapitalizm eleştirisi olduğunu fark etmişsinizdir. 

Bilim insanlarının dünyada yaşamı yok edeceğini kesin bir dilli açıkladıkları halde, göktaşındaki kıymetli elementlere sahip olmak için kapitalistlerin nasıl insanlığın can güvenliğini hiçe saydıklarını ve acı gerçekle yüzleşildiğinde ise dünyayı felaket yaşarken bırakıp, önceden hazırladıkları uzay gemisiyle nasıl kaçtıklarını filmde biraz da komedi tadında izleyebiliyorsunuz.

Bilim insanları dünyaya doğru gelen göktaşını görmeleri için halka 'yukarı bak' derken, politikacılar ise buna karşılık don't look up, yani 'yukarı bakma' kampanyası yürütüyor. Elbette medya ve bütün ekonomik güç ellerinde olduğu için politikacıların istediği oluyor ve sonuçta olan dünyaya ve insanlığa oluyor.

Başlıktaki 'Diyanet' kelimesine rağmen bu filmi anlatmak aklıma nereden geldi diye merak edenler olabilir. Hemen izah edeyim.

Efendim, 20 Aralık'ta Türk lirasındaki rekor değer kayıpları ve dolayısıyla da döviz kurlarındaki artış üzerine 'nas var faize karşıyız' diyen hükümet tarafından, amacı 'TL'den döviz kurlarına olan kaçışı durdurmak' şeklinde açıklanan 'Kur Korumalı TL Mevduat Hesabı' programı başlatılmıştı.

Hükümetin bu adımından 3-4 gün sonra geride bıraktığımız yıl ses getiren birçok çıkışa imza atan Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş, Diyanet İşleri Başkanlığı'na resmi bir dilekçeyle Kur Korumalı TL Mevduat Hesabı'ndan elde edilen gelirin haram mı helal mi olduğunu sormuştu.

İşte bu soruya 1 ay sonra Diyanet yanıt vermiş.

Yanıt ama ne yanıt!

BTP'nin sorusuna Diyanet'ten, "Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu Uygulama Genelgesi'nin 1. maddesinin (1/ç) amir hükmü gereği, istismara açık olduğu değerlendirilen sorulara cevap verilememektedir" yanıtı gelmiş.

İşte Diyanet'in bu yanıtı bana Don't look up filmini anımsattı ve bu yüzden yazımın başlığını İngilizce ifadesiyle 'Don't look at Diyanet!' yani 'Diyanet'e bakma' diye attım.

Öyle ya, haram mı helal mi diye sorulan bir soruya, 'istismar ediliyor' gerekçesiyle cevap vermeyen Diyanet'e bakacaksınız da ne olacak?

Zira BTP lideri Hüseyin Baş, söz konusu sorusuyla bir yanlışa dikkat çekmek istiyor, Diyanet ise filmde 'don't look up' diyen politikacıların rolüne bürünüp, 'istismar edilir' gerekçesiyle harama haram diyemiyor.

Diyanet niyet okumaya başlamış

Sonra merak ettim ve BTP lideri Hüseyin Baş'ın sorusuna Diyanet'çe verilen yanıttaki Din İşleri Yüksek Kurulu Uygulama Genelgesi'nin 1. Maddesinin ç bendinde ne dendiğine baktım.

Aynen şu ibare yer alıyor: "Kişi ve kurumları hedef alan, şahsın kendisini doğrudan ilgilendirmeyen, dini bilgilenmenin dışında başka amaçlar taşıdığı düşünülen, istismara açık ve/veya dini içerikli olmayan sorulara cevap verilmeyecektir."

Yani Diyanet'e göre BTP'nin 'Kur Korumalı TL Mevduat Hesabı'ndan elde edilen gelirin haram mı helal mi' sorusu;

Kişi ve kurumları hedef alıyormuş…

Soruyu soranı ilgilendirmiyormuş…

Amaç dini bilgilenme değil, başkaymış…

Ve elbette istismara açıkmış…

Madem Diyanet böyle diyor o zaman şu sorulara lütfen cevap versinler:

Harama haram demeyerek korumaya çalıştıkları kişi ve kurumlar kimlerdir?

Bu durumda Diyanet, İslam'ın değil, o kişi ve kurumların savunucusu durumuna düşmez mi?

Soruyu sorana 'seni ilgilendirmez' demek bir cevap mıdır?

Soru soranların niyetlerini okumak ne zamandan beri Diyanet'in görevlerinden biri oldu?

İstismar edilebilir düşüncesiyle harama haram diyememek en büyük istismar değil midir?