Misyonerler ve bizdeki diyalogcular Müslümanlara zarar verebilmek için ve İslam'ı bozabilmek için her yola başvurmaktadırlar. Hatta Müslüman ülkelerde özellikle Türkiye'de bazı ilâhiyatçıları ve din adamlarını çeşitli şekillerde kullanmaktadırlar.
CIA ve ABD Federal Soruşturma Bürosu FBI hakkında yazdığı kitaplarla tanınan Ronald Kessler "CIA Savaşta" (The CIA at War) adlı kitabında, CIA Direktörü George Tenet ve diğer üst düzey CIA yetkilileriyle yaptığı görüşmelere de yer vermektedir.
Kessler'in "İslam'da, öteki dinlerde olduğu gibi ruhban sınıfı olmadığı için herhangi bir kişi kendini dini lider olarak adlandırabilir. Bu yüzden CIA, bazı din adamlarını para ile satın aldığı gibi, sahte dini liderler de çıkarttı" ifadelerinin yer aldığı kitapta, "CIA'nın, kendilerini din adamı olarak tanıtan ve Müslüman olmayanlar hakkında daha yumuşak dini mesajlar verecek görevlileri işe aldığı" ifade edilmektedir. Yine söz konusu kitapta bir CIA yetkilisinin, "Radyo istasyonlarının yönetimini devralıyor ve din adamlarını destekliyoruz. Ilımlı Müslümanlar çıkartıyoruz ve CIA'nın istediği yönde fetvalar veya dini yazılar yazmaları için din adamlarına para veriyoruz" şeklindeki sözlerine de yer verilmektedir.
Vatikan orijinli dinler arası diyalog kavramını savunanlar şunu iyi bilmelidirler ki, bu savundukları kavram ile misyonerlerin, Vatikan'ın ve CIA'nın hedeflerine hizmet etmektedirler. Gelecekte hiçbir güç, Türk milletinin dini ve milli bütünlüğüne zarar veren bu diyalogcuları Türk milletine hesap vermekten kurtarmayacaktır. Türkiye'de dinler arası diyalog kavramına sahip çıkan ve bu Vatikan orijinli kavramı milletimiz arasında yaygınlaştırmaya çalışan başta liderleri Amerika'da konuşlandırılmış olan diyalogcular olmak üzere Vatikan güdümlü zevat, dinler arası diyalog yapabilmek için İslam'ın bütün değişmezlerini bir kenara bıraktıkları halde, bizzat diyalog kavramını ortaya atan Hıristiyanların düşüncelerini aktarmaya devam edelim.
"Biz her ne kadar Hıristiyan olmayan dinlerin bağlılarıyla diyaloga hazırlanıyor ve din hüviyetini savunmak, kültür, sosyal refah ve sivil iradeyi oluşturmak gibi hususlarda diyaloga girmek istiyorsak da dürüstlük bizi gerçek kanaatimizi açıkça ilan etmeye mecbur etmektedir; yegâne gerçek din vardır. O da Hıristiyanlıktır." (Leibhard, Wilmington 1978, s. 13 vd.)
Papa II. Jean Paul'un 20 yıllık dostu ve "Papa'nın Düşüncesi" kitabının yazarı Buttiglione bu düşünceleri şöyle açıyor;
"Hıristiyanlar İsa'nın Mesih olduğuna ve insanın onun sayesinde kurtulduğuna inanır. Tanrıya götüren başka bir yol yoktur." (Buttiglione-NPQ; Cilt:1, Yaz 1991)
Vatikan'ın 1999 yılında yayınladığı; "Towards a pastoral approach to culture" adlı kitapta dinler arası diyalogun ve diyalogculuğun esas maksadı açık bir şekilde şöyle ifade edilmektedir. "Bütün insanlar Hz. İsa'ya döndürülmeli, bütün insanlar vaftiz olarak kilisede birleşmeli ve O'nun vücudu olan Kiliseye girmelidir. Yollar, usuller, metotlar değişir, ama hedef hiç değişmez. Nihai maksadımız bütün insanları Hıristiyanlık dinine sokmaktır."
Nihai birleşmenin Hıristiyanlık çatısı altında olacağını, dinler arası diyalogun mimarlarından M. Watt, "dinleri birleştirme" projesi ile ilgili olarak şunları yazmıştır; "Uzun vadede bütün dünya için tek bir dinin olacağı ümit edilebilir. Bu din Hıristiyanlığın çatısı altında, Sünni İslam'da dört fıkhi mezhebe müsaade eden anlayışa benzer bir şekilde kendi içinde bazı görüş ayrılıklarına yer verebilir." (Modern Dünyada İslam Vahyi s.171)
Bütün bu gerçeklere göstermektedir ki, dinler arası diyalog Türk milletinin birlik ve beraberliğini bozmak amacı güderek devletimizi tehdit etmektedir. Türkiye'den bazı insanlar da Müslüman din adamı kisvesi altında dinler arası diyalog yaparak Türkiye'nin birlik ve beraberliğinin bozulması yönünde misyonerlerle aynı safta çalışmaktadırlar.
