Diyanet’in ayrıştıran hutbeleri!

Ülkemizde özellikle Ağustos ayının son haftası milli duygularımızın yoğun yaşandığı "zafer haftası" olarak kutlanır.

Kutsal vatan toprağı düşman işgalinden bu mevsimde kurtuldu.

Kutlu olsun hepimize…

Ecdadımız, dört köşesi düşman işgali altındaki vatanımızı canıyla kanıyla suladı.

Zor şartlarda, aç susuz süren büyük mücadele 99 yıl önce tam da bu günlerde zaferle taçlandı.

İşte bu büyük mücadelenin ve zaferin mimarı, hiç şüphesiz ülkemizin kurucusu ve kurtarıcısı Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve kahraman ordusudur.

Maalesef bu gerçek ortada iken hala onun ismini anmada imtina eden kişi ve kurumlar var!

Hangi akla hizmet ediyorlar anlamış değilim!

Neyse…

Zafer haftası tüm kurumlarda çeşitli törenlerle kutlanır.

Bu kurumlardan bir tanesi de Ata'mızın kurduğu Diyanet İşleri Başkanlığı'dır.

Toplumun milli ve manevi duygularının bir nebze de olsa öğretildiği ve yaşandığı mekanlar olan camilerin bağlı olduğu kurum Diyanet İşleri.

Atatürk'ün kurduğu kurum.

Bu kuruma bağlı camilerde cuma namazında okunan hutbeler önemlidir.

O haftaki toplumsal olaylarla ve manevi iklime göre hutbe konusu belirlenerek cemaate hutbe okunur. Bilgilendirme yapılır.

Buraya kadar her şey normal!

Ancak…

Gelin görün ki çiçeğe, böceğe, ağaca hutbe okuyan ve okutan Diyanet İşleri, zafer haftasında yine bizleri yanıltmadı.

Bu haftaki hutbede Diyarbakır'ı fetheden Hz. Ömer'in komutanı İyaz bin Ganem'in adını anan Diyanet, Büyük Taarruz'un Başkomutanı Mustafa Kemal Atatürk'ten hiç bahsetmedi.

Zafer haftasından bahsederken bu haftanın mimarı ve komutanı olan Mustafa Kemal Atatürk'ü yine hatırlamadı!

Diyanet bu tavrı ile ne yapmak istiyor?

Sadece yazıklar olsun diyorum.

Ama hiç önemli değil. Yunan ve İngiliz kaynakları ile Ata'mızı tanıyan gaflet ve delalet içinde bulunanlara bakmayın siz.

Apaçık görüyoruz, 

Kiminin hafızası kısa, kiminin görüşü dar, kiminin hatırası kötümser. 

Kimininse inancı eksik, inadı ve kıskançlığı keskin, düşüncesi sapa. 

Bakınız geçtiğimiz gün Balıkesir'de bulunan Zağnos Paşa Cami'sini ziyaret ettim. Gelmiş geçmiş liderler içerisinde ilk ve tek hutbe okuyan Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün hutbe okuduğu cami.

Diyanet'in ismini anmadığı Atatürk, Zağnos Paşa Cami'sinde okuduğu hutbede cemaate şöyle seslenmiş:

"Ey millet! Allah birdir, şanı büyüktür. Allah'ın selâmeti, sevgi ve iyiliği üzerinize olsun. Peygamberimiz  Efendimiz Hazretleri, Cenâb-ı Hak tarafından insanlara dinî hakikatleri tebliğe memur edilmiş ve resul olmuştur. Temel nizamı, hepimizin bildiği Kur'ân-ı Azimüşşan'daki açık ve kesin hükümlerdir. İnsanlara manevi mutluluk vermiş olan dinimiz, son dindir, mükemmel dindir…"

Ey Diyanet, seni kuran ve yukarıda bir bölümünü yazdığım hutbeyi okuyan böyle bir lideri anmak şereftir.

Sayın Diyanet İşleri Başkanı adını anmadığı Atatürk'ün, bağımsız Türkiye'sinde elinde kılıçla hutbeye çıkarak Ayasofya'yı hatta İstanbul'u fethetmişsin gibi görüntü vererek 10 Kasım'da ziyaret ettiğin, "keşke yunan galip gelseydi" diyen Fesli Kadir'in dileği kabul olsaydı aynı cakayı satabilecek miydin?

Nerde…

Başka ülke, başka toplum olsa inanın bana her gün oturur, Allah'a dua eder Atatürk gibi birisini bu coğrafyaya gönderdiği için.

Hiç uzağa gitmeden…

Ortadoğu'nun yakın tarihine dönüp bakıldığında gördüğümüz kanın, göz yaşının ve bölünmenin parçası olmamamızın tek nedeni Atatürk'tür.

Bunları niçin yazdım.

Girdiği tüm savaşları Allah'ın yardımıyla kazanarak bize vatan bırakan böyle bir lideri hutbede anmamak nasipsizliktir.

Yetmedi anne baba tarafından soyu Ehl-i Beyt'e ulaşan, genç yaşta hafızı kelam olan bir lider.

Gerçekleri görmeyen tuhaf bir milletiz.

Diyanet böyle davrandıkça Ata'mıza olan aşkımız daha da artıyor. Onu bir gün değil her gün anıyoruz!

Göre ne… Köre ne?