Dinler arası diyalog'un Türk milletine ve devletine ihanet olduğu artık ayan beyan ortadadır. Yarın dinler arası diyalog konusuna devam edeceğiz.
CIA ve ABD Federal Soruşturma Bürosu FBI hakkında yazdığı kitaplarla tanınan Ronald Kessler "CIA Savaşta" (The CIA at War) adlı kitabında, CIA Direktörü George Tenet ve diğer üst düzey CIA yetkilileriyle yaptığı görüşmelere de yer vermektedir.
Kessler'in "İslam'da, öteki dinlerde olduğu gibi ruhban sınıfı olmadığı için herhangi bir kişi kendini dini lider olarak adlandırabilir. Bu yüzden CIA, bazı din adamlarını para ile satın aldığı gibi, sahte dini liderler de çıkarttı" ifadelerinin yer aldığı kitapta, "CIA'nın, kendilerini din adamı olarak tanıtan ve Müslüman olmayanlar hakkında daha yumuşak dini mesajlar verecek görevlileri işe aldığı" ifade edilmektedir. Yine söz konusu kitapta bir CIA yetkilisinin, "Radyo istasyonlarının yönetimini devralıyor ve din adamlarını destekliyoruz. Ilımlı Müslümanlar çıkartıyoruz ve CIA'nın istediği yönde fetvalar veya dini yazılar yazmaları için din adamlarına para veriyoruz" şeklindeki sözlerine de yer verilmektedir.
Vatikan orijinli dinler arası diyalog kavramını savunanlar şunu iyi bilmelidirler ki, bu savundukları kavram ile misyonerlerin, Vatikan'ın ve CIA'nın hedeflerine hizmet etmektedirler. Gelecekte hiçbir güç, Türk milletinin dini ve milli bütünlüğüne zarar veren bu diyalogcuları Türk milletine hesap vermekten kurtarmayacaktır. Türkiye'de dinler arası diyalog kavramına sahip çıkan ve bu Vatikan orijinli kavramı milletimiz arasında yaygınlaştırmaya çalışan başta liderleri Amerika'da konuşlandırılmış olan diyalogcular olmak üzere Vatikan güdümlü zevat, dinler arası diyalog yapabilmek için İslam'ın bütün değişmezlerini bir kenara bıraktıkları halde, bizzat diyalog kavramını ortaya atan Hıristiyanların düşüncelerini aktarmaya devam edelim.
"Biz her ne kadar Hıristiyan olmayan dinlerin bağlılarıyla diyaloga hazırlanıyor ve din hüviyetini savunmak, kültür, sosyal refah ve sivil iradeyi oluşturmak gibi hususlarda diyaloga girmek istiyorsak da dürüstlük bizi gerçek kanaatimizi açıkça ilan etmeye mecbur etmektedir; yegâne gerçek din vardır. O da Hıristiyanlıktır." (Leibhard, Wilmington 1978, s. 13 vd.)
Papa II. Jean Paul'un 20 yıllık dostu ve "Papa'nın Düşüncesi" kitabının yazarı Buttiglione bu düşünceleri şöyle açıyor;
"Hıristiyanlar İsa'nın Mesih olduğuna ve insanın onun sayesinde kurtulduğuna inanır. Tanrıya götüren başka bir yol yoktur." (Buttiglione-NPQ; Cilt:1, Yaz 1991)
Vatikan'ın 1999 yılında yayınladığı; "Towards a pastoral approach to culture" adlı kitapta dinler arası diyalogun ve diyalogculuğun esas maksadı açık bir şekilde şöyle ifade edilmektedir. "Bütün insanlar Hz. İsa'ya döndürülmeli, bütün insanlar vaftiz olarak kilisede birleşmeli ve O'nun vücudu olan Kiliseye girmelidir. Yollar, usuller, metotlar değişir, ama hedef hiç değişmez. Nihai maksadımız bütün insanları Hıristiyanlık dinine sokmaktır."
Nihai birleşmenin Hıristiyanlık çatısı altında olacağını, dinler arası diyalogun mimarlarından M. Watt, "dinleri birleştirme" projesi ile ilgili olarak şunları yazmıştır; "Uzun vadede bütün dünya için tek bir dinin olacağı ümit edilebilir. Bu din Hıristiyanlığın çatısı altında, Sünni İslam'da dört fıkhi mezhebe müsaade eden anlayışa benzer bir şekilde kendi içinde bazı görüş ayrılıklarına yer verebilir." (Modern Dünyada İslam Vahyi s.171)
Bütün bu gerçeklere göstermektedir ki, dinler arası diyalog Türk milletinin birlik ve beraberliğini bozmak amacı güderek devletimizi tehdit etmektedir. Türkiye'den bazı insanlar da Müslüman din adamı kisvesi altında dinler arası diyalog yaparak Türkiye'nin birlik ve beraberliğinin bozulması yönünde misyonerlerle aynı safta çalışmaktadırlar.
Dinler arası diyalog'un Türk milletine ve devletine ihanet olduğu artık ayan beyan ortadadır. Yarın dinler arası diyalog konusuna devam edeceğiz.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Orhan Dede / diğer yazıları
- Çağdaş Nemrutların ateşinden hiç korkmadı! / 13.04.2025
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024